Pek hoş bir belde. Mr brown'ın köşküne varacak kadar yukarı çıkamamıştım, ama denizin hemen kıyısındaki bir sokaktaki kafede prosecco keyfi yaparak tadını çıkarmıştım.
2018'de italya'ya gittiğimde gördüğüm yerlerden biriydi. Ama göt kadar bir yer olmasına rağmen neredeyse adım atmaya yer bulamayacak kadar kalabalıktı. Ve aslında o meşhur şarkı ortaya çıkana kadar pek de bilinen bir yer değilmiş. italya'da pek çok turistik yer var ama benim en beğendiğim san gimignano olmuştu. Neredeyse tamamen orta çağa ışınlanmış hissi verdi.
italya'ya bir daha gitsem, portofino ilk göreceğim yerlerden biri olur diyemem.
tur şirketlerinin "büyük italya turu" gezilerinde gidilen görülen yer. ben görmedim ama oraya gidip fotoğraf paylaşan arkadaşlarım oldu. sanırım avrupa turları ortalama 700 ile 1000 euro civarında.
Rengarenk evlerin çevrelediği, küçük bir limana sahip, Kuzeybatı italya'da bulunan şirin bir belde. genovaya bağlıdır.
Aşk yaşamak için güzel yerlerden biridir. Meşhur Şarkısını dinleyince kalkıp gitme isteği oluşur.
(bkz: i found my love in portofino)
italya'nin Liguria(Ligurya) bolgesinde, Genova(Cenova) il sinirlari icerisinde, kucucuk, her kosesinde unlu bir markanin super luks butik magazasinin bulundugu kucuk italyan koyu. her yaz dunyaca unlu kisileri burada gormek mumkundur.
portofino'nun benim için anlamı sürekli değişiyor. bazen en çok gitmek istediğim yerler listesinde zirve olurken bazen sokakta görüp selam vermemek için kafamı çevirdiğim ilkokul arkadaşım oluyor. anlamının değişmesinin sebebi aslında çok basit: anlam yükleyen insan. bu insanla aramdaki etkileşim, ona karşı düşündüklerim, yaşadıklarımız, anılarımız, yaşayamadıklarımız, yaşamayamayıp sadece benim hayal ettiklerim sebebiyle halen bir karmaşa içerisinde portofino'nun sözlük anlamı bende.
aylar sonra gelen edit: haberler iyi, portofino şuanda sözlüklerdeki en aşklı kelimelerin karşılığı.
bir adamı hatırlatır bana hep. sarı saçlarını özenle taramış, ellerini çenesiyle kavuşturan, mavi mi yeşil mi henüz çözemediğim gözleriyle dik dik bakan bir adamı. tanısanız eminim siz de seversiniz. çünkü; ben de çok sevdim. geçmiş zaman kipi kullanmamın tek nedeni , hayal kırıklığı. evet o bilindik hikaye. kadın sever , çok sever. ama erkek o kadar sevgiden bunalır, gider.
oysa ne çok istemiştim, portofino'nun minicik taşlı kaldırımlarında yürümeyi onunla. dalgalar kıyıya sertçe vuracaktı, kuş seslerinden bile mutlu olabilecektik çünkü ellerimiz kavuşmuş olacaktı o sırada. etrafımızdaki insanları görmezlikten gelip kendimize ait şatolar kuracaktık. ve bu şatonun mutluluk kuleleri en yıkılmayan cinsten olacaktı. onunla keşfedecektim ,tüm yaşamadıklarımı.
öylesine hayaller kurmuştum ki ben bu adamla. bilirsiniz ,çok hayal kurduğunuzda gerçekleşmez. tanrı gibi ruhsal bir güç vardır hep engelleyen. insanların böyle acılar yaşaması dünyanın anayasasında değiştirilemez maddeler gibidir. uymak zorundasınızdır. oysa sizi bi sevse ,tüm hayallerinizi itme gereksinimi duymayacaktınız.
portofino bir adamı hatırlatır hep bana. aslında çoğu şehir, çoğu an, çoğu kare hep aynı adamı hatırlatır bana.
ama portofino tanışma faslımızdı, belki aşkın dibine vuracağım yer olacaktı. belki bir çocuk bile yapmak isteyecektim.
olmadı, olamadı. şimdi tek yaptığım ,bir vittorio paltrinieri yorumu olan ve bana ellerimle ittiğim tüm hayallerimi anımsatan o kibar o naif şarkıyı dilimde eritmek.
cebinde, banka da şurda burda ne kadar paran olursa olsun, oraya gittiğinde fakir olduğunu hissettiren koy. Devasa yatlarla gelen ünlü şahsiyetleri görmek kuvvetle ihtimaldir.