ne zaman ne yapacakları belli olmayan bir basketbol takımıdır. olmadık takımlara yenilirle bizim gibi güçlü rakiplerede ecel terleri döktürtürler. neyseki 2 farkla falan kazandık.
istisnasız tüm oyuncuları sakatlansa falan basketbolu bıraksalar dahi aç kalmayacak takımdır. adamlar hapishane kaçkını gibi. elbet hollywood'da bir iş bulurlar. yarısı tetikçi, birazı esrar satıcısı, birazı da tecavüzcü rolünde rollerinin haklarını aslanlar gibi verirler.
bu adamları kötü adamlar olarak hayal edince türkiye'deki kötü adamların haline acıdım. bizimkiler bebek yüzlü bunların yanında. kötü adam olduğuna inandıramazsın yani düşünsene jet fadıl ve peter john ramos yanyana ve şu konuşma geçiyor.
j.f: ben tüm ülkeyi dolandırdım.
p.j.r: siktir lan hadi git sütünü iç.
j.f: ya ben okuyom yaa, anneeee!
ayuso ve arroyo gibi oyuncularının olması ve iyi bir hocayla çalışması halinde turnuvanın en iyi iki takımından biri olabilecekken vasat üstü bir takım olarak mücadele etmektedir türkiye 2010 da.
mücadeleleri üst düzeyde ve başarılı bir milli takım. benim değinmek istediğim konu, oyuncuların tipleri.
adamların hepsi sanki bir mahsende kumar oynarken basılmışlar ve polis bunları alıp ankara'ya turnuvaya getirmiş gibi.
peter john ramos: uzun boylu oyuncu, şaşı gözleri, kısa omuzları arasındaki kukla tipi kafası ve hayvani boyu ile tam bir mafya fedaisini andırıyor.
santiago : bu adam porto rikoda 3 yıl önce 10 kişiyi öldürüp kayıplara karışan psikopat seri katil bence.
(hafızam yanıltmıyorsa) 2002 dünya basketbol şampiyonasında türkiyeyle karşılaşıp larry ayuso'nun son saniyede kendi sahasından attığı 3 sayılık basketle, bizi 78-75 yenen takım
son on yıldır sürekli tehlikelidir ama asla başarılı olamamıştır.
bunun nedeninin bireysel yetenekleri takım oyununa başarıyla aktaramadıkları olduğunu düşünüyorum.
adamların ilk beşlerindeki her oyuncu mevkiîlerine göre hep kalburüstü tipler. ama gelin görün ki bir şeyler hep eksik. savruk, karmaşaya dayalı bir oyunla da bu kadar oluyor. bunun nedeni de özellikle guard'ların disiplinsizlikleri. oyun kurucu pas vermeden potaya gidiyor.
bu hâlleriyle abd'nin başarısız bir taklidi olmaktan öteye geçemiyorlar.
ne idüğü belirsiz, her an ilginç şeyler yapıp, skoru dengeleyip, maçı alabilecek türden bir takım. üçlük konusunda mükemmeller. kolay sayı buluyorlar. son ana kadar mücadeleyi elden bırakmıyorlar.
Ramos denen oyuncularının kesinlikle dünyalı olmadığını düşündüğüm takım. Son maçta bu adamın her hareketi cidden başka bir yaşam formundan olduğu izlenimi veriyordu.
2010 fiba dunya sampiyonasının kritik anları en kotu oynayan ve birazda sanssız takımı.kaybettigi macların hepsini bikac sayıyla kaybetmistir.oyuncuların mental durumlarını tahmin edemiyorum
gündüz saatlerinde milli takımımızla aynı salonda idman yaptılar. oyuncularımıza yunanistan zaferi üzerine tarafatarımızın getirdiği baklavadan da tattılar. neşe içinde antrenmanlarını tamamladılar. ve eminim ki hiç bir ülkede hiç bir zaman bu kadar misafirperver ağırlanmayacaklar.
maç'ta hiç kendilerini izlemeye gelen (dünyanın öbür ucundan) taraftarı varmıdır diye merak ettiğim, basketbolcudan çok uyuşturucu karteli tipli bazı adamları da takımda barındıran, şaka bir yana çok iyi basket oynayan bir basketbol takımı. yenildiler ama kendilerini tebrik ederim güzel oyunlarından ötürü.
"sen nesin olum ?" barea gibi bir oyuncuya sahip takım. yunanistan maçında da, türkiye maçında da 3 periyot iyi oynayıp son periyotta verdiler maçı. zevk veren bir basketbol anlayışları var. barea bu takımda oldukça türkiye sonra desteklediğim takım budur.