trip-hop yapan grup. vokalleri mükemmel ve dinleyen kişiyi gerçekten etkileyen bir müzik anlayışı sunarlar. hele ki moraliniz bozuksa ve dünyadan kopmak istiyorsanız elinize içkinizi alın, odanıza bir yere çökün, ışıkları kapayın ve bir mum yakın. hatta mumuda unutun. glory box ve numb adlı parçaları açın ve psikolojik olarak rahatlayın. bu grup doktor gibi bişi ya. sinir stress hiç bişi bırakmıyor insanda. yalnız kendini fazla kaptıran insanlar intihara falan kalkışabilirler... dikkat edilmesi lazım.
buğulu-puslu, melankolinin hakkını veren bir sese sahip vokali olan grup.
sanki hanımefendi şarkıları söylerken aynı anda sigara içiyormuş havası uyandırıyor.
dağıldıktan yaklaşık 11 sene sonra tekrar bir araya geldiklerini, bu sene nisan-mayıs gibi yayınlanacak yeni albümün hazırlıkları içinde oldukları haberi alındığından beri bünyeye şafak saydıran mükemmel grup. ölümüm onların elinden olacak..
ve avrupa tur detaylari inboxlara dusmus olan guruptur.
carsamba 26nci mart Oporto Coliseum
persembe 27inci mart Lisbon Coliseum
pazar 30uncu mart Milan Alcatraz
pazartesi 31inci mart Florence Sashall
carsamba 9uncu nisan Manchester Apollo
persembe 10uncu nisan London Hammersmith Apollo
cumartesi 11inci nisan Edinburgh Corn Exchange
pazar 13uncu nisan Wolverhampton Civic
trip hop gurubu olarak adlandırılmaktan hoşlanmadıklarını ifade eden bristol'lü gurup.
ben de sevmiyorum size trip hop demeyi; ama trip hop demezsem mp3 çalarıma "trip hop çal lan bana" dediğimde beth'i duymanın verdiği hazdan da vazgeçemiyorum.
şimdi, öyle ya da böyle; portis her zamanki gibi... süper.
-"a perfect circle'ı biliyon ama?!" nidaları eşliğinde ezilerekten ve kendimden utanarak- henüz varlığından yeni haberdar olduğum ,şahane müzik yapan, solistini acayip şekilde cat power'a benzettiğim (hem ses hem sözler açısından) melankolinin bulutlarında gezen über grup. dinleyiniz, dinletiniz.
bu grup öyle entersan, öyle etkileyici bir müzik yapar ki, ancak içinizde hissettiğinizde dinleyebilir, düşünceleriniz, duygularınızla ritimlere içinizde şekil verirsiniz. bayan vokalin muhteşem sesini dinlerken ne yapıyor olsanızda sizi oradan alıp uzaklara götürür. herşeye hayallerinizle sahip olduğunuz beyninizin içine, ya da hiç sahip olmayı beceremediğiniz kalbinize. tam olarak kalbinizle aklınız arasında herşeyin değişken olduğu bir yere. iç rahatlatıcı bir rahatsızlıktır şarkı sözleri.
yaptıkları müzikle ve portisheadle tanışmama sebebiyet vermiş massive attackla bünyeye birlikte alındığında ise tadından yenmeyecek süper gruptur.
indie jazz vokaline -ya da benim indie jazz da tanıştığım söyleyişe- elektronik altyapıyla evsahipliği yapan grup. etkileyici.
nobody loves me, it's true, not, like you...do
yanlız gecelerin en sağlam dostu. hele bir de roseland nyc konser görüntüleri eşliğinde dinleniyorsa, yani beth ablamın elde sigara o konser görüntüleri izleniyorsa; bu müthiş insanların söyledikleri şarkıdan başka bir şeydir. kalbe ufak bir dokunuş yapar ki, aşırı melankolik durumlarda dinlenmesi intihara sebeptir. dinlemeden dünyadan gitmemek gerekir, iyi ki varlar.
(bkz: beth gibbons)
portishead i dinleyince kendimi daha da çok beğenirim. çünkü mutsuzluğumda dahi huzur bulurum. bu da kendime katlanabilme barımı daha da yukarılara çıkarır. bunu bana yaşattıkları için saygıyla önlerinde eğilirim.
yalnızca triphop diye değerlendiremem bu müziği. ayıp olur biliyorum.
yalnızca 'karanlıkta dinlenir' mi demiştiniz! hayır hayır yok öyle bişey. dinlemek isteyip de karanlığın olmasını beklerseniz hata edersiniz derim. üstelik her yanını aydınlık sananların karanlığı beklemelerini de anlayamadığımı bu başlıkta belirtmek isterim. çünkü bu eserler zaten karanlıktaki yanınızı görmenize yardımcı olur. öyleyse melankoli yapmanın lüzumu çok gereksizdir. kaliteyi yakalayabilmek için illa mutsuz olmak da gerekmez. hem duygusallıktan ziyade güçlü kılar adamı. neden, çünkü kendiniz gibi bir baş belasına katlanabilir hale getirir. gerçi dışsal seslerle bunu yapabiliyor olmak ne kadar doğrudur tartışılır ama olsun. olsun işte.
mükemmel.