kış aylarının vazgeçilmez ritüeli portakal soymak, siz değerli takipçilerim için portakal soyma rehberi hazırladım.
bu iş çok özel bir konstantrasyon gerektirir efenim...
öncelikle esra'yı elimize alıyoruz, evet portakalımızın ismi esra olsun. neden mi esra? eşeğin sikinden dolayı. ne bileyim ben. esra 125 gram ağırlığında, enine boyuna dolgun bir portakal. oldukça seksi ve tatlı gözüküyor, ama onu tırnaklamadan, içine parmak kaçırmadan soymak istiyoruz. tabi ki soyabiliriz..
öncelikle esra'yı düz bir zemine yatırın. "neden düz zemin?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim, çok soru sorma güzel kardeşim. agresifken 12 saniyede 22 küfür edebilirim. esra hazır, çok hoş geliyor gözünüze değil mi? hınzırlar sizi. ama sakinlik bu işte çok önemli bir noktadır. şimdi esra'ya yaklaşıp sapının etrafını minik dokunuşlarla okşamaya başlıyoruz, öyle ki minnoş bir kediyi sever gibi. sonra esra'nın sapını "senin gibi güzellikte sap mı olur amına koyim" diyerek yavaşça koparıyoruz. çok yavaş ama, ayılığa lüzum yok.
esra sapsız bir şekilde karşımızda, açılan kabuğunun kenarına ufak öpücükler kondurup "acıdımı bebeyim, çok özür dilerim... " demeyi ihmal etmiyoruz. şimdi onu yavaşça soyabiliriz. soyarken 7 farklı dilde seni seviyorum, 12 farklı dilde "sen benim için çok değerlisin, muratcan seni hiç haketmiyor tamam mııııa?" diyoruz. bunları ihmal edersek o büyü bozulur, ve esra'nın o eski tadı kalmaz.
tüm işlemler bitince esra'nın üzerindeki beyaz geceliği tırnağımızla tek tek soyuyoruz. "herşey çok daha güzel olacak" diyoruz onu teselli adına, her şey bittiğinde işte esra mükemmel bir şekilde karşınızda!
hemen ağzımıza atıyor... dur hayvan. o kadar uğraştın bir de yiyecek misin? tabi ki yemeyeceksin, esra'yı sandalyenin üstüne koyup, son bir kez öpüp "seni hep seveceğim" diye bağırarak üstüne oturuyoruz. işlem tamamdır...
