kelimelere farklı anlamlar yükleyip onları kalıplaştırıyoruz anladığım kadarıyla. "popüler" deyince körpe akıllarınızda ne canlanıyor emin değilim, ama bu kavram beğenilen, ilgi gösterilen anlamlarını karşılamaktadır. yani öyle öcü bir kavram değildir "popüler" kavramı. taşıdığı anlamların dışında anlamlar yükleyip vehmetmenin gereği yok dolayısıyla. bununla birlikte her toplumun kendi popülerini yaratmasından mütevellit şu da açığa çıkıyor ki aslında popüler deyip bok attığımız şey topumun kendi anlama düzeyi ya da algılama kapasitesi oluyor. hani şu ne ekersen onu biçersin meselesi.
sonuç olarak sanayi devrimini ıska geçmiş, rönesanstan bihaber, göçebe kökenli ve yazılı bir kültürden yoksun, kentlileşme serüveni bulunduğumuz yüzyıla dayanan geri kalmış bir toplumuz. yani iş bu sebeple "popüler kültür" bize dayatılıyor vs. gibisinden şarlayacak arkadaşlara hak veriyorum şimdiden. bütün örf, kültür ve ananelerini sözlü bir gelenekle geleceğe taşımak zorunda kalmış, toplumsal hafızası akılda kalandan ibaret olan bir toplumun gelip geçen her akıma kapılıp yalpalamasından daha doğal ne vardır ki? güçlü olan kültürlerin zayıf olana hakimiyeti olan kültürel emperyalizm de bu değil midir zaten canlarım benim?
sonuç olarak "popüler" olanla ilgili olarak gösterdiğimiz bütün bu duruş, hal ve hareketler toplumumuzun tarihsel kodlarında yer alıyor olan geri kalmışlıktan başka bir şey değildir. bu sebeple "pop" olana kelkinmek yerine üzerimizden geçen her modadan zevk almaya bakmak en doğrusuymuş gibi geliyor bana.
popüler kültürü seviyoruz.. onu yerden yere vuruyoruz sonra üstüne çıkıp zıplıyoruz.. her yerini kan içinde bıraktıktan sonra onu sırtlayıp hastaneye götürüyoruz, aşırı şiddetten ölmesin diye.. çünkü ona ihtiyacımız var.. bizim tek kaynağımızın ölmesine izin veremeyiz.. üstelik elimizden ölmesine hiç izin veremeyiz..
bir ülke nasıl emperyalizmin kucağına oturtulur sorusuna verilen cevaplardan bi tanesidir. Yurt kültürünün asimilasyonu , gençliğin beyninin köreltilmesidir. Türkiye'De Galatasaray Fenerbahçe arasındaki Ezeli rekabetin skorlara dağılımı dışında genel bilgisi olmayan , popüler olan her müziği anlamlı anlamsız dinleyen , popüler sözleri kullanan , olur olmaz herşeye özenen gençliğin temsil ettiği olgudur.
kapitalizmin maşasıdır. Beyni etleştirilmiş kitleleri kolayca yönetmek için hedef kitleye dayatılan sözde kültürdür. Popüler kültür sığdır. Popüler kültür seçme özgürlüğünü kısıtlar ve seçmeme özgürlüğünü de ortadan kaldırır. Popüler kültürün dediğini yapmak, sunduğu seçenekleri seçmek, sunmadığını seçmemek zorundasınızdır. Popüler kültür "... fan page"dir. Daha çok kaydırmak mümkündür ama bu üşengeçlikte, gecenin bu saatinde yapamayacağım.
Son olarak, popüler kültürün ezel dizisiyle oscar wilde'yi bile orospu etmesi insana çok koymaktadır...
her insan sevdiğini öldürür demeseydi ramiz dayı , çlgın kalabalıktan uzak ıssız adamda geçmeseydi eğer ıssız adamda , hassan sabbah'ta alıntı yapmasaydı ezel dizisi yönetmeni nasıl ünlü olurdu bu adamlar bu eserler..
tabii bu ülkede , ünlü olmak neye tekabül eder ona bakılırsa şayet görülür ki , bu ünlü yapılan kişiler ve şeyler aslında kirletilmiştir..
can dündar'ın editörlüğünde, bir kaç yıl önce milliyet gazetesi eki olarak yayımlanmış olan ek. arşivlik yayındı, sağlam yazar ve gündem konuları vardı. ünsal oskay, her hafta arka sayfada tam sayfa röportaj verirdi.
popüler kültür okuyup anlamadan, sorgulamadan bir şeyi benimsemek veya kötülemektir.
atatürk'ün, che'nin yalnızca adını duyup "atatürk" veya "che" tişörtü giymektir.
bir kaç kişide gördüğü için beğenmediği halde bir ayakkabıyı almaktır.
akp'nin "iyi veya kötü" ne yaptığını bilmeden akp'ye bok atmak, akp'yi desteklemektir.
bir kitabın içeriğini bilmeden, yalnızca çok sattı diye o kitabı satın almaktır.
kahvelerini beğenmediği halde starbucks'ta kahve içmektir.
lakin, atatürk ve che'nin neler yaptığını okuyup, anlayıp, benimseyip "atatürk" veya "che" tişörtü giymek değildir.
bir kaç kişide gördüğü için değil beğendiği için o ayakkabıyı almak değildir.
akp'nin "iyi veya kötü" ne yaptığını öğrenip akp'ye bok atmak, akp'yi desteklemek değildir.
bir kitabın içeriğini bilip, sevip, çok sattığını hiç önemsemeden o kitabı satın almak değildir.
kahvelerini çok sevdiği için starbucks'ta kahve içmek değildir.
bunlar bireysel tercihlerdir.yalnız popüler kültürden ayırt etmek zordur.çünkü toplumda, popüler kültürden etkilenerek yapılan seçimler, bireysel tercihlerden dolayı yapılan seçimlerden üstün gelmektedir.
popüler kültür olgusu, medya temelinde aktif izleyici kuramı çerçevesinde ele alınırsa
- ki ana akım yaklaşımının istediği budur - "yemekteyiz, var mısın yok musun türü programlar, kitlelerce sevildiği için vardır" sonucuna ulaşırsınız.
izleyici kimdir,
gerçekten aktif midir,
yoksa pasifleştirilmiş midir,
maruz mu bırakılmıştır gibi sorular temelinde ele alındığında "popüler kültür" konusunun kitlelerin genel tercihlerinden öte bir durum olduğu görülecektir.
sözlük sitelerini devamlı güncel tutan etkenlerden sadece biri.
ne zaman televizyonda ünlü bir zaatı gördüğümüzde ve ekran başında söylememesi gereken bir kelimeyi söylediğinde çoğu sözlük yazarı, pot kıran ünlü zaat için "an itibarı ile söylememesi gereken bir söz söylemiştir ve program sunucusunu şoke etmiştir" tarzında giriler girmekte, bu da sözlüğü yaşatan önemli etkenlerden birinin popüler kültür olduğunu kesin olarak kanıtlamaktadır.
haydi gidelim haydi şarkısını yazarı olan kazım koyuncu söyleyince kimsenin bilmemesi fakat şarkıcı bile olmayan popüler bir insan söyleyince herkesin şarkıyı ezbere bilmesidir popüler kültür. yani kötü bir şeydir.
etrafta hürrem yüzüğü yok hürrem bardağı görmekten ciddi anlamda sıkıldım. eline her makine alanın fotoğraf çekmesinden, herkesin nutella yemesinden, herkesin ugg giymesinden ve aynı marka parfumlerden. biraz kalıbınızın adamı olun kendi tarzınızı yapın be ne bu.