galatasaray'ın uefa kupasını almasına vesile olan penaltıdır. bizleri gözyaşlarına, haykırışlara itmiştir. derhal araba ile konvoya çıkılmıştır. eskişehir'de yer yerinden oynamıştır.
türkiye'de hayatın durdugu andir. koskoca ev halkı içersinde bir tane galatasaraylı olmamasına ragmen birbirine sarılıp aglamaktir. arabalarla sokaklara dolusup fütursuzca korna calmaktir.
bir beşiktaşlı olarak bülent'in çıkık kolla oynadığını görerek türklüğümle gurur duyduğum bu maçta, beni havaya sıçratan penaltıdır ki beni beşiktaş ya da milli takım dışında bir takımın havaya sıçratacağını rüymada görsem inanmazdım.
Yurdumuzda hayatın durdugu andır.7 den 70 e herkes,galatasaray'lısı,beşiktaş'lısı sevince boğulmuştur.zaten çoğu insan o penaltıyı hafızasında canlandıramaz ozellikle galatasaraylı olanlar.çünkü o an yaşanmamış kayıp bir zamandir.Ayrıca kupa turkiye'de yazisini ekrana taşiyarak bir kez daha gururlanmamizi saglayan penaltı golüdür.
spiker levent özçelik' in üç kere ardarda -hadi oğlum diye haykırmasına akabinde ve detayında altı kere -kupa bizimmm diye bağırmasına neden olan bir galatasaray klasiği.
yüzümün kızarıp, sesimin kısılmasıyla birlikte hayatta duyduğum en müthiş duygunun açığa cıktığı andır. babama baktığımda kıpkırmızı suratı hala karşımda, kafası bir üst daireye gelecek kadar zıpladığını hatırlıyorum, bütün evin pencerelerini açmıştık nefes alabilelim diye, 'taksime gidelim baba' deyişimle arabaya bindiğimizi hatırlamaktayım. evin 1 km uzağına gidememiştik. allah tüm tesadüf severlere de bu duyguları yaşatır dileğiyle bu anılarıma bir son veriyorum.
güzeldir mazide yaşamak gözleri yaşlı bir şekilde, hala o geceyi yaşayan galatsaraylılar bilirim baktıkça içim burkulur içler acısı hallerine.
(bkz: aşk tesadüfleri sever)
her izledikçe akla o günü getiren tarifi imkansız penaltı.
evet bizim uefa kupamız var, evet bizim süper kupamız var ama bizim, bakın bizim diyorum, hepimizin. sen istemesen de, kabullenmesen de, sahip çıkmasan da bizim.
göğsünde ay ve yıldız olan bir formanın sana tarih boyunca kazandırdığı en büyük hediye.
17 mayıs 2000'de 5 yaşındaydım. Popescu'nun o penaltıyı attığı an büyük ihtimalle uyuyordum ya da oyuncaklarımla oynuyordum. Abartmıyorum o Arsenal maçını ve Popescu'nun penaltısını Youtube'dan 200 küsür kez izlemişimdir. Her izlediğimde tüylerim diken diken olur. Zaten koyu bir galatasaray taraftarıydım ama uefa maçlarını izleyince fanatik oldum