sene 92, rusların sıcak denizlere yeni yeni indiği dönemler. dayının yeri var o zamanlar bodrum'da, tabi bodrum daşimdikik gibi değil, kızlar teklif ediyor, o derece güzel. gittik yine yazı orada geçirmeye, dayının mekanda barmenlik yapıyorum, yaş genç tabi daha, kanımız akıyor, akıtıyor delice. mekana takılan polonyalı var bi tane, gözüm hep onda. bu bi an gitti tuvalete, hemen arkadasından damladım. onun gözü de bendeymiş hani, güzel anlar yaşadık orada. çıktım, döndüm yerime. sarışın bir afet geldi birden. "o ne kadar, bu ne kadar" diye soruyor. baktım bu iş istiyor, çektim bunu arkaya, ama unutmuşum polonyalı'yı da oraya çağırmıştım. bir girdik içeri ki iki sarışın ve ben. çaktılar tabi köfteyi, başladılar öpüşmeye, neyse gerisi bana kalsın. ne diyorduk, heh şansınız varsa sonu threesome olur, yoksa yine otuzbir.
teknik direktör'ün süper formda olan iki forveti arasındaki kararsızlık kadar tatlı bir kararsızlıktır. ama sonuçları aynıdır. ikisi de gol olacaktır. *