günümüzün ergen markasıdır. Polo kendini zengin zanneden kişilerin giydiği bir markadır. Aslında tüm apaçiler bu markayı giyerler markalar arasında orta hallidir ancak çok tercih edildiğinden ben sevmiyorum işaretide apaci gibi oldu.
ortası delikli, beyaz, naneli, çok lezzetli renklerde ambalajı bulunan, 90larda ve milenyumun başlarında en çok sevilen şekerdir. günümüzde pek bulunmamakla beraber bim'in raflarında görülünce şaşırılan drajedir.
Kralların sporu olarak bilinen polo, at üzerindeki oyuncuların, ellerindeki özel sopalarla 10 santimetre çapındaki bir topu rakip takımın kalesine göndermek için yarıştığı bir spor.
Türkiye'de ilk defa bir polo müsabakası bu akşam istanbul'da oynanacak.
Bazı kaynaklara göre tarihin bilinen en eski takım sporu. ilk defa yaklaşık 2.500 yıl önce Pers imparatorluğu'nda oynandığı kayıtlara geçmiş.
Öncelikle Orta Asya'nın kabileleriyle savaşmak için geliştirilse de Kral'ın elit süvarisi için bir eğiti tekniği olarak benimsendi. Kayıtlara geçen ilk müsabakalar, yüzer kişilik iki takımın savaşı andıran karşılaşmalarını betimliyor.
Dünyanın bu kısmında ordular; dört nala at koşturarak fetihler yapıp, topraklar kaybedip tekrar fethettikçe polo; antik Pers Şahları, Arap Sultanları, Babür Kralları, Moğol Hanları ve Çin imparatorları tarafından en asil vakit geçirme eğlencesi olarak benimsendi. Polo'nun bu topraklarda "Hükümdarların Oyunu" adını alması bu nedenledir. Pakistan, Gilgit'deki bir polo sahasının yakınında bulunan bir taş tablet üzerine kazılı olan ünlü mısralar, çoğu oyuncunun hislerini de yansıtmaktadır: "Bırakın onlar başka oyunlar oynasın. Oyunların Hükümdarı, hala 'Hükümdarların Oyunu' dur."
Masalsı ipek Yolu'nun güneyinde bulunan bu taş tablet, dünya üzerindeki en eski takım sporu olduğuna inanılan Polo'nun antik tarihini özetliyor. 2.500 yıldan uzun bir geçmişe sahip olan Polo, tam anlamıyla "Hükümdarların Sporu" ydu. Polo'nun kökeni hakkında farklı görüşler olsa da kökeninin Asya tarihindeki hükümdarlıklara bağlı olduğu aşikardır.
Atlar, Orta Asya Kabileleri tarafından evcilleştirilmeye başlandıktan sonra ilk sopanın topla buluştuğu anı kimse bilmiyor ama süvarilerin kullanımı; Anadolu, Çin ve Hindistan Yarımadası'na yayılmaya başladıkça at üzerindeki bu haşin oyun da kendisini göstermeye başlamış. Antik Pers, Arap, Babür, Moğol ve Çin Krallıklarının büyük hükümdarlarının ve onların ilk yüzyıllardaki efsanevi atlılarının cesur savaşçılar, yetenekli avcılar ve üstün beceride polo oyuncuları olması bekleniyordu.
Bazı bilginler, polonun M.Ö. 6. yüzyılda ilk büyük pers imparatorluğu'nu kuran 1. Darius ve onun süvarilerinden kısa bir süre önce var olan iran kabileleri arasında ortaya çıktığı tezini savunuyor. Dikkatli değerlendirildiğinde eski çağlardaki kraliyet polosuyla ilgili en zengin bilgi kaynağını sunan, Pers edebiyatı ve sanatıdır. Pers imparatorluğu'nun en ünlü şairi ve tarihçi olan Firdevsi, 9. yüzyılda yazdığı destansı eseri Şahname'de sayısız kraliyet polo turnuvaları hakkında bilgi vermiştir. Bazı bilginlerse bu oyunun ilk kez Moğollarca oynadığını savunmaktadır. Firdevsi, Turan güçleri ve imparatorluğun ilk evrelerinde görev yapan efsanevi Pers Hükümdarı Siyavuş'un destekçileriyle aralarında geçen karşılaşmayı duygu yüklü bir şekilde anlatmıştır. Şair, Siyavuş'un polo sahasındaki yeteneğini övmüştür. Firdevsi, M.S. 4.yüzyılda iran Sasani Hükümdarı 2. Şapur'dan ve sadece 7 yaşındayken polo oynamayı nasıl öğrendiğinden de bahseder. Diğer bir 9. yüzyıl tarihçisi Dinvari, poloyu ve genel kurallarını anlatarak oyunculara şöyle tavsiyelerde bulunur: "Polo çok antreman yapmayı gerektirir." Eğer maç esnasında bir polo sopası kırılırsa bu, verimsizlik emaresidir.","Oyuncular, maç sırasında sert sözlerden kaçınmalı, sakin ve sabırlı olmalıdır." 10. yüzyılda Pers hükümdarı Kabus, genel polo kurallarını belirlemiş ve özellikle maçın riskleri ve tehlikelerinin altını çizmiştir.
Genel olarak Polo, at üzerinde oynanan bir top oyunudur. Bir takım, ucunda tokmak olan 130 santimetrelik bir sopayla küçük bir topu karşı takımın kalesine atarak puan kazanmaya çalışır.
Polo oynanan açık hava alanına pitch denir. Takım sporları arasında en geniş sahaya sahip olma özelliğiyle yaklaşık 274 metre uzunluğunda ve 150 metre genişliğindedir. Her iki uçtaki kaleler, 70 metre uzaklıkta ve en az 30 metre yüksekliktedir. Penaltı çizgileri; kaleden 27, 36 ve 54 metre uzaklıklarda ve sahanın ortasındadır.
Her polo maçı belirli devrelere bölünmüştür. Bu bölümlere "chukkar" denir. Bir chukkar; 7,5 dakikalık aktif oyun zamanıdır ve bu zaman dilimi bir atın dinlenme ihtiyacı hissetmeden önce güç harcayabileceği zamanı temsil eder. Polo maçları; düşük, orta ve yüksek gol seviyesine göre belirlenen 4,5 veya 6 Chukkar'a bölünür.
Açık hava polosunda her takımda dört oyuncu vardır. 1 ve 2 numaralı oyuncular geleneksel olarak hücum, 3 numaralı oyuncu orta ve 4 numaralı oyuncu defans pozisyonundadır. Ancak oyun çok akıcı olduğundan polo'da kesin bir pozisyon yoktur.
iki atlı hakem, maça hakemlik yapar. Faulün kabul olması için ikisinin de kabul etmesi gerekir. Eğer anlaşmazlık olursa "3. Hakem" e danışılır ve son kararı o verir.
Polo'nun kuralları bütünüyle güvenlik çerçevesi içindedir. Saatte 50 kilometreden fazla hızla koşan yarım tonluk bir atın, diğer yönden gelen aynı hızdaki bir atla çarışmasını kimse istemez. Polonun doğasında tehlike vardır. Bu spora bir cazibe katabilir ancak kurallar da bu tehlikeyi önlemek için düzenlenmiştir.
delikli nane. bir dişimi kaybetmeme bir dişime de dolgu yapılmasına sebep oldu.
azaltarak flan değil birden bırakılmalıdır, sigaraya flan başlayarak kurtulabilirsiniz bu illetten.
hm bi yanlışlık oldu sanki lan?