11 Haziran 2013'te çağlayan adliyesinde gerçekleşen durum. Maymun zekalı adamların, senelerce okumuş ve kendini yetiştirmiş insanlara yaptığı şu muamele tam olarak bir ne idüğü belli olmayan evlatlığıdır.
edit: bazı ne idüğü belirsin şakirtleri rahatsız etmiş olsa gerek ki seri eksilenmiş. bokunuzda boğulun.
aldın başına belayı osman durumudur.
canım kask numaralarını da kapatmadınız tabi tiyatroya kaptırıp. hiii!!! ah çok plansız programsız yapmışsınız ama, avukata saldırılır mı canım?
neyse, allah kurtarsın polis kardeş.
'en görkemli' 'en büyük' diye servis edilen adliye sarayında gerçekleşmiş olaydır. olmayan adaletin, şaşaalı binasında adaletin temsilcileri şiddete uğruyor ve hala hukuk devleti olduğumuz iddia edilebiliyor.
polisin adalet sarayının içinde ne işi var diye sordurur? masumca avukat yapan avukatları döverek gözaltına almak, bu ülkede hukukun ve demokrasinin bitirildiğinin kanıtıdır. birisi faşizm mi demişti?
Polis akademisinde ve akademiye bağlı meslek yüksek okullarında hukuk dersleri oldukça yoğun bir şekilde verilmekte olup, daha sonra ayrıca hukuk fakültesi mezunu olan bir çok polis mevcuttur, bu terörist militanı ruhunu şeytana satan! şeytanın avukatlığına soyunan kişilerin, polise mukavemet etmenin hukuki ve yasal boyutlarını bilmedikleri açıktır.
bu avukatlar trafik polisi ceza yazarken bile ben avukatım seni harcarım davacıyım diyerek polise şiddet uygular ve bilinçli dayak yer bunlar, polis dağılın demiş ve bunlar dağılmamışsa, polis zor kullanmıştır avukat dövmemiştir. bunlar hep solculuk davası işte.
hukuk fakültesinde dahi verilen hukuk eğitimi yetersizken polislere verilen hukuk eğitimini yeterli gören orospu evlatlarını ortaya çıkarmış eylemdir. ulan orospu çocuğu avukatı yerlerde sürükleyen bir demokrasi ülkesi gördün mü diye sordurandır.
kamu binalarında yapılan eylemin sonucunun avukatları yaka paça dışarı çıkarmak olmadığının bilinmesi gerekir. hukukta orantılılık ilkesinden haberi olmayan bazı cahilleri görmemizi sağlayan olaydır.
ben dün olan bu rezilliğe kadar eylemlerin sınırı aştığını, insanların kafasına göre caddeleri trafiğe kapatamayacağını, kapatmaları durumunda polisin önce uyarması gerektiğini daha sonra da müdahale etmesinin zorunlu olduğunu savundum hep. savundum, çünkü özgürlüklere ve hukukun üstünlüğüne inanam biriyim. hukyuk dışı her eylemi eleştirdim, amaca giden her yol meşrudur düşüncesini hep eleştirdim. v for vendetta filminin her zaman saçmalık olduğunu ve o filmin çok yanlış anlaşıldığını iddia ettim.
anayasanın 34. maddesine dayanılarak yapılan eylemlerin anayasaya aykırı olduğunu dolayısıyla polisin müdahalesinin doğru olduğunu -orantısız güç kullanımını göz ardı ederek diyorum bunu- savundum.
ama başta da dedim ya düne kadar...
avukat' ın hakları kanunla düzenlenmiştir. ağır cezayı mahkemesinde yargılanması gereken suçlar haricindeki suçlar için avukatın gözaltına alınma, ifadesi alınma gibi konuların nasıl olacağı kanunla düzenlenmiştir. düne kadar hukuk, kanun vs. diyerek savunduğum polisler, valiler, başbakan vs. çıksın şu kanunun şu maddesine dayanarak avukatları gözaltına aldık desin.
üstünün aranması yasak olan adamları nasıl, hangi hakla bu şekilde gözaltına alırnısız? yapılan eylem kanuna aykırı olabilir. prosedürü bellidir. gidersin tutanak tutarsın, şu saatte şurada ifade vermeye çağırırsın, gelmezlerse kolluk zoruyla getireceklerini belirtirsin ama sen bir avukatı yaka paça gözaltına alamazsın. yanlış anlamayın; alamazsın diyorum çünkü kanun izin vermiyor buna. kafama göre söylemiyorum, fikrimi söylemiyorum yani, kanunun emrettiği şeyi söylüyorum.
benim derdim basit; ben hukukun üstünlüğünün derdindeyim, çünkü o hukuk hepimize lazım. allah belanızı versin, allah bin türlü belanızı versin.