+ sen kimsin lan?
- vurma abi. orhan ben. dün kayıt oldum ocağa.
+ bu che tişörtü ne iş?
- aralarına sızmak için abi.
+ en sevdiğin kitap?
- das kapit... kapadeniz.. karadeniz... hah, çırpınırdı karadeniz. hasiktir şarkıydı de mi o?
+ bumin, tonyukuk gelin lan, bir ördek daha ayıkladım.
her gün televizyonlarda izleriz cuma namazi çikisi yesil bayraklar açilir güncel konularda amerika suçlanir la ilahe illallah nidalariyla bir basin açiklamasi yapilir.buraya kadar her ne kadar gösteri izinsiz olsada olanlar normaldir(kisilerin savunduklari görüsleri açiklama istegi durumu yada her neyse)
ayni gün ise istiklal caddesinde yasal sol bir grup ayni güncel olay için ayni ülkeyi ya da insanlari protesto edecektir.ancak polis hazirliklidir basin açiklamasina izin verilmez ve ortalik savas alanina döner.
tüm bunlardan sonra kimse benim aklima devletin(polisin temsil ettigi varlik) tarafsiz oldugu fikrini sokamaz, çünkü degildir.
zaten süleyman demirel degil miydi bana kimse sagci gençlerin adam öldürdügünü söylettiremez diyen?
böyle bir sanı türkiyenin içdinamiklerini anlayamamış kişilere özgüdür.türkiye de devlet kademeleri her zaman sağ olmuş sağı kollamıştır bunlar gerçek yurtseverleri katletmekten (parti örgütleri ve poliseliyle)geri kalmamıştır, halbuki tam bağımsız türkiyeyi kurmak isteyenler vatan haini değil bilakis siyonizm ve emperyalizm işbirlikçileri(özal, menderes. rt. erdoğan) vatan hainidir.ülkelerinin her köşesini satmayı borç bilen bu insalar türkiye sevdalısı vb. sloganlarla yıllardır halkımızın kanını emmiştir polis de bunun maşalığını yapmıştır
meselenin özünü idrak edememek gibi kötü sonuçlar doğuran büyük bir yanılgı..polis müzmin kavgaların her zaman sağ kutbunda bulunmuştur..gerek aldıkları eğitim , gerek yüksek kademelere alınan memurların aile yapısı gerek polis kolejlerinde bulunan beyin yıkama üniteleri hep bu yönde işlemektedir..
istanbul üniversitesi hergele meydanı'ndaki sivil polisleri tanıyan öğrenciler iyi bilmektedir ki ne vakit bir kavgada solcular dayak yese meşhur itfaiyemiz gibi olay mahalline geç ulaşan malum şahıslar kardeşleri dayak yiyorken birden türeyiverirler..bazı siviller ülkücü reislerinin kaldığı evlerde nöbet beklerken ülkücülere asla yalnız gezmemelerini salık verirler..
istanbul hukuk'un bundan yıllar önce orada okumuş efsanevi bir ülkücü reisinden bahsedilir hep..2 metre boyunda iri kıyım bir adam..bir gün bir kavgada malum şahıslardan birine 'kalabalığız gidin siz' dediğinden mesela..
olmaması gereken ama olan durumdur. 80 öncesinde polder çevresinde toplanan polisler "solcu" diğerleri ise sağcu düşünceye sahip olup 12 eylül askeri darbesiyle polder dağıtılmış ve geriye sağcı polisler kalmıştır.
bu süreçten sonra devlet resmi ideolojisi haline gelmeye başlayan sağ muhafazakar yapıyı koruma içgüdüsünden kaynaklı olarak kolluk gücü olarak yetiştirdiği birimlere bu bilinci aşılamaktan hiç çekinmemiştir.
izmir iktisat kongresi sonrasındaki uygulamalara bakılırsa kuruluşunda yarı liberal yarı sosyalist yapıya sahip türkiye ekonumisinin gittikçe kapitalist tekellere dönüşmesi, "her mahallede bir zengin, türkiye küçük amerika olacak" çabalarının getirisi olarak temelde görevi halkı korumak olan kolluk güçlerinin kapitali halktan önce koruma çabası ön plana çıkmıştır.
adalet mülkün temeli değil mülk adaletin temeli olmuştur. ve bu sistemi koruyacak kolluk güçleri de bu şekilde eğitilmişlerdir.
bütün bu tanımdan sonra kapitalizm, emperyalizm gibi sistemlere kökten karşı olan marxist sol çevrelere saldırılması, katilliği, insan öldürmeyi maarifet sayan çevrenin kollanması son derece doğaldır.
istanbul üniversite'sindeki olaylar başta olmak üzere, özellikle öğrenci olayları ve demokratik sivil toplum örgütlerinin eylemlerine karşı sert tavır alan polisin tutumu burdan gelmektedir. onlara göre faşizan tutum sergileyen insanlar temelde kapitalizme karşı çıkmıyorsa herşeyi yapabilme hakkına sahiptir, ancak onların saldırması için en ufak şartlardan biri herhangi birinin bir yerde solcularla birlikte oturup onlarla aldığı oksijeni dışarıya YÖK e hayır, savaşa hayır, yaşasın insan hakları diye çıkarabilme ihtimalidir.
yanlış yolda olundugunun göstergesidir.gizlemeye ne lüzüm bu ülkede polislik kavramı hep sag görüşe daha yakın olmuştur.solculuk "pis anarşikler" diye tanımlandıgı için kavgada hasar almakla kalmayıp bir de sonrasında değişik ithamlarla yüzleşmek zorunda kalınması kaçınılmazdır.
devrim zamanında polisler bile sağcı ve solcu olarak ayrılmıştır. solcu polis derneğine polder, sağcı polis derneğine ise polbir denilmekteydi. o ne tesadüftir ki(!) sağcı gençlerle polderler, solcu gençlerle de polbirler ilgilenirdi. yani her halukarda öpülen türk genciydi.