televizyon karşısında izlerken az bile yapmışlar dediğim olaydır. adamlar eylem yapacağız derken bokunu çıkarıp bunu devlet malına zarar vermeye dönüştürüyorlar. lastikleri yakıp yolları tıkıyorlar, otobüslerin camlarını indiriyorlar, dükkanların camlarını tuzla buz ederek esnafları zarara uğratıyorlar, kaldırım taşlarını sökerek kendilerine atacak malzeme sağlıyorlar, savaşa gider gibi önceden hazırladıkları ateşli maddeleri yakıp ufak çaplı yangınlar çıkartıyorlar, sonra da gelip hoşgörü bekliyorlar.
şimdi bunların teröristten ne farkı var allah aşkına..fikir özgürlüğünü küfür özgürlüğüne çevirip bir de eziliyoruz demek haa. insan utanır diyeceğim, bunlar insan mı ya da insanlarsa utanmaları var mı? ama biz bunları kime anlatıyoruz; insanlık bilmeyen birilerine...
inandığı değerler uğruna savaştığını ve kutsal bir mertebeye ulaştığını sanan fakat gençliğini harcayıp bok yoluna gittiğinden haber olmayan beyinsizdir. git dersini çalış adam ol. sözünü dinletebilecek statüye ulaş. sonra benimsediğin düşünceleri insanlara dikte etmeye başlarsın. böyle anarşik takılmakla, okuldaki dersler zor geldiğinde kendini avutup siyasete bulaşmakla, amaçsızca bağırıp çağırmakla hiçbir şey olunmaz. anca bok yoluna gidilir.
polisin elinde arama/uygulama emri olmadan vatandaşa kimlik bile soramayacağını bilmeyenlerin çarptırdıkları mevzuu.
polisin elinde sanıldığı kadar güç yoktur, ayrıca polis-asker kullandığı gücü yazılı kanunlardan alır. kanunların gereğini yerine getirir. bizzat kendim geçmiş yıllarda kötü muamele denilen işkence ile tanıştığım halde bunu bütün asker-polis camiasına mal edemem. yanlış olur.
başlıkta geçen konu ise polisin mecbur kaldığı bir durumu anlatır. düşünün ordaki polis sizsiniz, yanınızdaki arkadaşınız karşı gruptaki birinin attığı taş ile parçalanmış kafasıyla yatıyor yerde. sadece bu da değil, sözde hak aramak için gösteri yapanlar kamu malına zarar vermekte ısrarcı. ne yapacaksın? kendini korumak zorundasın, bundan önemli halkın malını-canını korumak zorundasın? yerden taş alıp sen de onlar gibi aş mı atacaksın, yoksa olanlara seyirci kalıp can-mal kaybı olmasını mı bekleyeceksin? ya da müdahale mi edeceksin? biraz mantıklı olanlar müdahale seçeneğini seçer. olanların sorumluları da halkı polisi bunu yapmaya teşvik edenlerdir. zaten de beklenti bu yöndedir. uyanın artık, orda polise taş atan salakların çoğu neden orda olduğunu bile bilmiyor.
olayın gercekleşme biçimi ve durumun gerekleri göz önünde tutularak degerlendirilmesi gereken olaydır..polis vazife ve salahiyet kanunu'na gore polis; meşru savunma hakkının kullanılması kapsamında, bedenî kuvvet ve maddî güç kullanarak etkisiz hale getiremediği direniş karşısında, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde, hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde, silah kullanmaya yetkilidir.
polis, silah kullanmadan önce kişiye duyabileceği şekilde '' dur '' çağrısında bulunur. kişinin bu çağrıya uymayarak kaçmaya devam etmesi halinde, önce uyarı amacıyla silahla ateş edilebilir. Buna rağmen kaçmakta ısrar etmesi dolayısıyla ele geçirilmesinin mümkün olmaması halinde ise kişinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde silahla ateş edilebilir.
polis, direnişi kırmak ya da yakalamak amacıyla zor veya silah kullanma yetkisini kullanırken, kendisine karşı silahla saldırıya teşebbüs edilmesi halinde, silahla saldırıya teşebbüs eden kişiye karşı saldırı tehlikesini etkisiz kılacak ölçüde duraksamadan silahla ateş edebilir.*
şimdi efendim polis güç kullanırken orantılılık ilkesine uymak zorundadır.. hele ki insan yasamı üzerinde telafisi güç ya da donulmez hasarlar oluşturacak hareketlerde bulunurken daha da dikkatli olmalıdır..devletin, insanını yasatma ve öldürmeme yükümlülüğü vardır..taraf oldugumuz avrupa insan hakları mahkemesi bunu belirtir..evet,bu adamlar lastik yakarak, izinsiz eylem/gösteri düzenleyerek, kamu malına zarar vererek suç işlemişlerdir.. ama bunun cezasını vermek kolluk kuvveti olan polise degil, yargıya düşer..şimdi ''polis ne yapsın,öylece beklesin mi'' diye soranlar olabilir.. hayır, polis öylece beklemesin..almış oldugu pratik,teorik ve psikolojik egitimin gereklerini yerine getirsin ve o adamları yakalayarak gereken yerlere teslim etsin..
"sen yoksa yerdeki taşı görme engelli biri takılır, düşer diye aldın da, kaka polis onu yanındaki arkadaşının yada kendinin kaşını patlatan taş zannedip mi vurdu?" diye sorulma isteği duyulan, ancak bunun artık imkansız olduğu için bahsedilen soruyu sözlük avukatlarına yönlendirme gereği ortaya çıkan mefta.
şiddet kavram olarak kötüdür. ancak devletin her türlü imkanını kullanıp, az bi aksamada "nerde bu devlet " diye nara atar da, devletin otoritesini tanımayıp, oransız güç uygulamasından bahsedilirse, dinleyen herkes de g.tüyle güler. artık kimse yutmuyor bu mağdururiyet dalgalarını, saftirik kuklalara akıl hocaları başka numaralar bulmalı.
genç bir insanın hayatını kaybetmesi, insan olan herkesi üzerdi, şayet o hergün en az on masum vatan evladını yok yere ölüme gönderenlere çanak tutanlarla aynı tavrı göstermeseydi. demek ki neymiş; öldürmek kötüyse herkes için kötü, meşru ise de öyle. yok öyle ben yaparım , siz yapınca ağlarım.
hukuk devletinde, devletin kolluk güçleri işlenen suçu o an engellemek ve zanlının mahkeme olmasını sağlamakla mükelleftir. tavrın bu kadar sertleşmesinin nedeni, son dönemde meydana gelen terör olayları neticesinde yaşanan acının sabırları taşırmasıdır.
polis karşısındaki kişiye yolda yürürken saldırmamıştır, okulda top oynarken de silah sıkmamıştır. orda bariz bir mücadele vardır, sanki elinde taş olan silah olsa sıkmayacak, "ay olmaz devletin polisine silah sıkmayayım" mı diyecekti? geçin bunları beyler diyilesi bir durumdur.
sebeplerle değil sonuçlarla uğraşıp duran militarist devlet dalkavuklarının "sana az bile" dediği gençtir.
bu olaylar neden çıkıyor? neden istanbul'daki trabzonlular veya izmir'deki kayserililer devlete karşı ayaklanmıyor da belirli bir etnisite köpürüyor?
bunun cevabını araştırıp, sorunu şu veya bu şekilde çözmek yerine, sorunun ateşli silah taşımayan muhataplarının kurşunla cezalandırılmasını istiyor sivriler.
tabii ki ben de ne polise ne herhangi birine taş atan insanın rehabilite edilmesinden, gerekiyorsa ceza almasından yanayım. ama o insandan milyon tane varsa ve onun derdi nedir, nasıl giderilir daha belli olmadan "en az üç" diyerek hem onun hem karşısındakinin sayısını artırmak isteyen bir anla(yama)yış ile yönetiliyorsak, koyverin gitsin, herkes herşeyi hak ediyor o zaman, siz de falan filan sebeple blogger'ınızdan, youtube'unuzden edilmeyi misliyle hak ediyorsunuz, 1789 sadece bir rakamdır ve insanlığın evrim süreci sizin zihinleriniz dışında akıp gidesice bi müsibettir.