dün, öğlen saatlerinde beyoğlu'ndaydım. saat üç gibi istiklâl caddesi'nde yukarıdan aşağıya doğru yürürken acıktığımı farkettim ve oturup da yarım ekmek tavuk dönerle geçiştirdim öğünümü. büfe-restoran karışımı bu mekandan çıktığımda tekrar caddede tünel'e doğru adımlamaya koyuldum.
o esnada kafamda dönen ve durmadan çarpışan düşüncelerimin de etkisiyle caddenin gürültülü kalabalığını taşıyamadım ve lisenin karşısından trt'ye doğru seyreden yola attım kendimi. trt'nin karşısında kepenkleri kapalı bir dükkanın önünde oturdum bir süre ve o esnada sigaralarımın birini söndürürken, bir diğerini yakıyordum deyim yerindeyse.
velhasılı tepemde üç tane takım elbiseli insan belirdi. bir tanesinin saçı-sakalı kırlaşmış, diğer ikisiyse daha genç ve bariz heyecanlı... kimlik gösterip de kimi beklediğimi sordu kır saçlı olanı ve onu oturduğum yerden cevaplarken diğerinin uyarısı gecikmedi "ayağa kalk!". kafamı kaldırarak bakmayı yeğledim bu çömeze ve arka cebimdeki cüzdanımdan kimliğimi çıkartıp uzattım. kır saçlı olanı gene güleç bir ifadeyle "bana verin, tanıyalım sizi biraz" dediğinde gene istifimi bozmadan kimliğimi diğer tarafa doğru uzattım. bir taraftan da ayağa kalkmak için hamle yaptım... "oturabilirsiniz" dedi kır saçlı olanı gene. akabinde toy memur "üst araması yapacağım. kalk ayağa!" dediğinde de "gerek yok" demekten de geri kalmadı. sonrasında gerekli bilgileri edindikten sonra "var mı bir sıkıntı?" dedi kır saçlı abi ben de gülümseyerek "şahsi bazı sıkıntılarım mevcut ama sizlik bir durum olmasa gerek" dedim. o da gülümseyerek "akşam olsa rakı ısmarlardım" demiş bulundu. karşılığında teşekkür ettim ve akabinde toy olanın sorusu geldi "içer misin?". bu soruyla beraber deyim yerindeyse nevrim döndü ve "bunun, siz veya görevinizle alakalı olduğunu düşünmüyorum." dedim. olası bir "biz de görevimizi yapıyoruz." ağlaklığının da önünü almak amacıyla.
mes'elenin aslı sonradan çıktı ortaya. bir kaç saat sonra başbakan geleceği için sıkı güvenlik önlemleri alınıyormuş ilgili bölgede. ben de durur muyum yapıştırdım cevabı: "buraların havası bozulmadan ben müsadenizi isteyeyim. size iyi görevler..."
velhasılı polisten dahi bir fişleme, bir taraflılık görünce insanın midesi fena bulanıyor. ben gidip biraz kusacağım şimdi...
