en kestirmeden cevabını söyleyim; beyin kanaması geçirip, yoğun bakıma alınmak.
olay şöyle gerçekleşmiş: istanbul kartal'da kız arkadaşıyla birlikte bir cafeye giden sivil polis memuru kendisine bardak yerine fincan çay getirildiğini görünce sinirlenmiş. çıkışta hesap isteyen serhat eyüpoğlu isimli garsona " ne hesap vericem lan! bardak istedim, fincan çay getirdiniz" diyerekten kafayı atıp, başına silah dayamış.
bununla da yetinmeyen cengaver polis olaydan bir süre sonra 7 arkdaşıyla birlikte cafeye dönüp, kapıları, camları kapayıp serhat eyüpoğlu'nu mutfağa götürmüşler. sonrası malüm; kafada telsiz kırmalar, tekmeler, joplar, yumruklar. velhasıl kelam adam şu an yoğun bakımda. beyin zarlarının hepsi ezik, kafatası çatlak.
tersten görmektir.. oh olmuş çaycıya.. şimdi bu haklı direnişi eleştirmeye çalışan adamlar da çıkar.. ya sevin ya terkedin amına koyayım..
sen bardak çay gibi son derece basit bir siparişi bile aklında tutama.. şanlı polisimizi hem de bayan arkadaşının yanında madara et.. onun anasına söv durduk yerde (sövmüştür herhalde), sonra da kafanı kırdıklarında ''aman da polis dehşeti, maman da ezilen hakları..'' falan diye ağla.. bu güne kadar kaçımıza fincan çay geldi, kuzu kuzu ödedik hesapları.. bu atılan ilk kurşundur.. iyi olmuş..
hem telsizi kırmış bir de çaycı.. ulan ya o sırada önemli bir haber gelse.. ya annesi rahatsızlansa, dayısı evlense ya da başka bir polise türk kahvesi orta yerine şekerli gelse.. senin kafan yüzünden bu durumdan haberdar olamayacaklar ve diğer kahvehanenin sahibi dayaksız kalacak..
sonra nerde adalet.. ebesinin amında işte, gördü çaycı direkt..
hay dillerine kurban olduğumun nwa'si ne de güzel demiş şarkısında fuck the police diye.. biz serdar ortaç'la binlerce dansöz izliyoruz..
bu zamana kadar polisin her türlü darp olayına, saldırmasına hatta öldürmesine bir kılıf bulan celalettin cerrah ve senaryo grubunun buna da bir kılıf bulacağı olay. "çayın içinde siyanür varmış, çaycı da kürtmüş ayrıca pkk'ya yataklık yapmış" derler olur biter.
sonuçta polis kimsenin kafasında durduk yere telsiz kırmaz, ağzını yüzünü dağıtmaz, komaya sokmaz.
sonuçta hiçbir polis yemeğini yiyen bir adama durup dururken yumruk atmaz.
sonuçta hiçbir polis parkta oturan birinin kalbinin üstüne tekme atıp öldürmez.
sonuçta hiçbir polis bir yabancıyı polis merkezinde silahla vurup öldürmez.
sonuçta engin ceber'de eceliyle ölmüştür. polis işkence yapmamıştır.
şöyle bakıyorum da bu cesaret isteyen direnişi gerçekdışı kılmak için uğraşan veya bu başarıyı bütün teşkilata değil de sadece bir kişinin bireysel çalışmasıymış gibi göstermeye çalışanlar türedi.. haberi bir daha okumalarını öneririm.. tek bir sivil polisin yürümeyen çay sistemine başkaldırmasından söz edilmiyor, 6-7 kişilik bir grup söz konusu.. yani şanlı polis teşkilatımızın içinde yeşermiş, gelişmiş bir kitlesel delikanlılık var.. ha belki de türkiye cumhuriyeti'ndeki 10 tane çürük pardon arjantin elması polisten 7'si aynı yere düşmüş, birbirlerini bulmuştur, o da olabilir.. tesadüfler bitmez.. ama adalet ve onun yaptırım sisteminde en ufak bir aksaklık yoktur, nasıl olsun?.. niye olsun?.. bunlar ancak iç ve dış mihrakların götlerinden uydurdukları yalan savlardır..
mihrağız çünkü biz..
hata çaycının ne diye fincan götürüyorsun ! iyi mi oldu şimdi kafan gözün kırıldı polis tarafından ! çete olsa neyse bu polis adamın kafasını gözünü yarar, bacağını, dişlerini eline verir ! bilmiyor musun polisler belalı adamlardır ! bu çeteye bulaşılmaz ! adam sivilmiş lan ! sen bir sistem kur, girişte sivil polis girince ötsün o mekanizma ondan hesap bile alma !
ha biz olsak kakalayacaksın fincan çayı di mi !
sivil polis arkadaşımız zeki insan. fincan çay geldiğinde "bardak istemiştim" demiyor ! itiraz etmiyor... sonra kasada bir güzel hakkını arıyor... sonra geri dönüp arkadaşlarıyla birlikte -ki arkadaşları muhtemeln önceden o kafede aynı olayı yaşamış ama haklarını aramamışlar- hakkını alıyor !
