Izmir de konakda 4 kisi (sonradan d.bakirli olduklarini ogrendim) oradan gectik diye bize on e kufur edip sonra saldirdi. Bizde 3 kisi (antrenmanliydik fitness) bos durmadik kendimizi savunduk. Derken Bunlar dayak yiyip tek tek dustu. Biri polisim dedi (ismi ercan di) kimlik gosterdi. Biraktik orada polisi aradik. Polis gelmeden bu ercan kacti. (15 dk once erkekdi tabi dayak yiyince kuyrugunu altina cekti) neyse ilginctir iki sivil polis geldi. Derken bunlar bitbirini tanidi ismiyle hitap ettiler. Bizden ozur dilediler ayrildik. Sivil polis bize bunlardan uzak durun bunlar gayrimeşru falan dedi. Ya polis kimligi gosterip polis gelmeden kacan dedik. O polis degildir dediler. E bu samimiyetiniz ne dedik seni ilgilendirmez sikayetcimisin bunkardan degilmisin dediler. Sikayetciyim savci gelsin dedik. Adamlar dayak yemis onlar da karsi dava acarsa cok uzar bu is deyip bizi ikna ettiler.
Anlamadigim bize saldiran dövmeli güneydoğu şiveli sahislar polis yada polise mi calisan kisilerdi.
Ikincisi oyle diyelim sadece oradan gectik diye neden kufur edip ellerindeki cay bardaklarini yere vurup bize bicakla saldirdilar.
Ucuncusu. Biz disli cikmasak gariban vatandas olsak sonumuz ne olurdu.
Son olarak onlari bulup otturmek icin arkadaslarla 5li 6li tekrar gecmeye karar verdik ayni sokaktan.
evin içine biber gazı sıkandır.
döve döve can alan katildir.
insanları saçlarından tutup sürükleyerek gözaltı yapandır.
yanınızdan geçerken 'git taksim'e de ananın amını göstericem sana' diye taciz edendir.
kime kulluk ettiğini bilmeyendir.
'en azından polis olayım' niyetiyle göreve atanandır.
göğsündeki armayı hak etmeyendir.
iyisi olmayandır.
aylardır berkin'in yoğun bakımda kalmasına sebep olandır.
savcı kararını hiçe sayıp, başbakanın oğlunu gözaltına almayandır.
hükümet tarafından kullanılandır.
insan değildir.
hayvan hiç değildir.
Hava beleş,su beleş,yemek beleş,otobüs beleş,minübüs beleş,adam döğmek beleş,yüzünde kıl bitmemiş iki kelimeyi bir araya getiremeyen,üst üste 3 yıl üniversite sınavına giripte başarı elde edemeyen,cemaat üyesi olursanız ilk girişte sınavı kazanacağınız,2 yıllık çakma bir eğitimle mezun verip,o mezun verdikleri elemanların, 15-20 yıllık bir öğretmenden daha çok alması söz konusudur.Daha saymakla bitmeyecek meziyetlere sahip tam donanımlı .....
ama biri kalkıpta polis olacağına simit sat onurlu yaşa derse onun alnını karışlarım. sevmediğim meslek ve insanlar dahi olsa ekmek parası için çalışan insanlara simit sat onurlu yaşa deme hadsizliği kimsenin hakkı değildir.
hangi devlet memuru polisten farksız ? yada özel sektörde 3 kuruş daha fazla almak için hanginiz o polisler kadar itaatkar olmadınız ? veya kendi işini yapanlar onlardan az mı yanlış yaptınız ?
--spoiler--
haluk bilginer ve özgü namal'ın cafedeki ilk buluşmalarının geçtiği sahnede haluk'un ağzından kan geliyor, içini hiç gocunmadan masaya döküyor. özgü namal da karşısında dayanamıyor ve o da masaya kusuyor, hiç sakınmadan içini tümüyle masaya akıtıyor. her şey tüm temizliğiyle o masada ve kenarda tüm duyguları, tüm temizliğiyle iki insan. derin bir sessizlik oluyor masada zira musa(haluk bilginer) öleceğini ilk o anda söylüyor kendine yakıştıramadığı ölümün basamaklarında hızla ilerlediğini, henüz kendine itiraf edemezken funda'ya (özgü namal) itiraf ediyor yine o masada. her şey bir bir masaya dökülüyor, her şey bir bir konuşuluyor, konuşulmasa da her şey bir bir anlaşılıyor o masada.
musa'nın kızının camdan düştüğü ve tam o sırada musa'nın torununa söz verdiği sahne. "hep birlikte pikniğe gideceğiz ve annen iyileşecek kızım" derken küçük kızın annesinin ölümüne şahit oluşu. zaman herkes için aynı akmıyor. bir bakmışsın 9 yaşında girmişsin yatağa, uyandığında 79'sun. sadece bir sahne, sadece bir kesit hayatındaki seni saniyenin onda biri kadar sürede büyütebiliyor. işte musa'nın torunu ecenin çocukluğunun yittiği andı annesinin ölümüne o yüce dedesinin dahi engel olamadığı sahne.
filmin genelinde mafya siyah giyinmişti ama mafyanın ele başı beyaz takım elbiseliydi, polis ise beyaz takım elbiseliydi ama ele başı musa ise siyah takım elbise giymişti. filmde bize iyi ile kötünün birbiri içinde harmanlandığını, hayatta aslında iyi ve kötü diye bir şeyin olmadığını bu ayrımı yapamayacağımızı vurguluyordu. bir gün siyah olan öteki gün beyaz olabilir yahut beyazın ardı bir başkasına göre siyahtır. bunları bilemeyeceğimiz gibi iyi ve kötü için nesnel yargılar belirleyemeyiz.
"intihar gibi bir eylemi kutsallaştırmak için yapılan basit ritüellerdendir en sevilen kıyafeti giyerek ölüme yürümek"
son sahnede musa en sevdiğini giydi üzerine, polis üniformasını. saatli bomba ile süsledi çok sevdiği takımını. yürüdü sevdiğine, yürüdü yaşanmışlıklarını, ailesini ardında bırakarak.. evinin bir duvarında asılı olan kocaman "sonbahar" temalı tabloya inat dökümden çok güneşli günler umarak yürüdü musa.
hiç bir bok yemeden bakın açık konuşuyorum, aöf ü zar zor bitirip, kpss'den ite kaka 60 puan alıp beleşten mesleğe geçen onlarca sığırın mesleğidir polislik. hepsi boş oturur, hele de anadolu'da küçük ilçelerde görev yapanları ara sıra şehir gezisine çıkar sabaha kadar boş caddede dolanırlar, ayda 2300 küsur lirayı cebe indirirler, bunların çoğu açık öğretim fakültesi mezunu olup kpss sınavından anca 60 puan alıp mesleğe girmişlerdir ama hayat bu ya sınavdan 500 puan alıp odtü'ye giren öğrencilere "akıllı olun" diyebilecek yetki verilmiştir onlara. odtü, boğaziçi, hacettepe, siyasal bitirip ancak 1500-2000 tl arası maaş alan onlarca süper zeka insanın olduğu bir ülkede aöf'ü zar zor bitirip kpss'den 60 puan alıp ayda iki buçuk milyar alan beleşçilerin mesleğidir polislik. özetle adaletini s.......im dünya.
Gözlerinin içine nefretle bakmamıza rağmen hala sırıtabilen yüzüne küfür etmemize rağmen hiç kızarmadan durabilen,ellerini tuz ruhu ile yıkasa bile öldürülen gençlerin kanı temizlenmeyecek olan duygusuz vicdansız ve en önemlisi acımasız ve onursuz olan sapık sapkın bir meslek erbabı kişiler.