Çizgi üzerinde yürümeyi başarabilecek kadar kapasiten olması yeterli artık polis olmak için. Hal böyle olunca kaldıramıyorlar, sapıtıyorlar. Allah daha beterini başlarına getirir inşallah.
siz hiç televizyon izlemiyorsunuz galiba. abd'de adam şüpheli bir hareket yapsa polis tak tak sıkıyor. kimse de gıkını çıkaramıyor. bazı istisnai vakalar dışında -giresun'da şiddet uygulanıp ölümüne neden olunan dede gibi- polisimizin hiçte öyle sert bir müdahale yaptığını görmedim.
edit: ayrıca toplumda düzenin sağlanması için disiplin şart. polisin daha da katı olması gerekiyor.
bu kadar göt bu kadar yavşak adam nasıl olurda bir devlet kurumunda aynı çatı altında toplanır ? polise geber diyemezsin ! diyerek kadını neredeyse dövecekler.. siyasi görüşü ne olursa olsun bi kadına bu kadar sert yapılır mı yav allahsızlar ? siz sokaklarda kadınlara böyle erkeklik taslarsanız biz türk erkekleri olarak sizin ananızıda sikeriz size bu yetkileri veren piç kurularınıda götünden tavana asarız.
içine girdiğinde her mesleğin zor olduğunu anlar insan ama bazı meslekler vardır ki onların zorluğunu anlamak içine dışardan bakmanız bile kafidir. Polislik de bunlardan biridir bana göre.
Her meslekte olduğu gibi bu meslekte de işini layıkıyla yapmayanlar olmuştur ve olacaktır. Bir veya iki kişinin yaptığı eylemi tüm bir meslek grubuna mal etmek büyük haksızlıktır elbette, ama pek çok kişinin katılacağı üzere; son günlerde yaşadığımız olayları açıklamak için bu argümanın geçerliliği kalmamıştır artık. Özellikle bugün olanları ''polis orantısız güç kullandı'' cümlesiyle özetlemeye kalkmak en naif tabirle iyimserlik olabilir sadece. Börek yiyen eylemcilere tazyikli su sıkan, polise hiçbir saldırısı olmayan dahası olsa dahi polise zarar vermesi mümkün olmayan bir kadına bir metre mesafeden biber gazı sıkan, savaş alanına dönen meydanın ortasında hatıra fotoğrafı çektiren, facebook üzerinden eylemcilere nasıl fiziksel şiddet uyguladığını anlatan ve o gün izinli olan arkadaşını şanssız olarak nitelendiren polisler aynı olmadıklarına göre, tüm bu eylemler ve çok daha fazlası, münferit olay olarak tanımlanıp işin içinden çıkılamaz, çıkılmamalı.
Bir sorunu çözmenin birinci şartı teşhisi doğru koymaktır. Bu ülkede bir polis terörü var. Bu yaşananların başka bir tanımı, izahı olamaz, ama bundan daha kötüsü de var benim için; ben şaşıramıyorum bu olanlara, ben bunların gelecekte tekrar olacağını da biliyorum. Keşke şaşırabilsem, keşke 'bu nasıl olur?' diyebilsem ama diyemiyorum.
Anayasadan doğan eylem hakkının kullanılmasının engellenmesi, demokrasinin gerekleri gibi karmaşık ve önemli konular bir yana, ben çok daha minimal bir şeyi anlatmaya çalışıyorum. Neden şaşırmadığımı anlatmaya çalışıyorum, dahası senin neden şaşırdığını anlamaya çalışıyorum.
Sahi sen neden şaşırıyorsun? Bu polisler, bu kadarlık eğitim almış adamlar değiller mi sonuçta? Bu adamları her yerde görmüyor musun sıklıkla? Her yerde değiller mi bu adamlar? Üniversitede, sokakta, iş yerinde, otobüste... Bazen polis, bazen öğretmen, bazen hakim, bazen memur.... Minimum 11 yıllık bir eğitim(!) ve öğretim(!) sürecinden geçip hayata atılan, hayattaki en büyük amaçları, 3 4 kişi haftasonu buluşup bire bin katarak anlatabilecekleri ama normalde anlatmaya değer tek bir olayın olmayacağı bir haftasonu kaçamağı yaşamak olan, cinselliği hayatının merkezine koyup kendi bedensel tatminlerinden ziyade arkadaşlarına anlatabilmek için bir kızla yatan bu adamlardan görmedin mi fazlasıyla? Bu adamlar, iyi bir kitap okumanın ne demek olduğunu, bir yemeği tatmak için başka şehire gitmeyi, güzel bir kızın gözlerine bakıp bir kadeh şarap içmeyi, Lars Von Trier' in yeni filmini beklemeyi, rakip takımı destekeleyen futbol ya da basketbol bilgisi üst düzey bir taraftarla bira tokuşturarak maç izlemeyi, doğru bir espresso için her haftasonu farklı bir cafeye gitmeyi, sokak hayvanlarını beslemeyi, sokaktaki kediye elindeki poğaçayı parça parça kopartıp veren bir kızı izlemenin keyfini... bimiyorlar. Ben kendi yaşadıklarımdan aklıma gelenleri, yaptığım şeyleri yazdım; sen başka şeyler yaz oralara. Sevdiğin albümü yaz, kız arkadaşını yaz, karşı evde oturan yakışıklı çocuğu yaz, sevdiğin yazarın son kitabını beklemeyi yaz, annenin yaptığı yumurtalı ekmeği yaz...
Sen, ben, bizim gibiler şanslılar. Bir şekilde bu berbat eğitim sisteminde, bu yetersiz hocalara rağmen kendini yetiştirebilmiş -hala dolu eksiğimiz olsa da- insanlar. Belki idealist bir öğretmene borçlular bunu, belki küçükken doğru birini rol model seçmeye, belki de bilinçli ailelere... Ama bu ülkenin pek çoğu cahil maalesef. Onlar kabul etmese de 'sen', ben biliyoruz bu gerçeği. Bu yazıyı okuyan herkes bir önceki cümledeki 'sen' yerine koyacak kendini elbette, hatta belki de masum insanlara zulmeden o polisler bile. Her neyse, o cümledeki 'sen' e gerçekten yakışanlar yazıyı burada bıraksam dahi çoktan anladılar ne demek istediğimi.
Bu ülkede öğretmen olmanın birinci kriteri ezber yapabilmek, bu ülkede avukat olmanın birinci kriteri ezber yapabilmek, bu ülkede hakim, savcı olmanın birinci kriteri tanıdığının olması, ikinci kriteri ezber yapabilmek... Hep söyledim yine söylüyorum: ''Bir insanın ders çalışmaması onun avukat olmaması için yeterli bir neden, ama bir insanın ders çalışması onun avukat olması için yeterli bir neden olmamalı''
Bu ülkede polis olmanın birinci kriteri ne biliyor musun?
Boyunun yeterli olması. Boyun uzunsa hiçbir şey olamazsan polis olursun, tıpkı hiçbir şey olamazsa gidip öğretmen olanlar gibi. işte, hiçbir şey olamayıp da öğretmen olanların yetiştirdiği çocuklar hiçbir şey olamayınca gidip polis oluyorlar, boyları yetiyorsa tabii.
Sorun bu kadar basit aslında, bu terörün nedeni gerçekten basit. Çünkü bir insanın polis olması ya da olamaması için bakılan ilk kriter boy bu ülkede. Elbette başka kriterler de var ama hepsi bir şekilde halledilebiliyor, boy hariç. Boyun uzunsa polis olabiliyorsun. Peki sen hala şaşırıyor musun?
olmayandır, terörist saçmalamasıdır. bu sözde eylemci özde teröristimiz taşı atar, arabayı devirir, bankayı yağmalar, dükkanı yıkar, ama sonra kendisine hiçbir şey yapılmasını beklemez. tabii böyle bir dünya olmadığı için arkadaşımızın kafasına copu müsait bir yerine gazı yerleştirir polisimiz, feleğini şaşıran arkadaş da ama polis terörü ühühü diye gezer ortada.
Polis orada bekler gergindir göstericiler sloganlar atarlar polise sözlü veya fiili hakaret ederler polis bekler. sonra göstericiler ilerlemek ister başbakanlık ofisini basacaktır artık iş demokrasiden özgürlükten çıkmış terörist sol örgüt DHKP-C'nin köleleri başbakanlık ofisini basmaya kalkışmıştır. polis ne yapacaktı içeri buyurun mu diyecekti? bu da yetmedi kendilerine gelen ambulanslara bile saldırmış tahrip etmişlerdir. bu da yetmedi camilere girip ellerinde bira şişeleri ve ayaklarındaki ayakkabıyı çıkarma zahmetinde bile bulunmadan mahvetmişlerdir günah ne mi? o camiye emek verenlere ibadet edenlere büyük saygısızlık edilmiş oldu. bu da yetmedi kaldırım taşlarını söküp polise fırlattılar poliste kaskını kalkanını çıkarıp buyurun diyecekti zaten o da karşılık verdi bazen çok abartsa da. bu da yetmedi türbanlı bayanlara saldırı oldu dediler asılsız çıktı çünkü maksat demokrasi değildi halkı sağ-sol ayrımından vurarak birbirine kırdırmaktı. bu da yetmedi biz ağaçlar için oradayız dediler çok azı dışında ağacı umursayan bile yoktu polis müdahalesi gelince yol kenarlarında ki ağaç dallarını ve kenarda köşede bulunan saksıları söküp fırlattılar. bu da yetmedi ülkeyi 1 haftada 20 milyon liradan fazla zarara uğrattılar hiç suçu olmayan esnafa bile saldırdılar dükkanını talan ettiler. ve bunu yapanlar özgürlükten demokrasiden bahsediyor bir de utanmadan iktidar olmak istiyorlar yok size oy moy yeter artık be siz mi vatanseversiniz kamu mallarına zarar verip kundaklayarak sadece kendi zihniyetinize sahip insanları haklı görüp gerisine koyun demekle tamam koyunuz (sizin zihniyetinize göre) ama hiçbir zaman sol terör örgütlerinin ve düşman ülkelerin köpekliğini yapmadık. soruyorum şimdi kim terörist eminim çok eksi(-) yiyeceğim ama bunu söylemeden de edemezdim. ben ve benim gibi sağ görüşlü arkadaşlarım lütfen sabırlı olun provokasyona kapılmayın hatta hiç bulaşmayın güçleri yetmeyecektir çünkü rahat olun.
Ankara'da kendini göstermeye devam etmiştir.
bir genç, yakın mesafeden, testislerine hedef alınarak gaz silahiyla ateş edilmesi sonucu operasyon geçirdi ve sakat kaldı.
Başka bir genç, kafasina gelen bir metal parçası ile (kurşun ya da gaz kapsülü) yaralandı. Beynin iki bölümü de hasar gören genç komada.
Joplanma yüzünden meydana gelen kırık vakalariyla dolu hastaneler.
Gaz kapsülü üzerinde yazanlar;
45 derece açı ile yukarı doğru ateş edin. direk hedefe atildiginda ölümcül olabilir. Eğitimsiz personel kullanmamalı v.s.
Uygulanan;
Nişan alınıp ateş ediliyor ve böylece gerçek mermiden bir farkı kalmıyor!
Kalabalığın önünde yere doğru ateş ediliyor ve böylece patlamayla beraber kapsül şarapnel etkisi yapıyor.
Anlayacağınız, emir kulu gariban denilen polis, insanların direkt olarak canina kast ediyor.
Yaralanma vakalarına inanmayan, ajitasyon, provakasyon diyen orospu çocuğu varsa, gitsin Ankara'daki hastaneleri bir dolaşsın.
Emir aldığı için müdahale ediyor olabilir ancak bu müdahale sırasinda sergilediği insanlık dışı tavır tamamen keyfiidir.
akp polisinin son günlerde yaptığıdır.
bir kişiye sekiz kişi birden girişip adamı bayıltana kadar döven polisin terörüdür.
bir de durmadan yok kolluk kuvvetiymiş, türk polisiymiş, aman onlara bir şey olmasınmış, laf etmeyelimmiş,...
sen ne olduğu belli olmayan adamları 6 ay eğitip polis yaparsan sonucunda senin koş dediğin yere koşar, ısır dediğini ısırır, sık dediğine sıkar'
