memlekette gerçek anlamda "polis" sayısı yok denecek kadar az olduğundan, anlam kargaşası kurbanı olan düşmanlıktır.
adamlar cyborg mübarek, yok etmeye programlanmış.
birileri fabrika ayarlarına döndürüp gerçek düşmanı hatırlatsa iyi olur. öğrenciyi, öğretmeni değil suçluyu, teröristi yakalayacaksınız. taraftara attığınız tekmeyi değil, terör yandaşına attıklarınızı görmek istiyoruz.
bir de ihtiyaç halinde polisi ararsınız ama, diye çemkiren mallar var ortalıkta. ulan adam "devlet memuru". işi beni korumak. ararım tabii!
tekel işçilerine gaz sıkan polisiniz de sigara içmesin o zaman!
çoğu zaman haklı, bazı zamanlarda haksız düşmanlıktır. çünkü medya bize böyle yansıtır.
adam polise molotof ya da taş atıyor, kameralar bunu çekmiyor. polis saldırganı yakalayıp müdahale ederken çekim yapmaya başlıyorlar, bu şekilde biz haberi ' dayak yiyenler hiçbirşey yapmamış, polis nedensiz şiddet uyguluyor.' şeklinde algılıyoruz.
polise saldırırlar, polisten dayağı yerler, sonrada polisin bağlı olduğu o çok sevdikleri devlet bunların yaralarını sararken ağlarlar.
öyle bir düşmanlıktır.
içi boş yani.
Polisin Nevruz'da pkk bayrağı açıp apo hakkında slogan atan barzo'ları korumasıyla başlayıp, türk'lere biber gazı ve cop ile müdahale etmesiyle daha da alevlenen düşmanlıktır.
mevcut hükümete göre eylem yapan ve aşırı uçarı marjinal hareketleri olan herkes örgüt üyesidir. adını sen koy. peki kolektif olarak insanlara biber gazı sıkan, su püskürten polis "" amına kodumun hükümetinin "" örgütü ? militanı ? değil mi ? peki 1 mayısta caddelerde saçma sapan taş fırlatan insan örgüt üyesi ise o dağlardaki şerefsizler ney ? kck konsey üyesi mi ?
Bunu tetikleyen en önemli şeyin şu cemaaaaaatte soru dağıtma olayı olduğunu bana düşündürten şeydir. Artık her polise cemocu gözüyle bakmaktır. Aynı zamanda polislerin gereksiz şiddet kullanması da bunu tetikleyen olaylardandır.
tüm polisleri türk milliyetçisi ve vatan aşığı sananların bazen anlayamadığı düşmanlıktır. polis içinde kürtçü yok mu sanıyorsunuz? polis içinde cemaatçi yok mu sanıyorsunuz? sanmaya devam edin.
her haltı yiyip dokunulamayanlara dokunduğu için 2000'li yılların ortasında başlayan, ergenekon sürecinden sonra iyice ayyuka çıkan düşmanlık. silivri'de ve diyarbakır'da bol miktarda bulunabilir.
sülalesinde götüne jop yemiş olan vardır mutlaka haksız yere elektirik almışlardır yeri gelince düşünce savundukları için aç kalmışlardır bu insanlar
(bkz: antifaşizm)
polsisin genel olarak eğitimsiz, profesyonel olmayan, fethulalhçı-ülkücü yapılaşmasından da destek bulan, marjinal serseri davranışıdır. ne kadar eksik ve yetersiz de olsa, o polis sağlar şehirdeki, mahalledeki düzeni.. zor duruma düşen anlar, güvenlik kuvvetinin değerini..
halkın hizmetinde olması gereken kurumun halkı sopa zoruyla hizaya getirme misyonunu kendisinde görmesi nedeniyle oluşmuş olabilir. 100 kişiye sorun (ama sokakta anket yapar gibi sormayın zira oyle bir polis korkusu vardır ki polis yokken bile sivildir lan dayak mayak yerim karakola çekerler diye dogruyu soylemez kimse) samimi bir ortamda sorun 100 kişiden 86 sı polisi sevmediğini söyleyecektr.
Sevmemeleri zor durumda kaldıklarında polisi aramalarını engellemeyecegi gibi onları yüzsüz de yapmaz çunku polis zaten onun hizmetinde olmak "zorundadır". hakkı olarak kendisine hizmet etmesi gereken yeri arar zorda kalanlar. zaten başka bir yer yoktur. polis kendini sevdirmek "zorundadır"; tek başına oldugundan zorda kalınca aranacak başka kurum olmadıgı için halk polise şirin görünmek zorunda değildir. çünkü polis, o halk için vardır ona hizmete etmek için vardır, bu yüzden evine ekmek götürür, çocugu bu yüzden aç değildir.
Ama bu ülkede elinde sopası olan, konumuna, nerde neden bulunduğuna bakmaz, bulunduğu alanı içerisinde kral oldugunu zanneder.
taaa ki, sopası daha uzun olan biri ortama gelene kadar. onu görünce susar, "aman abi" moduna girer. çoğu vatandaşımız gibi..