hak edene hak ettiği muamele gösterilir. sen polise hayvanmış gibi muamele yapar en basitinden yolda bir alkol kontrolü yapan polise iğrenerek çek elini sen bana dokunamazsın diyen insanın anladığı şey dayaktır. zor durumda olduğu zaman polisin çatısı altına sığınıp canın istediğinde polise köpek gibi muamele yapamazsın. emniyet iç işlerine bağlı bir kurumdur. prosedürü emniyet müdürlüğü değil iç işleri bakanlığı hazırlıyor. kamu personeli nasıl görevlerine uyuyorsa poliste uyuyor. adamlar gece rahat uyumanız için sokak sokak kış günü devriye gezerken sen kaçıncı rüyanı görüyorsun kim bilir. doğuda polise taşla kürekle sopayla saldıran çocuklara şefkat elini açıp muz dağıtarak oyuncak şeker dağıtarak yaklaşan yine polistir. karşınızdaki insan ananıza babanıza sövdüğü zaman siz nasıl bir tepki verirdiniz acaba. polis şiddet kullanıyor diyorsunuz. polis tarafında bir vatandaş tartaklansa olay basın hemen olayı çarpıtır. ama bir polise vatandaş tarafında hakaret edildiğinde köpek muamelesi gördüğünde sesini çıkarması hakkını savunması suç öylemi. adalet dediğiniz buysa ben bu adaletin...
pkk sempatizanlarına, otobüs kundaklayıp genç kız yakanlara, kamu binalarını taşlayanlara, atatürk heykellerine tırmanıp gövde gösterisi yapanlara el kol bağlı, hakkını arayan işçilere, memurlara, şifre var deyip eylem yapan gençlere ver coşkuyu.
sivil hayatta umduğunu bulamayan lakin üniformayı giydiğin de saygı gösterileceğini sanan kültürsüz ve cahil memurların kendilerini çoban zannederek toplumu hizayan sokmaya çalıştıkların da memurların yaptığı eylem.
taş bıçak sopa silah vb. aletlerle üzerine saldıranlara gıkını bile çıkarmasa. bi gün çekse 3ünü indirse yere hepsi dağılsa. sonra bir daha eylem meylem olmayacağı kanaatindeyim. ha adam gibi gel derdini söyle git ama yok illa arbede çıkaracaklar.
orantılı olduğu ve yerinde kullanıldığı sürece haklı bir şiddettir.
Neden diye sorulursa ?
Bu ülkede herkes iyi niyetli mi illa ki cezayı hak eden birileri vardır.
Ziya paşa'nın dediği gibi:
"nush ile uslanmayani etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanin hakki kotektir"
--spoiler--
yargı, polisin, babasının pkklı olduğu gerekçesiyle düzenlediği baskında yaşamını yitiren uğur kaymazın (12) ölümünü, sırtından sıralı biçimde ateşlenmiş 9 kurşun yarası bulunduğu, silah tutacak yaşta olmadığı ve olay yerinde çatışma izi bulunmadığı yönündeki adli tıp raporlarına rağmen cezasız bıraktı. yargıtay 1. ceza dairesi, ahmet ve uğur kaymazın ölümünden sorumlu tutulan 4 polis memuru hakkında verilen beraat kararını onadı.
21 kasım 2004te kaymaz ve oğlunu, evlerinin önünde vurarak öldüren 4 polis hakkında açılan davanın temyiz süreci sonuçlandı. süreç, yargıtay başsavcılığının, polisler hakkında hazırladığı tebliğnameyi yargıtay 1. ceza dairesine göndermesiyle başlamıştı. başsavcılık, tebliğnamede güvenlik gerekçesiyle mardinden eskişehire alınan davada, eskişehir ağır ceza mahkemesinin verdiği beraat kararlarını yerinde buldu.
tebliğnamede, kaymaz ailesinin evine yönelik operasyonun 155 polis i̇mdat hattını arayan, ismini söylemeyen, numarası görünmeyen bir şahsın ihbarı üzerine başlatıldığı anımsatıldı. istihbarat çalışması sonunda, ahmet kaymazın pkk bağlantılı olduğu değerlendirmesinin yapıldığı, bunun üzerine kızıltepe başsavcılığının bilgilendirildiği ifade edildi.
çatışma istenmemiş
tebliğnamede, savcılığın izni doğrultusunda evde arama yapmak isteyen polisin, çatışma çıkabileceği, evde yaşayanlarla, polisin zarar görebileceği endişesiyle hemen arama yapmadığı, silahlı kişileri dışarı çıkınca yakalamak düşüncesiyle hava kararıncaya kadar evin önünde, gözetleme halinde beklediği vurgulandı. daha ileri bir yerde gözetleme yapmak isteyen 4 polisin, evden çıkan ahmet ve uğur kaymazla karşılaştıkları, durmaları gerektiği ve polis oldukları ikazını yaptıkları halde, maktullerin ateşle karşılık verdiği belirtildi.
polisin, meşru müdafaa sınırları içinde ateşe karşılık verdiğinin anlatıldığı tebliğnamede, ahmet ve uğur kaymazın çatışmada öldüğü ifade edildi.
tebliğnamede, uğur kaymazın nüfusa küçük yazıldığı, aslında bıyıklarının bile çıktığı, ölümlerin çatışma sonunda gerçekleştiği iddialarını yalanlayan adli tıp raporlarıyla ilgili değerlendirme ise yapılmadı. adli tıp raporlarında, olay yerinde çatışma izine rastlanmadığı vurgulanmış, uğur kaymazın kalaşnikof silah tutarak çatışacak büyüklükte olmadığı belirtilmişti
--spoiler--
vatandasi korumakla gorevli oldugu bilinen kolluk guclerinin, onlari korumak yerine, cesitli iskence ve fiziki mudaheleler ile, zarar vermesi, sakat birakmasi ya da oldurmesi olarak nitelendirilebilir.
--spoiler--
kanun değişti polis şiddeti patladı: iki yılda polis şiddetiyle 53 kişi öldü
türkiye insan hakları vakfı (tihv) yetkilerinin artırıldığı iki yıl içinde polisin neden olduğu insan hakları ihlallerini raporlaştırdı.
buna göre, polis vazife ve salahiyet kanunu'nun (pvsk) değiştirildi haziran 2007'den bu yana, polisin silah kullanması nedeniyle ya da kişilerin güvenliğinden sorumlu olduğu gözaltı merkezlerinde, toplam 53 kişi öldü. 13 kişi gözaltı merkezlerinde öldü.
polis silahıyla 40 kişi öldü
polisin dur ihtarına uyulmadığı gerekçesiyle ateş açması, gösterilere müdahale etmesi, gerçekleştirdiği ev baskınları sırasında silah kullanması sonucunda toplam 40 kişi yaşamını yitirdi; 53 kişi yaralandı.
tihv "uluslararası normlara göre kolluk kuvvetleri sadece kendisine ve başkalarına yönelik yakın yaşamsal bir tehlike halinde silaha başvurabilir. oysa pvsk'de yapılan değişiklikle, kolluk kuvvetleri ortada hiçbir tehdit yokken dahi kendilerine tanınan silah kullanma yetkisini en geniş biçimde kullanmıştır" diyor.
416 işkence-kötü muamele
bu sürede toplam 416 işkence ve kötü muamele olayı gerçekleşti. tihv raporunda, bunların dağılımıysa şöyle:
kaba dayak: 230
hakaret: 57
biber gazı: 47
tehdit: 34
basınçlı su ve soğuk su tutma: 11
sözlü taciz: 7
öldürme tehdidi: 5
tecavüz tehdidi: 5
haya burma: 4
soğuk ve karanlık bir ortamda bekletme: 3
diz üstünde veya hareketsiz bekletme: 3
aç ve susuz bırakma: 2
copla tecavüz: 2
nefessiz bırakma: 2
çıplak bırakma: 2
istenilmeyen hareketlere zorlama: 2
bu olayların çoğunun, 168'inin sokakta gerçekleşmesi, resmi mekan dışı işkencenin yoğunluğunu gösteriyor. 109 olaysa gözaltı mekanlarında gerçekleşti.
tihv bu durum için "bu veriler, onlara kaynaklık eden olay öyküleri birlikte incelendiğinde, kolluk kuvvetlerinin durdurma ya da arama işlemleri yaparken, kimlik sorarken ya da suçu önlemeye yönelik müdahalelerde bulunurken, nakil aracında ya da gözaltı sırasında sıkça aşırı ve orantısız güç kullanımına başvurduğu, işkence ve kötü muamelede bulunduğu anlaşılmaktadır" diyor.
iki yılda, 47 ilde meydana gelen en az 331 olay sonucunda en az 1.605 kişi çeşitli hak ihlalline maruz kaldı. en fazla hak ihlali 109 olayla istanbul, 23 olayla izmir, 17'şer olayla diyarbakır ve hakkari, 16 olayla van, 14'er olayla ankara ve adana'da gerçekleşti.
tihv bu verileri "pvsk'de yapılan değişiklik sonucu gerçekleşen ihlallerin münferit değil aksine sistematik ve tüm ülke sathında nedenli yaygın olduğunu açıkça gösteriyor" diye
--spoiler--