*1. bölümdeki sawyer'in katlettiği * sandalı tek başına polat ve memati taşırdı denize..
*kate direkt polat'a yazılırdı ,polat sen bacımsın abla olmaz derdi..
*onu o adaya düşürenler asla ve asla bilimsel deney peşindeki çılgın bilimadamları olmazdı , ya uyuşturucu çetesi ya silah mafyası bilemedin , organ kaçakçıları olurdu..
*öyle şortmuş , tsihrtmüş polat'a farketmez , bavulu bulur takımları çekerdi bi güzel..
*ehtan'ı sadece kemeriyle boğar , memati de yardıma gelirse 3. bölümde the others'ı bitirirdi..
bi de tabii geyik hariç şöyle bi boyut da var. sayid anında vericiyi çalıştırır , locke'un ayağı düzelir , jack hiç bitip tükenmeyen ilaçları daima yanında taşır , kate'in kaşları hiç çıkmaz vs vs ama biz gene cüneyt arkın'la tarkanlarla polatla kafa bulur , lost'a methiyeler düzeriz..ilginç tabii..
polat derin ilişkileri sayesinde adadan kaçmak için bir yol bulur. dharma girişiminin bütün sırlarını ortaya çıkaran polat adadan uzaklaşmak için (kurda kuşa yem olmasın diye yanına kate'i de almaya karar verir tabi) melun gavurlarla anlaşıp bir helikopter ayarlar; ama john locke helikopteri balta marifetiyle parçalayarak ortamın bütün keyfini kaçırır. bunun üzerine sağlam sinirlenen polat, locke'a doğru iki salto bir burgu yaparak uçar ve ağzını gözünü dağıtır hipnanın. bu arada sayid, polat'a helikopteri onarabileceğini; zira kendisinin her türlü cihazı onarabilmek gibi bir yeteneği olduğunu söyleyince polat, sayid'e "sen nerelisin birader? rengin karaya çalıyor, bizim oralardansın elleham" der. Sayid de durumunu anlatır. Polat, daha önce Irak'ta görev yaptığını, saddam'ın askerlerinin her türlü numarasını bildiğini falan söyleyip, sayid'i herhangi bir itlik yapmaması konusunda uyararak helikopteri ona teslim eder ve sayid'in işi bitene kadar adadaki birkaç uzun saçlıyı ormanın içine götürerek çitiler (arada hurley de kaynar ama bozuntuya vermez; sadece "dude, i think it's wrong" der ama bakar ki polat takmıyor fazla nazlanmaz). Polat işini bitirip sahile döndüğünde helikopteri hazır bulur. yanına kate'i alıp tam havalanacakken sayid'in masum ve acınası bakışlarıyla karşılaşınca: "hadi lan hadi, gel seni de tikrit'e bırakayım" der. Polat adayı terk eder, yol üzerinde Sayid'i bırakır ve istanbul'a gelerek hemen takım elbisesini değiştirir, yeni görevini beklemeye başlar. bu sırada yanına gelen memati, abdülhey ve güllü'ye verir ayarı verir ayarı. adadakilerin ne olduğu da artık mühim değildir zati.
