kayıtlarımda bir milletvekili ile son derece duygusal görüntüler içeren ilginç bir videosu bulunan yazardır. sözlükten istifa eder mi bilemem; eğer fenerbahçe şampiyonluğu kaybederse sanırım söz konusu videoyu sinirlenerek metacafe'de yayınlayabilme ihtimalim hayli yüksektir. evet, hayli.
ilkokulu liseyi bitirdikten sonra ben bu isten bi halt anlamadım bastan baslayalım diyip anaokulundan eğitim hayatının replayını yasamıs olmasından ötürü kafası bulanmıs durum kipiistek kipi ve haber kipini birbirine karıstırmaya baslamıs yazar. kendisine durumumu haber verdigim cümleleri ünlem cümlesi sanarak serzenis olarak nitelendirmistir. * benimle ilgili yakın ve uzak gelecekte pek görüsme hayali icinde bulunmasa gerek ki ben yanlis hata yapıp su an hepsini suya düstügüne inanmaktayım.
ayrıca kendisiyle ilgili bir bilgi vereyim de tam olsun pes,fm oynarken saatin fazla gec olmamasına dikkat edin veya yanınızda bir sahit bulundurun saglamından ertesi gün olayları tek tek hatırlatsın zira gece cift sıfırdan sonra kendi galibiyetlerini iki sayı olarak hanesine yazabilmektedir.* iddalı degilim ama karsımda bilgisayarına iki tane joystik takılı efsane beklerken henüz ilk kez oynadıgım oyunda yatagıma aldıgım 3-0 lık galibiyetle gitmem ve ezici bi üstünlük görememis olmam bi an icimden bu muydu lan! diye tepki vermeme neden olmustur.
128 mb ram bilgisayarı ve 32 mb ekran kartıyla ortasahada top ayagındayken bilgisayar takılırsa bi anda gol yemis olarak ekranı tekrar görebilirsiniz dikkat ediniz uzak durunuz.**
pes oynarken yaptığı hilesel cambazlıklar ve üç kağıtçılıklardan hemen her sözlük yazarını* pesten soğutma derecesine gelmiş olan yazardır. biz yandık siz yanmayın diyerek bir oluşum oluşturup bundan şikayetçi olan yazarlar olarak geride kalan yazarları koruma altına almayı planlamaktayız. çok pis kıllandık bu adama karşı.
garip adam vesselam. ıssız değil, yeminlen değil... ama garip mutlulukları var hayata dair. umulmadık, belki çocuksu, belki de doğal olduğu için öyle gördüğü şeyler.
canlı örnek mi? hemen...
(bkz: adliye duvarındaki delik) şeklinde karaladıkları eksilenince aşırı mutlu oluyor. bu normal değil ama oluyor la işte... kimi delikli nanelerin, "yalnız değiliz" diye düşünerek bunu yaptığını biliyor ya ondandır belki. kaç yıldır tanırım, bir numarasını görmedim...
iyi çocuktur bilirim ama biraz ayakları kokuyor dediler. * candır, ciğerdir, kuzu sarmasıdır, geldiğim zirveden 1 saat önce kalkmış olandır. ama tesadüftür hepsi. can sağlığı der geçeriz; ki bilir o, onunla nohut-pilav yemek allah'a inanmak gibi bir şeydir.
sevilen adamdır. hayretle karışık özenilmiştir. özgüveni ve insan sevgisi şaşırtıcıdır. daha ilk defa telefonda konuştuğu birine telefon şakası yapabilecek kadar sıcak bir insandır. şakayı yemediğim için ayrıca sevinmiş bulunmaktayımdır.
(#8146714)hala üslup farkı denilen şeyi kavrayamamış veya kavrasa da üzerine yorum yapmak konusunda ısrarcı yazar döner insan. benim için bakkaldan çikolata almak istediğimde sonra bunu unuttuğumda kafa sesim der ki çikolata alacaktın yalan oldu. burada ne bakkala ne çikolataya ne de kendime bir sitem, sızlanma yoktur. unutmak yapamamaktan ibarettir. birçok kelimeleden farklı tatlar, anlamlar çıkardığımı düşündüğüm yazar. beni istanbula bekleme konusunda sadece bayramları tatilleri bekleyecektir diye düşündüğüm insan formu. ayrıca son birlikte oynadığımız son fm ve pes aksiyonlarının mağlubu olduğu için hırs yapmıstır kendileri fazla kafaya takmamasını tavsiye etmekteyim.
kimi moderatörleri çok seven yazardır. daha önce bunu söylediği bir entrynin başlığı dahi imha edilmiştir.
kimi moderatörleri çok sever... çok fazla sever... sülalesini dahi sever. ama gecenin bu saatinde sevince, yanlış anlamlar çıkması muhtemel olduğundan da korkar biraz.
(#8180801) bu entrysinde kaza ve kaderden anlamadığım ve bu konuda bilgilendirilmem gerektiği iddiasında bulunmuş. kendisine ben bilgi vereyim de kader neymiş öğrensin. kader; bir konuda elinden geleni yaptıktan sonra başına gelen şeydir. mesela "kanser hastalarını yaşatmak için elinden geleni yaparsın ama pek azı yaşar. bu hastalığın kaderinde var" dediğim zaman bir doktor olarak ben görevimi yapmamış ve kader olayını çarpıtmış mı oluyorum? kader kelimesi içerisinde elinden geleni yapmayı da barındıran bir sözdür. şans ile kaderi bir tutmak cehalettir. şans bir şeyi oluruna bırakmak ve olay üzerinde etkisiz eleman olmaktır. kaderde ise botunuzun şelaleden düşmemesi için küreklere asılmak vardır. bilmeyen için kader kelimesi şansa bırakmak olabilir ama kader elinden geleni yapmayı içinde barındıran bir sözcük olduğundan ayrıca bu konuyu yazmaya veya açıklamaya gerek görmeyiz*. umarım öğrenmişinizdir. anlatamadıysam bilgi için başvurabilirsiniz...
eğer benim elimden geleni yapmadığıma inanıyorsanız bana gelmezsiniz olur biter. olmazsa mahkemeye verirsiniz suçlu muyum değil miyim ortaya çıkar... tüm müdahalelere rağmen kurtaramadık demek eskidendi. şimdi hasta geldiği zaman direk hastayı veya yakınını bilgilendiriyorsunuz. yapacaklarınızı ve muhtemel sonuçları söylüyorsunuz. sizi seçerlerse ve yapacaklarınızı onaylarlarsa başlarına geleceklere razı olduklarına dair bir kağıt imzalatılıyor. sonrası yok. öldükten sonra veya yaşadıktan sonra ek bir açıklama yapılmıyor. ama görevinizi yapmadığınıza inanırlarsa mahkemeye başvurabiliyorlar.
ne insanlar var ellerinden gelen hiçbir şeyi bilerek yapmıyorlar ama hasta yakınlarıyla iyi koordinasyonları olduğu için el üstünde tutuluyor. diğer doktor çok iyi olmasına ve görevini layıkıyla yapmasına rağmen hasta yakınlarıyla muhabbet kuramadığı için "hastamızla ilgilenmedi" diye mahkemeye veriliyor. bunlardan ilki şans ve hile, ikincisi kaderdir. ben elimden geleni yapmadıysam ve başıma gelecekten çekiniyorsam kusura bakmayın elimizden geleni yaptık ama kurtaramadık diyerek hasta yakınlarını kandırmaya çalışırım. ama elimden geleni yaptıysam bu hastalığın kaderinde bu var der geçerim. çünkü kendime güveniyorum.
beni tanımadan üzerimde yargıya varmışsınız. her insanın incinmesi beni incitir. ama birinin acısını azaltmanın yolu birilerini suçlamak değil. teselli edici sözlerin ise teselliden çok fazla acı verdiğini bilenlerdenim. bir yakınını kaybetmiş birinin ilk düşündüğü şey yaşadığı acıdır. sebeplerini, sonuçlarını düşünmek, hesap etmek sonradan aklına gelir. birilerinin acısını siyasi malzeme yapmak ise ölene ve yakınlarına hakarettir. acılar yaşanır, azaldıktan sonra gerçekten bir tedbirsizlik var olduğuna inanıyorsa mağdur kişinin hakkını araması gerekir.
(bkz: #8180801) şeklindeki entry üzerine yanlış anlaşıldığını düşünen yazardır. hayır, ilgili entrynin neresinde rush üzerine yargıya varılmıştır anlamıyor poisonx... yazının başında da anlaşılacağı üzere rush nickli yazarımızın bir yazısından yola çıkarak "kader" ve "kaza" birbiri ile aynı başlıkta incelense de özünde birbirinden farklı anlamları karşıladığını söylemiştir poisonx ve kazaların da yazgı ile alakalı olduğunu da haşa ki reddetmemektedir. ancak; kazalardaki ihmal etkisini gözardı etmeyi, yok saymayı, masumlaştırmayı kabul etmemiştir. gel gelelim ki işe nasıl geliyorsa öyle çıkarmış anlam da söylenen herşeyden ve onca şeyin sonunda çıkarılan anlam "biri şuna kader dersi versin." ve "bu adam çok eblek" şeklinde olmuş, üzüldüm ziyadesiyle...
yazıda da belirtildiği üzere tekrarlıyorum oradaki yazılanlar doğrudan kişiye ait şeyler değil, doğrudan düşünceye ve düşünce yapısına ait şeylerdi. kaldı ki kişileri tartışmak aptalların işidir. düşünceleri tartışmak insana daha bir yakışan türden bir aktivitedir. ve şu anda gene aynı şeyi yapmayı tercih ederim. ihmalkarlık sonucunda yaşamını yitiren insanların ardından "onların kaderinde ölmek varmış" diyen adamı, arkalarından "güzel öldüler" diyen adamı nerede olsa ayıplarım... elbette ki yaşananlarda bir ihmal var mıdır? yok mudur? hayatını kaybeden insanlar çalışma ve güvenlik talimatlarını yerine getirmiş midir? bunlar konu ile ilgili sorulması gereken sorulardır kader dersi vermeden önce... ve tepki gösterenlerin tepkisi de yetkililerin "gerekli incelemeler yapılacak ve ihmal varsa sorumluları tespit edilecek" demek yerine "kaderlerinde ölüm var.", "ailelerine tomarla para yağdırdık." demesinedir.
ben biraz daha konsepti genişletiyorum kendi payıma ve benim tepkim üç kuruşluk propaganda yapabilmek adına bu zincirleme gafları(aslında bilinçli de olabilir açıklamalar, emin olamadım) savunabilenleredir en çok.
"ben işimi yapıyorum, hukuki yollardan hakkını ara!" kısmı da ayrı bir komedi gelir poisonx'e... elbette ki doktorluğun gereği hastanın rahatsızlığı, hastalığı ile ilgili kendisinin ihtisas alanında elinden geleni yapmaktır. hasta yakınlarına yaklaşımı ise katiyen doktorluğunun gereği değildir. bu bir insanlık gereğidir... olayı sayın rush'un yaptığı gibi şahsileştirecek olursam da günde 100+ insanla muhattab oluyorumdur ve yaptığım işi de yakın olanlar bilirler ki severek, bayılarak yapmıyorum ama mesai saatleri içinde de insanlık gömleğini şirketteki vestiyere asmayı yakıştıramıyorum kendime. elbette ki herkesten bunu beklemek hata olur ki böyle bir beklentim de yok...
gene aynı bitiş olacak ama umarım ki rush'un bir sevdiği, hiç tanımadığı birilerinin ihmalkârlığı sonucunda yaşamını yitirmez... tek ümidim bu. çünkü hayatın öğrettikleri arasında insanın birşeyi ne kadar yadırgarsa, ne kadar karşı olursa birşeye günün birinde o kadar içine düşeceği gerçeği var. elimde bu anlamda da çok örnek var, çok fazla.