tamamen türkçe olduğu iddia edilse de fps oyunlarındaki ingilizce terimlerden vazgeçemeyen, buna rağmen eğlenceli kabul edilebilecek ve "oynanabilir" sayılabilecek oyun. ben böyle değerlendiriyorum tabi ki, siz ne dersiniz bilemem.*
bugün counter strike abazanı bir arkadaşımın tavsiyesiyle indirip başladım bu oyuna. herif çok fena hacı, yurtdışında takımlarla kapışıyor falan. ben cf hastasıyım, o cs. ortak noktada buluştuk en nihayetinde, "gel kanka pb kasak" dedi. "bi' bakalım, canım sıkılıyordu zaten" dedim. ben terk edilmiştim, oysa 2 yıldır sevip sonunda açıldığı kızdan ret cevabı almıştı. hayat bizi yoruyordu. bunalmış ve yorulmuş ergenlerdik. hayat choq zordu... eeh.
başladık işte. kısa kısa,
- ingilizce bilmiyorsanız, oyunun türkçe olması hoşunuza gidebilir. ama ben hiçbir faydasını ya da güzelliğini görmedim. "ooo türkler yapmış" diye de gurur duymadım. bana mı yaptı sanki? yine de eğlenceli bir deneyim olduğu söylenebilir. "seri katil!" vb. yazılar adamı eğlendiriyor. ama team death match'te(aa bak bunun adı da böyleymiş) "toplam kill" yazmasına biraz kıl oldum. türkçe yapacaksanız "toplam öldürme" yazabilirdiniz oraya. hiç de sırıtmazdı.
- kelle vuruşları(headshot olarak duruyor, nasıl türkçe lan bu!) rahatsız edici derecede iyi. kask uçuyor, ben her seferinde kafa koptu zannediyorum. kan çok iyi olmuş. aynı şekilde, vurulduğunuz zaman gerçekten vurulmuş gibi heyecanlanıyorsunuz. gerçek hayatta vurulmadım ben tabi. paintball macerama dayanarak söylüyorum. o açıdan gerçekçi.
- ak47 taşırken sırtınıza dünya binmiş gibi yavaş ilerliyorsunuz. diğer fps oyunlarında bu kadar yavaş değilsiniz. eh haliyle, elinizde silah varken fazla ağır kalıyorsunuz; diğer oyuncular gibi. bu da oyuna kendinizi kaptırmanızı, canavar gibi koşmanızı, reflekslerinizle coşmanızı engelliyor. cf'de ne güzel bir kurşun sıkıp zıplaya zıplaya kaçardım. bunda yok öyle. zıplayana kadar 50 mermi yiyorsun.
Herkes oyunu biliyor ama 1967 yapımı bir neo noir filminin de adıdır aynı zamanda.
bir yönetmen olarak john boormanın yeteneğini kavrayabilmek için aynı romandan uyarlanan payback (gününü göreceksin, 1999)i de izlemekte fayda var. o yüzden ne anlatıldığının değil de nasıl anlatıldığının öneminin öne çıktığı en iyi filmlerden birisi olarak anılmayı hak ediyor point blank.
counter strike benzeri online oynanan bir oyun. Gayet zevkli efenim kendisi. Maç yaptıkça xp kazanıyorsunuz ve rütbe atlıyorsunuz. Aynı zamanda ekstra xp kazanmanızı sağlayacak olan görev kartları var. Bunları oyunda kazandığınız puanlarla satın alıp görevleri yaparak xp kazanabilirsiniz. ( Her maç sonrasında oyun size performansınıza göre bir miktar puan para veriyor ) Rütbe atladıkça alabileceğiniz silahlar fazlalaşıyor , yeni silahlar açılıyor. Ayrıca görev kartlarını bitirdiğinizde size madalyalar vermekte. Ünvan kısmından bu madalyaları farklı ünvanlarla değiş tokuş edebilirsiniz ( madalyaların hiç bir işe yaradığı yok. sadece kart bitişinde size veriliyor. amacı da ünvan alırken kullanmanız )
Aldığınız ünvanlar size ekstra özellikler sağlıyor. + isabet , + hız vs. vs. ayrıca yeni silahlar almanıza da olanak sağlıyorlar. Oyunun bir diğer para birimi de NG. Bu dışarıdan cep telefonu vs. ile para yükleyip rütbe atlamadan ileri rütbe silahları süreli olarak almanıza olanak sağlar. Ayrıca oyundaki karakterleri de alabilirsiniz. Ki bayan karakterler genelde daha hızlı ve daha zor ölen karakterler oluyor.
Aynı şekilde koruma kaskı vs. de alabiliyorsunuz. Ancak dediğim gibi süreli. Tüm silahları puanlarınızla alıyorsunuz. Oyunda yeni iseniz ve sniper modunda oynamak istiyorsanız öncesinde alışveriş kısmından bir sniper almanız gerekmekte.
Oyunun bir diğer güzel yanı da klanlar. Kendi klanınızı kurabilirsiniz ya da mevcut bir klana katılabilirsiniz. Oyunda klan savaşları için ayrı bir server bulunmakta. Bu kısım klanların birbirleri ile kapışmaları için ayrılmış durumda.
