Ilk defa anaokulunda tanışmış, öğretmenlerin, kendisini okul bitimine kadar idare edeceğini düşündüğü tek oyuncaktır. Sınıfta bir sürü, bebekti, arabaydı, çeşit çeşit oyuncak olsa bile onun gözü en pahalısında, playdohtadır! Mıncıklaya mıncıklaya bununla o zamanlar bir ömrünü geçirebileceğini düşünen çocuktur. ailesinden uzakta vakit geçirmeyi, okulunu sevmeyi playdoh hamuru sayesinde başarmıştır.
Malum eve barbie seti almak kadar pahalı tutmaktadır o zamanlar.
çamurdan çanak yapıp içine de üzüm koyan çocuktan da, yine çamurdan telsiz yapıp metrelerce uzaklıktan birbirleriyle konuşmaya çalışan, bu alet niye çalışmıyo ya diye kafa patlatan çocuktan da, daha kötü çocukluk geçirmiş çocuktur.
bizim zamanımızda sulu boyayla makarna boyayıp kolye yapmak vardı. kirazdan küpe. kağıt bebekler sonra. bez bebeklerden evcilikler. telden arabalar. bilyadan ne idüğü belirsiz oyuncaklar. turbo kağıtları, elvan gazozları, tombiler. 1,5 litrelik cam şişe de olan kolalar. topu patlatan alırdı, top seçerken havaya atıp çizgilerine bakmak modaydı.
en olmadı burun sümüğüyle oynardık biz. nee yalan mı?
çocukluğunu soğuk savaş'tan sonra yaşamış çocuktur.
edit: sanki "biz nükleer bomba sığınağında, savaş tehdidiyle çocukluk yaşadık" gibi olmuş. öyle bir şey yok tabii ki. türkiye'nin dünyaya açıldığı dönem kastedilmiştir.