ütopik bir aşk tasviridir zihninde.
karşılıksız sevmek, henüz açıklamadagin kisiye besledigin hisler değil. yaşamayı arzu ettigin hisler bütününü, bir insan suretine indirgeme çabasıdır.
hani diyor ya üstat gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen? platonik aşkın en güzel tanımı budur bence. hep içindedir ama henüz hiçbir yerdedir.
Bence bir kere yaşadıktan sonra tövbe edilmesi gereken durum. Tamam birkaç ay iyi hoş oluyor da benim gibi 5-6 yıl suyunu çıkarmaya gerek yok. ideal süresi 3-5 aydır. Fazlası ruh sağlığına zararlı.
içten içe öldüğün kişi yanındayken yüzüne dahi bakmamak.
Platonik mi kalacak yoksa karşılığı olup olmadığını öğrenmek için konuşulacak mı kaygısı yaşamak.
platonik aşk, kişideki empatik düşünme becerisini geliştirir. çünkü aşık kişi, maşuku hayalinde canlandırır, ona bir karakter kazandırır. Onu konuşturur düşlerinde. Farklı bir insan olarak düşünür, kendini onun yerine koyar. Hem kendini hem de o'nu oynar hayallerinde. halden anlayan insan oluverir çıkar en sonunda karşınıza.
bugünkü liseli bebeler gibi "seviyosan git gonuş gankaa" mantığıyla hareket etmez. şimdiki bebeler şehvetin adına aşk demişler, ağızlarında sakız yapıp tüketmişler. kızlar hafifmeşrep, oğlanlar şehvetperest... Biri kuyruk sallar öbürü atlamaya dünden razı. eski dönemler gibi utanma sıkılma yok, platonik sancılar çekmek yok ki. Sonra gençler niye böyle falan filan. zaman hep aleyhimize işliyor, hep...
Aşkın kendisi iğrenç bir duygu, karşılıksızı ayrı iğrenç.
Aşk dediğimiz şey tamamen hormonal, geçici. Aynı tutkuyla devam ediyorsa ona saplantı deriz. Daha sakin devam ediyorsa sevgi deriz ki budur aranılan.
Ama aşk bir yalandır. Aşk iğrençtir. Nefret ediyorum amk duygularından.
Sonucunda senin üzüldüğün şeye neden methiyeler düzersin ki?
Hayatımın tüm kritik evrelerinde yaşamış olduğum sürekli dayanamayıp açıldığım üzerine şaşmaz bir şekilde ret yediğim mevzu.
Kaderim böyleymiş demekten başka alternatif bulamıyorum hayır üzerime gelmeyin çirkin olabilirim, evet belki çekici bile olmayabilirim ama herkesin alıcısı varken benim yoksa burada başka bir şey var diyerek işin içinden çıkıyorum.
Yeni taşınan anneannenin evini gözlem kulesi olarak kullanmaya sebep olabilen aşk türüdür. Bir gece hayatın tüm acımasızlıklarından kaçıp anneannenizin sevimli yeni evini ziyaret edersiniz. Apartmanın bahçesine girerken tüm dengenizi sarsacak bir detayı görürsünüz: Karşı apartmanın balkonunda sigara içmekte olan bir adam. Balkonun ışığı açık değildir ama sokak lambası ortama loş bir ışık vermiştir. Siz onu gördüğünüzde o size sırtı dönük bir şekilde sigarasını söndürmekle meşguldür. Omuzlarının genişliğinden, kollarından, bilekliklerinden ve kıvırcık saçlarından yola çıkarak, belki de aklınızdaki kişiyle hiç alakası olmayan bir adamı "o" sanırsınız. Aylardır onu görmemişsinizdir. O olup olmadığından emin olmadığınız bir adam bile aylar önce onu gördüğünüz bir andaki gibi sizi heycanlandırabilir. Evde olduğu an işten çıkış saatleriyle uyuşuyordur. Bu sizi daha da heyecanlandırır. Anneannsenizin yanında pek oturamazsınız. Sürekli balkondan onu dikizlersiniz. O korkunç karanlıkta yüz hatlarını seçmeye çalışırsınız. O gece hiç bir şey anlamayınca ertesi gün anneannenize yatılı misafir olursunuz. Tüm geceyi bir şekilde orayı dikizleyerek geçirirsiniz. Yüzünü ve sakallarının şeklini bir türlü anlayamazsınız. Ama umrunuzda değildir çünkü zavallı beyniniz bir defa inanmıştır "o" olduğuna. O iki gün emin olamamışsınızdır ama yine de her anneanne ziyaretinizde onun balkonunu dikizlemeye devam edersiniz. Platonik aşk uyuşturucudur. Onunla beraber olamayacağınızı bilirsiniz ama onunla ilgili boş umutlarınız kalbinizi ve vücudunuzu kısa süreliğine rahatlatır. Bu hisse bağımlı olursunuz.
su hayatta korktugum seylerden biri dusunsene birine karsi guclu duygular besliyosun hayaller wuhuuuu o o sirada kimbilir neler dusunuyo neler yapiyo haberi bile yok sizden ohhhoooooo
cok agir bi duygu tasiyabilene ...
Zor bir durum insanı psikolojik olarak yıpratır uzaktan sevdiğiniz için gözünüzde büyütür ve adeta onu mükemmel bir varlık olarak görürsünüz. Ama tanıdığınızda bütün büyü bozulur . kendize işkence etmeyin söyleyin gitsin en fazla hiç hayatınıza girmemiş birini kaybedersiniz.
4 yıl. birader maşallah verem olmadan nasıl yaşıyorsun sen?
ben 6-7 ay sürdürdüm bölümdeki bir hatuna karşı, kendisi sevgilim var deyince de ufak çaplı bir deprem yaşadım. şimdi iyiyim. unuttum. samimiyeti de kestim.
şu son zamanlarda bir kere daha yaşadığım durum. kesin olarak diyebilirim ki bu zamana kadar hiçbiri bu kadar yoğun olmadı. Hissettiğin sevginin çok fazla olması çok zor çünkü her duyguyu uç noktalarda yaşıyorsun. nasıl yani? heyecanı , korkuyu , mutluluğu , hüzünü hepsini aşırı yoğun yaşıyorsun. bu seni o kadar çok yoruyor ki aşırı yıpranıyorsun. gerçekten fazla sevmek iyi değil.
5 hafta gibi bi süre önce itiraf ettim tüm cesaretimi toplayıp. hayatımda ilk defa gidip bi çocuğa itiraf ettim. ne kadar zor olduğunu düşünün. çocuk kibar ama çok duygusuz biri. birine karşı bir şeyler hissetmesi için özel şeyler olması gerektiğini söyledi. dış görünüş vs ona göre bir şey ifade etmiyormuş. inanın o özel şeyleri hala bilmiyorum. özetle birine karşı bir şeyler hissetmesi çok zormuş. bana karşı bir şey hissetmediğini ama beni tanımak istediğini , belki zamanla olabileceğini söyledi. aslında olmamamız için fazla sebep yoktu çünkü aşırı uyuşuyorduk. müzik zevki , fikir yapısı , mizah anlayışı ayrıca beni güzel de buluyordu. hani bakıldığında hiçbir sebep yok ama hisler işte. olmayınca olmuyor. buluştuğumuzda gayet iyiyiz , mesajlaşıyoruz vs ara sıra ama olmadı işte. 5 haftadır bana karşı bir şey hissedemedi. zamana bıraksam da olmayacak çünkü benim çabamla yürüyor gibi. ben mesaj atıyorum iletişim kuruyorum vs. tamam gayet güzel sohbet ediyoruz ama onun bi çabası olmadığında ne kadar ilerleyebilir ki. bu 5 hafta benim için o kadar zordu ki sürekli üzülmek, heyecanlanmak beni gercekten çok yordu. sanırım artık yapabileceğim bir şey kalmadı. benim çabalarımında sonu geldi artık bir yere kadar ilerletebilirim. gercekten çok üzgünüm ve insanın elinden bir şey gelmemesi çok kötü. kendimi hazırlamam gerektiğinin de farkındayım. fakat bu öyle zor ki sanki insanın içinden bir parça kopup gidiyor gibi. gercekten abartmıyorum. benim için bu kadar zor olan şeyi yapmam gerek onun farkındayım.zaten o da farklı şehirde okuyor. o gittiğinde tamamen kopacağız onu da biliyorum. ilk defa gercekten doğru birini buldugumu sanmıştım. belki gercekten o çocuk doğru biriydi ama beni sevemedi işte.
sona geldiğimde bi passenger şarkısının sözüyle bitirmek istiyorum. "eğer ihtiyacın olan şeyi elde edemezsen , sana hayal kurmayı bıraktıran şeylere ihtiyaç duymayı öğrenirsin."