"madem oturacaktın git evinde klimanın altında otur amk." dedirten insandır. oraya kadar gidilmiş işte güneşin altında oturmanın ne anlamı var? bir de bunun sürekli denize girip çıkan versiyonu vardır, sizi de peşinden sürükler. on dakika oturursun "hadi girelim sıcak oldu." der, on dakika girersin "hadi çıkalım soğuk oldu." der.
- buz gibi bira içmeyi seviyordur
- yapış yapış olmaktan haz etmiyordur *
- denize nazır tavla atmaktan hoşlanıyordur
- güneş gözlüğünün bakışlarını kamufle etmesinden mütevellit, kızları rahat rahat kesmekten hoşlanıyordur
- eşek yüküyle midye dolma yedikten sonra, osura osura uyumayı seviyordur
- kumlara ayağını sokup, iyot kokusunu içine çekerken, kulaklıkla müzik dinlemeyi seviyordur
- şezlongta yatarken ellerini kuma doğru sarkıtıp, saatlerce kumu mıncırmayı seviyordur
- kumda tabakaneye bok yetiştirirmiş gibi aceleyle koşuşturan at karıncalarına dalıp, hayallenmeyi seviyordur
- dalgaların çıkardığı o hoş sesten hoşlanıyordur
- deniz çok dalgalı olduğu için yüzmek istemiyordur
- belki muhabbet için gitmiştir
- tekse eğer huzur için
hadi bi'de tespit sıçalım; belki ajandır emenike. tıpkı overlokçular gibi.
genelde denize girmemle çıkmam bir oluyor. zıpkın avı yapacaksam eğer, saatlerce yüzebilirim o ayrı. çok başarılı değilim ama zevkli işte..
cilveli detay: denizde uzun süre takılanları gözlemliyorum ara ara. çocuklar saatlerce yüzebiliyor haliyle. uzun süre denizin içinden çıkmayan yetişkinlere baktığımız zaman ise, genelde manitalarıyla yan yana takılıyorlar. nedendir bilinmez; eller hep suyun altında. sizi hınzırlar sizi..