HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, 3 Şubat 2015 tarihinde TBMM'de yaptığı bir konuşmada "Herkes şundan emin olsun; HDP tüccar partisi değildir, ucuz pazarlık yapacak parti değildir, kapalı kapılar ardında kirli oyunlar içine girecek parti değildir" demişti. Bugün AKP'li Yalçın Akdoğan'la müzakere süreci değerlendirmesinde bulunmuş ve Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan, Yalçın Akdoğan basın karşısına çıkıp bir demeç vermiş, müzakere sürecini değerlendirmiştir. Bu toplantıda tam olarak ne konuşuldu, görüşüldü bilinmez lakin toplantı sonrası barışa hiç bu kadar yaklaşılmadığını beyan eden Sırrı Süreyya Önder (Polis Devletine giden ve faşist baskı yasalarının bu kadar yoğun yaşandığı bir Türkiye'de neyin barışı bu derseniz, orasıda ayrı bir muallak) ardından PKK'yi bahar ayında kongreye gidip, silahları bırakması gerektiği beyanatını verdi.
Ardından jet bir hızla açıklama yapan KCK "PKK Bahar'da silah bırakacak beyanları demogojidir" açıklamasını yaptı.
Bu açıklamadanda anlaşıldığı üzere, Kandil-HDP-imralı üçgenindeki anlaşmazlıklar ya da fikir ayrılıkları son noktaya erişmiştir. Kandil'den yapılan açıklamada imralı ile Kandil'in görükmesi gerektiği açıklaması ise bu durumu açıklamaya yetecek bir referansdır. Birde işn ayrı bir boyutu vardır, KCK'nin açıklamasındanda anlaşıldığı üzere masa başı-kirli oyunlarla gerillalara silah bıraktırmaya çalışanlar tarihsel olarak büyük bir yanılgı içerisine düşmüştür!
Buradan birkaç soruda HDP heyetine sormak gerekir;
1. Kapalı kapılar ardında-kirli oyunlara meze olmayacağını belirten HDP bugün AKP hükümetiyle hangi pazarlığa girişmiştir, bu pazarlık sonucunda ne karar çıkmıştır? Çıkan karar dahilinde hangi gerekçeyle baharda PKK'yi kongreye çağırmış ve gerillara silah bırakma çağrısında bulunmuştur?
2. Henüz hiçbir kazanım sağlanamamış ve müzakerede bir adım dahi atılmamışken, Faşist baskı yasaları ardı ardına çıkarken ve memlekette hergün emekçi çocukları katledilip, devrimci-yurtsever kurumlara sivil-faşist saldırılar sürerkerken, memleket bir iç savaşın eşiğine itilirken, adım adım açık-faşist polis devleti inşaa edilirken, gerillalara silah bırakın çağrısı hangi zihniyetin ürünüdür?
Dipnot: Bağzı çevreler tarafından, kürdistan özgürlük hareketinin dinamo taşı görevi gören öz savunma güçleri ve gerilla birlikleri lav edilmeye çalışılıyor, bu açık bir biçimde ortadadır lakin unutmamak gerekir ki Kürdistan Özgürlük Hareketinin kaderi hiçbir koşul ve şart altında masa başı oyunlarıyla tayin edilemez.! Bu süreçte hiçbir demokratik kazanım sağlanmadan gerillalara silah bırakın çağrısı yapmak tarihsel olarak Kürdistan halkına ve verilen yüzlerce şehide ihanettir! Ve hiçbir birey bu yükün altından kalkamayacaktır.. Bu süreçte gerillalara silahı tamamiyle bırakın çağrısı yapmak, Kürt halkının ölüm fermanlarının kendi elleriyle imzalanması demektir!
Kürdistan özgürlük hareketi bir kazanım sağlamadan oligarşinin devlet terörüne ve namlularına boyun eğmeyecektir! Ve silahlarınıda bırakmayacaktır..