resimlere baktıktan sonra, bizi dünya kamuoyuna kötü olarak tanıtılmak istendiği fikrini edinmişimdir. bu ne kalleş bir siyasettir, bu çıban başı amerika'nın provokasyonlarının sonu gelmeyecekmidir gibi sorular sormuşumdur kendi kendime. (bkz: kahrolsun abd emperyalizmi)
sanki biz saldırıyormuşuz yorumunun yapıldığı 26. resimde bir gerilla, "biz savaşmak istemiyoruz barış istiyoruz, bize saldırdıklarından kendimizi müdafa ediyoruz, kürtlerin haklarını vermeyen ülkeler ile mücadele ediyoruz" yorumunu yapmıştır ki washington post bunu yayınlayarak ya terör örgütünün içindeki insanların nasıl kandırıldığını gösteriyor ya da gerçekten buna inanıyor amerikan halkı.
bilmesem hainleri, açsam washington post u görsem o kareler ile yorumları sempati duyarım. bu şerefsizleri ne de masum göstermişler. bebek katillerini bilmesek inanacağız.
postmodern saçmalığın en güzide örnekleridir.
gerillaymış pkk adamları. o zaman usame bin laden de benim için dinini yaymaya çalışan başarılı bir savaşçı. türk ordusu kar yağdı mı ilerliyemiyormuş berivan öyle demiş. bariz şekilde türkiye'yi ve ordumuzu aşağlamak için yapılmış bir reklam.
acaba o "kadın gerillalara" sordular mı erkekler size ne yapıyor diye veya hamile kaldıklarında bebekleri nasıl öldürüyorsunuz diye. asıl vahşeti zaten kendi içlerinde yaşayan birkaç ucube kendini bilmez dengesizin nasıl "humanist" çığlıkları attığını gösteriyor.
oysa gerçek bambaşka ve bunu benim ülkemin toprağında yaşayan vatandaşlarım dışında kimse anlıyamayacak belli ki.
mari claire dergisininde birzamanlar yaptığı şeydir bu. onlarda pkk nın kadın gerillalarını sanki dağlarda soğan eken, barış içinde yaşamak için kendini müdaafa eden kişiler olarak tanıtmıştır hatta bununlada yetinmeyip dergiye "sözde kürdistan" haritası bile koymuşlardır.
11 eylül saldırısında nasılda tutuşmuştu kıçlarının envai çeşit köşesi, nasılda panik olmuşlardı da bütün hava trfiğini, ülkeye giriş çıkışları kapatmışlardı...
ne demişler; (bkz: gün olur devran döner)
neticeye varamayacak nafile bir cabadır. ne var ki herkes inanmak istediğine inandıgı için hiçbir acıklama kimsenin düşüncesinde bir farklılık yaratmayacaktır.