Death was everywhere,
In the air
And in the sounds
Coming off the mounds
Of Bolton's Ridge.
Death's anchorage.
When you rolled a smoke
Or told a joke,
It was in the laughter
And drinking water
It approached the beach
As strings of cutters,
Dropped in the sea and lay around us.
Death was in the ancient fortress,
Shelled by a million bullets
From gunners, waiting in the corpses
With hearts that threatened to pop their boxes,
As we advanced into the sun
Death was all and everyone.
Death was all and everyone.
As we advance in the sun
As we advancing every man
As we advancing in the sun
Death hung in the smoke and clung
To four hundred acres of useless beachfront.
A bank of red earth, dripping down
Dead is now, and now, and now
Death was everywhere
In the…
(bkz: Uh uh her) ve (bkz: dry) albümünün tüm enstrümanlarını kendi çalarak kaydetmiş; saksafon, mızıka, piano, gitarın her çeşiti, bateri, autoharp gibi bir çok enstrüman çalan ve her albümünde başka bir kadına ve müzisyene dönüşen müthiş kadın. Tabiki stories from the city stories from the sea sıyla tanıdığımdan olsa gerek o albüm hep başka bir yerde durur.
(bkz: White chalk) da 1800 lerden bir kadını oynarken (bkz: is this disere) da başka boyutta bir kadındır. O dönemki biricik kahkülüyle (bkz: the book of life) filminde bir "kadın" ı canlandırır. Film tavsiyedir.
Kadının cinsel arzusu, gücü ve zayıflığı hakkında şarkılar yazan, dünya üzerindeki en karizmatik kadınlardan biri. Şarkılarından anlaşıldığı kadarıyla erkekleri hem gülünç hem de efsanevi yaratıklar olarak görüyor.
Şarkı sözlerinden bazıları:
"onu memnun edebilecek şekilde giyinmemin bir yolu olmalı."
"şu çocuk taşıyan baldırlarıma, şu güçlü kollarıma bak."
ortaokulu bitirdiğim, liseye başlayacağım sıralarda kendisiyle tanışmam eski hareketliliğimi almış, beni derinden etkilemiş ve sessizleştirmiştir. geriye dönüp baktığımda kişiliğimde çok büyük etkilerini görüyorum. pişman mıyım ondan bu kadar etkilendiğime? evet. keşke ben de gidip herkes gibi rihanna'dan falan etkilenseydim. hayat kolay olurdu.
Janis Joplin den sonra en iyi kadın vokaldir. (bence)
yalnızken iyi gider, yalnızsan ve bira içiyorsan bu kadın gerçekten sana eşlik eder.
dear darkness ve who will love me now parçaları, perişan eden parçalarıdır.
nick cave ile beraber söylediği ` henry lee' yi dinlemeden de geçmeyin derim.
nick cave ile bir dönem birlikte olmuş ve onun kadar şahane bir müzisyendir. yaşayan en iyi gitaristlerden birisi kabul edilir. nick abimiz gibi kendine has bir müzik tarzı vardır. severek dinliyoruz efem.
tanrının, insan denen mahlukatı dürüstçe ve en etkileyici şekilde anlatabilmesi için bir müzik sanatı abidesi ve müthiş bir şarkı yazarı olarak dünyaya gönderdiği özel insan, müzisyen, şarkı yazarı, vokal, ozan.
Hala üretiyor, hala yaratıyor. Kendi evrenini tersdüz edip dinleyicilere çok özel bir şey sunuyor. Bir alan yaratıyor kendine, istediği gibi dolaşabildiği bir alan. Klişelerden, popüler baskılardan, maddi beklentilerden uzak bir alan. Karakterler yaratıyor orada, onlarla üzülüyor, ağlıyor, yas tutuyor, neşeleniyor, tekrar ayağa kalkıp güçlü durmasını biliyor.
Kalp kırıklılarını, öfkeyi, intikamı, erkekler tarafından kullanılan, ezilen kadınları, aşık erkekleri, savaş meydanında bir hiç uğruna, kadın yüzüne hasret ve hayal edebilecek en korkunç şekilde ölen erkekleri, vatanını çok seven vatandaşı, vatanına kızgın vatandaşı, dünyanın neresinde olursa olsunlar savaş, şiddet yüzünden acı çeken insanları, toprakları sömürülmüş insanları, hayatın bu acılarına karşı yine de dimdik durabilmeyi, evlenmekten hala uzak ve cep çakısı taşıyan, bir türlü büyüyemen kadını, ölümü, şehir hayatının baş döndüren hareketi içinde yaşanan aşkları, tek gecelik ilişkileri, umutsuzca sevdiği erkeği bekleyen kadını, oğlunu kaybetmiş anneyi, bir kadın ve bir erkeğin tutkulu çatışmasını ve bir kadının erkeğe duyabileceği tutkunun en uçuk yanlarını, yanlış bir ilişki uğruna herşeyini vermekten duyduğu utancı ama yine de onsuz yapamamayı, acılarını nehrin sularına bırakmayı, bir gün bir yerde aşk için bir yer olacağını. . Anlatıyor da anlatıyor. Ne zoru var? Anlatıyor işte. Millet club'larda nasıl coştuğunu, o sevgiliden bu sevgiliye nasıl koştuğunu anlatırken pj bunlardan bahsediyor.
pj harvey'in disografisi inanılmaz bir zenginliğe sahip. dry, rid of me, 4 track demos, to bring you my love, stories from the city stories from the sea albümleri ile pop rock, blues rock, çiğ ve sert rock, hatta ev kaydı rock tarzlarının en şahanelerinde tezini çoktan verdi. yetmedi. is this desire ile elektronik soundlarla alternatif-rock müzik tarzınında çok iyi bir işe imza attı. yetmedi uh huh her albümü ile perküsyon ve davul haricindeki bütün enstrümanları kendisinin çaldığı ve "ne kadar az enstürman kullanabilirim acaba" olayını denediği ve bütün şarkılarını her zaman olduğu gibi kendi yazdığı çok cesur bir albümü sundu. yetmedi. bütün bu yaptıklarını tamamen geride bırakıp sadece piyano çalarak ve bazı folk tatları ekleyerek, bambaşka bir ses tonuyla şarkı söyleyerek white chalk harikasını çıkardı. yetmedi. autoharp enstürmanını icra ettiği ve kilisede kayıt yaptığı, her müzisyenin aynı anda enstürman çalarak konser tadında bir iş çıkardığı let england shake klasiğini Çıkardı.
pj daha o kadar çok değişik sularda yelken açacak ki, eminim buna. bu anlamda tam "bjork" kafasında müzisyen ama kendi tarzında tabi ki. kendini enstrümanlarla ve belli bir tarzla asla kısıtlamıyor. bir sonraki albümde tamamen farklı bir şeyle karşımıza çıkmaktan asla çekinmiyor. yapacağı yeni şeyin popüler olması umrunda bile değil, sadece keşfediyor. hata yapmaktan hiç korkmuyor. kimsenin takdirine muhtaç değil. ne yaparsa yapsın, isterse tek enstrümanla bir şarkı icra etsin her zaman orjinal, Gizemli ve etkileyici olmayı başarıyor. en önemlisi şarkı yazarı olarak ders niteliğinde, muhteşem işler yapıyor.
Yaşlanmasından nefret ettiğim sanatçıdır... son iki albümdür insanı tatmin eden çok farklı işler yapmakta, güzel de, eğlenceli de, depresif de ki bir önceki girdimde white chalk'ın ne kadar beğendiğimi belirtmişim yani tatmin edici de. Ama 90lardaki hadi bir de 2000lerin ilk başlarındaki hali tekrar gelmeyecek, getirmeye çalışsa da artık üzerine yakışmayacak, yakışsa da biz yakıştıramayacağız. Garip şey zamanın akıp gitmesi azizim.
bazı müzisyenler vardır algılarınızı değiştirirler, müziğe farklı bir bakış açısıyla bakmanızı sağlarlar, müzikte kendi kurallarını koyarlar; björk, thom yorke gibi, işte onlardan biridir pj harvey. yazdığı hiç bir şarkı laf olsun diye yazılmamıştır, her albümünün her bir çalışması o kadar iyidir ki bir insanın bu kadar üretken ve yaratıcı işler çıkarması çok nadir durumlardan.