bütün şarkıları güzel olan ancak black hearted love aldı şarkısına taptıgım ve kesinlikle canlı performansını izlemek istediğim solistler arasında bulunan karizmatik insan.
bu kadının white chalk albümü tek kelime ile muhteşemdir. kafanız bi milyondur, doludur, bunalmıştır açarsınız white chalk'ı şarkılarda ne dediğine bakmadan sesi insanı rahatlatır. özellikle de hasta ateşten bi dünya olmuş kafayı felaket rahatlatır.
buğulu, hafif depresif, kışa özel, piyanoyla kotarılan minimal başyapıtı white chalk 'tan sonra ne yaptı ne etti an itibariyle merak ettiğim müzisyen hatun.
yapsın bir şeyler dinleyelim. kişiye özel bir albüm olsun gene. tekrardan sardıralım eski albümlerine.
cidden dinlemenin büyük zevk verdiği ender hatunlardan. müzik ikonu. sanatsal, umarsız, rocker...
güçlü, tutkulu, dişi, sade, basit, karmaşık, kontrol sahibi, aşık, cesur, yenilikçi, gelenekçi, zeki, dürüst, gizemli, cazibeli, popüler, antipopüler ve çok karizmatik olan; gitar, piyano, bas gitar, keman, viyolonsel, saksafon, authoharp, perküsyon gibi bir çok enstrümanı çalan aşmış müzisyen. ruhun en karanlık noktalarına cesurca seyahat eden, kişisel duyguları değişik karakterlere bürünerek anlatmayı çok seven, bugüne kadar müziğiyle aşk, ölüm, tutku, öfke, sevgi gibi duyguları işlemiş ve son albümü let england shake ile savaş, vatan ve insani mücadeleleri anlatarak daha evrensel boyuta geçmiş bir anlatım sunan müzik yolcusu. her albümde farklı müzik ve vokal tarzları deneyen yaratıcı. Hiç kimseye benzemeyen eşsiz bir vokale sahip dünyanın en iyi şarkı yazarlarından biri. tam anlamıyla sanatın dişi vücut bulmuş hali. Tanrıça Ozan.
bazı müzisyenler vardır algılarınızı değiştirirler, müziğe farklı bir bakış açısıyla bakmanızı sağlarlar, müzikte kendi kurallarını koyarlar; björk, thom yorke gibi, işte onlardan biridir pj harvey. yazdığı hiç bir şarkı laf olsun diye yazılmamıştır, her albümünün her bir çalışması o kadar iyidir ki bir insanın bu kadar üretken ve yaratıcı işler çıkarması çok nadir durumlardan.
Yaşlanmasından nefret ettiğim sanatçıdır... son iki albümdür insanı tatmin eden çok farklı işler yapmakta, güzel de, eğlenceli de, depresif de ki bir önceki girdimde white chalk'ın ne kadar beğendiğimi belirtmişim yani tatmin edici de. Ama 90lardaki hadi bir de 2000lerin ilk başlarındaki hali tekrar gelmeyecek, getirmeye çalışsa da artık üzerine yakışmayacak, yakışsa da biz yakıştıramayacağız. Garip şey zamanın akıp gitmesi azizim.
tanrının, insan denen mahlukatı dürüstçe ve en etkileyici şekilde anlatabilmesi için bir müzik sanatı abidesi ve müthiş bir şarkı yazarı olarak dünyaya gönderdiği özel insan, müzisyen, şarkı yazarı, vokal, ozan.
Hala üretiyor, hala yaratıyor. Kendi evrenini tersdüz edip dinleyicilere çok özel bir şey sunuyor. Bir alan yaratıyor kendine, istediği gibi dolaşabildiği bir alan. Klişelerden, popüler baskılardan, maddi beklentilerden uzak bir alan. Karakterler yaratıyor orada, onlarla üzülüyor, ağlıyor, yas tutuyor, neşeleniyor, tekrar ayağa kalkıp güçlü durmasını biliyor.
Kalp kırıklılarını, öfkeyi, intikamı, erkekler tarafından kullanılan, ezilen kadınları, aşık erkekleri, savaş meydanında bir hiç uğruna, kadın yüzüne hasret ve hayal edebilecek en korkunç şekilde ölen erkekleri, vatanını çok seven vatandaşı, vatanına kızgın vatandaşı, dünyanın neresinde olursa olsunlar savaş, şiddet yüzünden acı çeken insanları, toprakları sömürülmüş insanları, hayatın bu acılarına karşı yine de dimdik durabilmeyi, evlenmekten hala uzak ve cep çakısı taşıyan, bir türlü büyüyemen kadını, ölümü, şehir hayatının baş döndüren hareketi içinde yaşanan aşkları, tek gecelik ilişkileri, umutsuzca sevdiği erkeği bekleyen kadını, oğlunu kaybetmiş anneyi, bir kadın ve bir erkeğin tutkulu çatışmasını ve bir kadının erkeğe duyabileceği tutkunun en uçuk yanlarını, yanlış bir ilişki uğruna herşeyini vermekten duyduğu utancı ama yine de onsuz yapamamayı, acılarını nehrin sularına bırakmayı, bir gün bir yerde aşk için bir yer olacağını. . Anlatıyor da anlatıyor. Ne zoru var? Anlatıyor işte. Millet club'larda nasıl coştuğunu, o sevgiliden bu sevgiliye nasıl koştuğunu anlatırken pj bunlardan bahsediyor.
pj harvey'in disografisi inanılmaz bir zenginliğe sahip. dry, rid of me, 4 track demos, to bring you my love, stories from the city stories from the sea albümleri ile pop rock, blues rock, çiğ ve sert rock, hatta ev kaydı rock tarzlarının en şahanelerinde tezini çoktan verdi. yetmedi. is this desire ile elektronik soundlarla alternatif-rock müzik tarzınında çok iyi bir işe imza attı. yetmedi uh huh her albümü ile perküsyon ve davul haricindeki bütün enstrümanları kendisinin çaldığı ve "ne kadar az enstürman kullanabilirim acaba" olayını denediği ve bütün şarkılarını her zaman olduğu gibi kendi yazdığı çok cesur bir albümü sundu. yetmedi. bütün bu yaptıklarını tamamen geride bırakıp sadece piyano çalarak ve bazı folk tatları ekleyerek, bambaşka bir ses tonuyla şarkı söyleyerek white chalk harikasını çıkardı. yetmedi. autoharp enstürmanını icra ettiği ve kilisede kayıt yaptığı, her müzisyenin aynı anda enstürman çalarak konser tadında bir iş çıkardığı let england shake klasiğini Çıkardı.
pj daha o kadar çok değişik sularda yelken açacak ki, eminim buna. bu anlamda tam "bjork" kafasında müzisyen ama kendi tarzında tabi ki. kendini enstrümanlarla ve belli bir tarzla asla kısıtlamıyor. bir sonraki albümde tamamen farklı bir şeyle karşımıza çıkmaktan asla çekinmiyor. yapacağı yeni şeyin popüler olması umrunda bile değil, sadece keşfediyor. hata yapmaktan hiç korkmuyor. kimsenin takdirine muhtaç değil. ne yaparsa yapsın, isterse tek enstrümanla bir şarkı icra etsin her zaman orjinal, Gizemli ve etkileyici olmayı başarıyor. en önemlisi şarkı yazarı olarak ders niteliğinde, muhteşem işler yapıyor.
nick cave ile bir dönem birlikte olmuş ve onun kadar şahane bir müzisyendir. yaşayan en iyi gitaristlerden birisi kabul edilir. nick abimiz gibi kendine has bir müzik tarzı vardır. severek dinliyoruz efem.