kendinden nefret edersin ,kendini suçlarsın , bir şeyler içini kemirir. keşke gibi gereksiz bir kelimeyi hayatınına sokmak zorunda kalırsın. keşke... keşke... keşke... ama iş işten geçmiştir.
ve sonrasında hissedilen vicdan azabı... paha biçilemez. bazen o kadar yoğundur ki; o, inkar, pazarlık zart zurt aşamalarını hiç yaşamazsınız bile. direk çakar adama.
17 -18 yaşlarındayken geniş bir arkadaş çevresine bağlı kalıp neredeyse gece yaşayıp , zamanla o arkadaşlarınla da ilişkiyi geçici olarak kesip okuldu çalışmaktı derken yavan bir hayat yaşamak , hayatta tek kişiye aşık olup reddedilmek pişmanlıktır. Şimdi 35 -36 yaşında o çevrenin ve maddiyatın belki iki katı kadarına sahip olup o günlerin keyfini bulamamak , ilk aşkını hala görmek ise özlemdir.
çok zor sanılıp,"nasılsa kalacağım" diye düşünüp çalışılmayan sınava girdiğinde karşına gelen nerdeyse genel yorumla dahi yapılabilicek sorular çıkması sırasında yaşanan o narin duygudur.küfürler ve kendine kızmakta arkasından gelir.
anlayabildiğim duygu. bunun şarkısı da var; son pişmanlık neye yarar. her şeyin bedeli var diye devam eden. hani şarkı sözünü bazen gerçekle bağdaştırırsın.
çünkü bir insan zırt pırt yaptığı şeylerden pişman olmamalı. pişman olmalı ama, pişman olma duygusunu fazla laçkalaştırmamalı.
bundan mütevellit insanın; ya olduğun gibi görün , ya göründüğün gibi ol diyesi gelmiyor da ne şimdi.