Affetmeyin arkadaşlar kimsenin size affedemeyeceğiniz şeyler yapmasına da izin vermeyin .
istemese yapmazdı, son pişmanlık fayda etmiyor artık nafile
Ha ben böyle konuşuyorum ama affeden bir insanım ben hemde defalarca ama belirli bir zaman sonra bı noktaya geliyorsun oraya nasıl ve ne zaman geldiğin belirsiz eskisinden daha güçlüsün ve yıkılmayan duvarlarla örülü etrafın oraya gelene kadar yaşadıkların seni sen yapıyor ve bir daha kendini dahi affedemiyorsun ve affetmemek senin kurtuluşun oluyor .
pişman olan insanın, sadece dilden çıkan pişmanlık sözüyle ilgili kaldığına, pişmanlığını, bir daha aynı hatayı yapmayacak olmasına, fiili hareketleri sebebi sonucu inandıramaması ile alakalıdır birazda. yani bir kere, kendi inanamıyordur ki bir daha o hatayı yapmayacağına, affedecek olana güven versin. burada bence ana fikir vicdan. kimin vicdanı daha rahatsa, daha rahat olmayana karşı haklı gibidir. yani, pişman olan insan, pişmanlığı için o kadar çabalamıştır ki, affedilmese bile, vicdanı rahat olur. affedecek olan fakat affetmek istemeyen insan da, o güveni, o sözü ondan alamadığına o kadar eminse, affetmediğine vicdanı sızlamayabilir. burada çok şey önemli. konunun ne olduğu, nasıl bir pişmanlık sergilendiği vs. ya da en basitinden, affedip büyüklük göstermek. ama her şeyde, affedildikten sonra ki süreçte bile, en büyük sorumluluk pişman olan kişidedir.
Pişman olan insanı affedememek desek daha doğru olacak olan başlıktır. Bazen insan en yakınını bile yaptığı hatadan dolayı affetmekte güçlük çekiyor. Bazen size yapılan kötülüğü unutamazsınız çünkü kalbinizin içini yarıp geçen bir şey oluşur içinizde. içinizi dökmek, 5 dakikada olsa derleşmek istersiniz. Ama insan bulamazsınız. iyi gün dostlarınız yüzünüze bile bakmaz. içinizdeki yara büyür, büyür, büyür ve sonunda bir yerde açık verir. Size kötülük yapan kişiyi affedersiniz. Ama bazen de asla affedemezsiniz. Hani bir hikaye vardır ya;
bir gün çocuğun birisi çok kötülük yaparmış arkadaşlarına. Öğretmeni de bu duruma müdahale ederek "al oğlum," demiş ve eline bir tahta vermiş. Bir avuç da çivi. "Kalbini kırdığın her arkadaşın için bir çivi çak. Sonra gönlünü her aldığın arkadaşın için bir çivi sök. Tahtada hiç çivi kalmayınca da tahtayı bana getir." demiş. Çocuk tahtada hiç çivi kalmayınca vermiş öğretmenine tahtayı. Öğretmen;
"bak evladım, arkadaşının kalbini kırarsın ve sonra onun gönlünü alırsın. Ama onun kalbi bir kere kırıldımı o yara hep içinde olur. Tıpkı elimdeki tahta gibi kalbinde hep bir yara kalır." demiş.
her gün biri ölüyor be, neyini bağışlamayacaksın bu hata yapmaya programlanmış aciz varlıkların..
not: insan kelimesi bazı dilbilimcilere göre 'hata yapan' anlamına gelmektedir.
eğer bir insan gerçekten affetmek istiyor ise kesinlikle affeder. demekki artık ya ondan tiksiniyordur yada onun için bir önemi kalmamıştır artık kişinin.
Her insan hata yapar. Affedemeyen kişi dahi tonlarca hata yapmıştır adım gibi eminim.
insanın canı yanar.. evet yanıyor biliyorum. Peki ya pişmanlık bir insanın gözünde birazcık dahi mi etki etmez? Etmiyor işte ben buna yanıyorum. Defalarca özür dilemek, hatayı telafi etmeye çalışmak, son bir şans dilemek neden önemli olmaz bir insan için? Neden olmaz?
Bunun tek mantıklı açıklaması affetmeyen kişinin sizden tiksindiği olabilir diye düşünüyorum. Herkes son bir şansı hak ederdi çünkü. Ve gerçekten pişmanlığını telafi etmeye çalıştığını görünce hatanın önemi kalmazdı..