Satranç oynarken vezirin bir piyon arkasına sıkışıp kalması... kıçının dibinden bir türlü sıyrılamayıp bloke olması... Ve sonunda vezirin özgürlüğü uğruna piyonu yok yere heba etmek... piyon olmak heralde böyle birşey... Vezirin aşkına inanır mı hiç insan... davul dengi dengine.. piyon piyonyang ına...
beyaz piyonsa 7 sırasındadır (adını bulamadım,kolon,sıra,7 numaradakı haneler)
siyah piyonsa 2 sırasındadır.
o piyon yakında vezir olacaktır. işini bilen vezirdir.
sonra alır kollarına vezir olmuş piyonu,dalar uzaklarah7 hanesine, der ki:
gözlerimin önünde vezir oldun,vakit bana nur topu gibi bir piyon bahşetme vakti. şah da hazır rok atmışken,yatağı boş,haydi gidelim.
piyonun kendisini korumak için yaptığı fedakarlıklardan pek bir duygulanmış vezir olsa gerektir. bu arada yeni bir yazar adıymış da, ismi favorilerim listeme aldım, hoş gelmiş.
oyun bitince piyon da vezir de aynı kutuya konur. kimse sanmasınki vezir mücevher kutusuna konuyor. ayrıca ilk cümledeki vezir şahta olabilir, bu durumdan duruma değişir.
satranç tahtasında rakibin sadece bir piyonu kalması sonucu, gidip onla baş göz olan, boynu bükük ama bir o kadar da mahrur kişidir.
sekizinci nesil yazar hoşgelmiş.
bir bakıma imkansızı seçmiş vezirdir. sen istediğin yere gidebiliyorken, geri bile dönemeyen piyonla ne kadar yürüyebilir ki? ama sanırım aşıktır ve bu yüzden önünde saygıyla eğilinecek vezirdir. ayrıca oyun sonunda tüm taşların aynı kutuya konulacağını bilen, sınıfsal farklılıkları gözetmeyen vezirdir. bu arada bir şeyi atlamışım, hiç belli olmaz bakarsın o basit görülen piyon bir anda vezirin de yardımıyla vezirliğe terfi edebilir. **
her yöne istediği kadar ilerleyebilen vezirin ancak tek kare gidebilen ve buna rağmen en önemli taş pozisyonunda bulunan şaha karşı piyonlarla birlikte bailatması muhtemel ayaklanmanın ilk adımıdır.