güvenlik görevlisini "sivil, gariban , ekmek parası için ülkesini işgal edenleri koruyordu ne yapsın" diye savunan milliyetçiler tarafından eleştirilen yazar. ki yazar -yine de-güvenlik görevlisi için fikrini ilerleyen saatlerde açıklayacağını söylemiştir. bunun da sebebi burjuva medyasına olan güvensizliğidir.
kimsenin amerikan büyükelçisinden falan bahsettiğini bilmeyen terör örgütü sempatizanıdır. ölen masum güvenlik görevlisi ve diğer terörist eylemlerde hayatını kaybeden gariban polislerin vebali bunun gibilerin üzerindedir. pkk lı şebekleri gariban militanlar olarak nitelemiş. adam da değil insanda değil.
amerikan büyükelçiliğinin savunmasına girişen milliyetçiklerin hakaretlerine maruz kalan yazar. bu söylediklerinin haklılığını ortaya koymaktadır. yazar için, pkk'nın gariban militanları bdp'li para babası milletvekilleriyle bir değildir. olaya sınıf düzleminden bakmaya çalışmak bile aradaki farkı ortaya koyar.
yazık lan kimin çocuğuysa denilebilecek kalite(sizlik)de bir yazardır.
kendisi hizbullah ve dhkp c için anti emperyalistler demiş. tbmm de yer alan bütün siyasi partileride amerikan uşaklığıyla fişlemiştir. pkk yı ise teğet geçmiştir.
bu arkadaş gerçekten bir psikiyatriste görünmeli. ona göre insan canının hiçbir değeri yok. böylelerinin sonu dhkp c nin bir terör saldırısında olursa ibretlik bir durum olur.
(#18481250) saldırıyı dhkp c'nin yaptığı daha ortaya çıkmamışken kim yaptıysa elleri dert görmesin demiş yazardır. kendisi türkiye'yi iki cephede görmektedir. savunduğu tarafta hizbullah gibi islami gruplar ve sosyalist gruplar -antiemperyalistler-, karşı tarafta mhp chp bdp ve akp gibi amerikanın uşaklığını yapanlar vardır.
grup yorumun içeri atılmasından sonra dhkpc'ye büyük darbe diye ortaya çıkan akşam gazetesinin habercilik anlayışını sorgulaması ise sadece zekasının göstergesidir. insan bi sorar biten örgüt büyükelçiliği nasıl vuruyor bu nasıl habercilik diye. kendisi de bunu soracak kadar zekidir sadece. olay bu.
milletlerin kendine ait devletlere sahip olmadan da var olabileceğini bilen yazar. bunun hiç bir zaman aksini iddia etmemiştir. fakat kürt milletinin türk milletiyle birlikte emperyalizme karşı birlikte mücadele etmesi gerektiğini savunmuştur. bunun içinse aslında türk milletinin üzerinde ölü toprağı atıp mücadeleye atılması gerektiğini düşünmektedir.
(#18443653) ne söylediğinin farkında olmayanlar tarafından eleştirilern yazar. "açlık sınırının altındaki milyonlarca insanın yüzde 1'i bile komünist" değil diyenler, dünya'daki bunun tersi örnekleriyle g.t olduklarının farkına varamazlar.
çindeki veya dünyadaki değil türkiyedeki komünist partinin aldığı oyları söyleyen yazarları yanlış yerinden okuyan yazardır. bu arada orada bir ''Allah'' kelimesi geçmiş. galiba hem evrim teorisine hemde tanrıya inanıyor. çelişki üstüne çelişki.
(bkz: #18443781) çinde tek bir parti olduğunu onunda çin komünist partisi olduğunu bilmeyen yazar. zaten çin halk cumhuriyeti adlı ülkeyede komünist demeye bin şahit ister. böyleleri komünizme tapmaya devam etsinler.
evrim teorisinin inanç meselesi olmadığına inanan yazar. tıpkı carnot teoremi, izafiyet teorisi gibi evrim de bilimsel bir çalışmanın ürünüdür. dolayısıyla inanca değil maddeye bağlıdır.
neyi savunduğu falan önemli değil. çünkü bu yazar bir insanlık düşmanı. çünkü evrim teorisine ,darwinizme ve diyalektik materyalizme bir kör ve sağır gibi bağlanmış durumda. allah islah etsin.
komünizmin kara kitabının bilimsel gerçeklere dayanmadığını, aksine gayet sığ bir şekilde kanıtlanamaz ispatlanamaz olayları anlatan bir kitap olduğunu gören yazar. işte bilimsel kitaptan bir parça:
"Babamın ilk tutuklanışından sonra, ertesi gün öğlene doğru eve bir polis geldi ve anneme öğleden sonra saat 5'te 10 numaralı polis karakoluna gelmesini bildiren bir celp verdi. Neden sonra annem giyindi güzel bir kadındı ve çok iyi kalpli bir insandı-ve çıktı. Biz üç çocuk onu bekledik, bekledik.Sabaha karşı yarımda döndü, rengi kireç gibi bembeyaz, giysileri yırtık pırtıktı. Girer girmez desobanın yanına gitti, sobanın levhalarını kaldırdı, soyunmaya başladı ve üzerinden çıkanlarınhepsini yaktı. Sonra banyo yaptı, ancak bundan sonradır ki bizi kolları arasına aldı. Uyuduk. Ertesigün ilk kez intihar girişiminde bulundu, daha sonra da iki kere kendini zehirledi. Hala yaşıyor,onunla ilgileniyorum.. Akıl hastası. Ona yapılanları hiçbir zaman öğrenemedik." (Komünizmin Kara Kitabı, s. 505)
Çekoslovakya'yla birlikte Romanya da, Orta ve Güneydoğu Avrupa da baskı sistemine yenilikler
kattı: Asyalı komünistler tarafından kullanılan, "beyin yıkama" yoluyla "yeniden eğitim" yöntemini büyük bir ihtimalle Avrupa kıtasında ilk uygulayan ülke oldu; hatta bu yöntemi daha da mükemmelleştirdi. Girişimin şeytani amacı mahkumların birbirine işkence yapmasını sağlamaktı. Bu icat, 1930'lu yıllarda Bükreş'e yüz kilometrelik bir mesafede kurulmuş olan görece modern bir cezaevi olan Pipeşti'de uygulandı. Konuya ilişkin deneyler, Aralık 1949'da başladı ve üç yıl kadar sürdü... Amaç, bedensel ve manevi işkence ile, komünist öğretinin öğretilmesini birleştirerek, siyasi tutukluları yeniden eğitmekti. (Komünizmin Kara Kitabı, s. 506)
fikirleri değil olayları anlatan bir kitaptır. dolayısıyla marksist leninist ideolojiyi çürütebilecek çapta değildir. ama lenin hakkında dedikodu yapmak için oldukça eğlenceli olabilir. yazdıklarının doğru olduğunu düşünmek içinse düşünmemek gerekir.
Milyonlarca insanın açlık ve sefaletten öldüğü 1932-1933 yıllarında her geçen dakika içinde 17 kişi, her geçen gün içindeyse 25 bin insan hayatını kaybetti.
Ukrayna'da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ( SSCB) döneminde yaşanan açlık yıllarında hayatını kaybeden milyonlarca kişi için anma törenleri yapılıyor. Anma etkinlikleri kapsamında ülkenin bütün kiliselerinde 1932-1933 yılında açlıktan ölen insanlar için ayinler düzenleniyor Başkent Kiev'in en önemli kiliselerinden Sofiskiy Kilisesi'nde yarın düzenlenecek büyük ayine; Cumhurbaşkanı Viktor Yuşçenko, üst düzey yöneticiler ve açlık yıllarında yaşayan tanıklar katılacak. 1932 yılında ürününü merkezi yönetime vermekte direnen Ukraynalılara karşı bir komisyon kuruldu.
Ukrayna'da Stalin Hükümeti'nin kararlarını uygulamaya koyan komisyon, çiftçiler tarafından üretilen ürünlerin merkezi yönetimden saklandığı gerekçesiyle harekete geçti. Halkın elinde bulunan un, buğday, et, patates, ekilecek tohum dahil olmak üzere bütün tarım ürünleri toplandı. insan eliyle sürdürülen iki yıllık kıtlık sürecinde tarlalar ekilemedi. Milyonlarca insanın açlık ve sefaletten öldüğü 1932-1933 yıllarında her geçen dakika içinde 17 kişi, her geçen gün içindeyse 25 bin insan hayatını kaybetti. Stalin'in bu politikası sadece Ukrayna'da değil, bütün SSCB Kafkaslar ve Kazakistan gibi birçok bölgesinde uygulandı. Başta Ukrayna ve Kazakistan'da olmak üzere milyonlarca kişi açlıktan hayatını kaybetti.
Tarihçiler bu konuda ikiye bölünmüş durumda. Bir kısmı; olaylardan, o dönemki Stalin yönetimini sorumlu tutarken, bir kısmı ise açlığın sadece Ukrayna'da değil, SSCB'nin genelinde yaşandığını savunuyor.
ivan pavlov alıntısının komünizmin kara kitabı adlı eserde aramaması gereken yazardır. bunu bizzat kendi ağzıyla bir bilim adamı olan arkadaşına anlatmıştır. o da kitabında bunu yazmıştır.
komünizm, faşizm gibi insanlık düşmanı tümörlü ideolojiler şu anda yok olmuş gibi görünüyor ama her an dirilip yeniden insanoğlunun başına çeşitli felaketler açabilirler. buna engel olmak önce ailelerin sonrada devletlerin elinde görünüyor.