steven spielberg'den muhteşem bir gerilim daha. yaşlı kurt yine durmak bilmiyor. bu sefer kamerasını anadolu'ya çevirmiş ve yardımcı olarak da efsane program "şoray uzun yolda" nın yaratıcısı şoray uzun'u almış. "horror at wedding" / "piste davet edilen damadin arkadaşı olmak" aç kalarak izleyeceğiniz bir film.
ayrıca çevirmen karakter sınırına takıldığı için filmin aslının "piste davet edilen damadın arkadaşlarından biri olmak" olduğunu da dün yaptığı basın açıklmasıya kamuoyuna duyurdu. daha sonra taksim meydanı'na doğru yürüyüşe geçen çevirmen, polis engeline takılmadan nevizade'de iki tek attı.
arkadaşımın düğünü var 2 hafta sonra. benle evleniyor. nasıl oldu anlamadım? düğün davetiyesinde adımı gördüğümde şoktaydım. "ismet ve benjcev'in gerdek gecelerinde sizleri de araya almaktan mutluluk duyarız." yazıyordu. kabustan "lehollleeyyyyy" şeklinde uyandım. yanımda ismet yoktu. ismet'i aradım, "yanında ben var mıyım lan ipne?" diye bir de ondan teyit aldım.
ismet'in düğününü düşünürken dün gece yatmadan önce paso "damadın arkadaşlarını piste davet ediyoruz" anonsu çınlamış idi. korkuyordum. kaçmam lazımdı, bütün topuz edilmiş simli saçlı görümce ve eltilerin arasından nasıl kaçacağım? bir yardımcı olursanız sevinirim. biz de mağduruz valla. takıyı mı düşüneyim, bunu mu...
rumuz: düğün limonatasından muzdarip zurnacı
ulan entry film eleştirisi şeklinde başladı, rüya tabirine döndü, en sonunda da güzin abla'ya mektup oldu.
sabah sabah, geren bir benjcev başlığı ile yine karşı karşıyayız. adam nasıl da güzel yapıyor tespitleri, nasılda okurun yüzüne vuruyor gerçekleri. gerildim. hemde çok.
nice delikanlı bu uğurda yakın arkadaşlarının düğününe gitmedi, nice delikanlı ben gelin tarafındayım esprileriyle yırtmaya çalıştı da kendini pistte buldu. ya ben düğünün başlarında damatla kavga çıkarıp hediyesini <ki hediye vermemek için yapanlarda yok değil> verip düğünü terk eden, düğün sonunda tekrar gelip kaynaşan adam gördüm ya. valla bak.
bir de her türlü oynarım haceliz adamları vardır ki, bunlar anons sırasında gururla yürür piste. içinden bi ton düşünce geçer, yüzünde süper bi tebessüm. bütün salon izliyor birader nerden baksan sayıları bini geçmiş beş yüz kişi var salonda. 500 kişi oturuyor 5 kişi piste yürüyor, bu adamların tek düşündüğü "biz olmasak düğün burda tıkanırdı".
dedim ya gerilenler var, misal ben. neden geriliyosun dimi çık söyle iki salın, alem delikanlı görsün. yok. ben ki barda bile ritme uyup kafa salladığımda utancımdan kendimi biraya veriyorum arkadaşım, alkol bünyeye fazla gelmeye başladığında anca açılıyorum. açılıyorum dediysem oynamaya falan başlama değil, kafayla ritim tutma. bu adam nasıl on binlerin önüne oynamaya çıksın. sen hiç marlboro kırmızısı takım giyen adam gördün mü? ben varım. neden? kızardığım da belli olmasın diye.
oynama potansiyeline göre gururlandıran da utandıran da bir durum işte. boktan bişi.