çeltik kabuklarından ayrılmış tohumları olan bitki. çimlenme zamanı bol su ve sıcaklık ister. tarımı, akarsu kenarlarındaki düz alanlarda gerçekleşir.
pirinçle uğraşmak baştan sona meşakkatli bir iştir. ekmesi ayrı , yetişmesi ayrı ( bunun yanında sivrisinek çoğalmasına neden olur), biçmesi ayrı, hasadı ayrı, dövmesi ayrı, ayıklaması ayrı bir külfettir.
dünya pirinç üretim istatikleri (2012)
*çin 205 milyon 463 bin ton
*hindistan 155 milyon 682 bin ton
*endonezya 70 milyon 593 bin ton
*vietnam 44 milyon 503 bin ton
*tayland 37 milyon 254 bin ton
*bangladeş 34 milyon 683 bin ton
*burma 34 milyon 250 bin ton
*filipinler 19 milyon 832 bin ton
*brezilya 14 milyon 682 bin ton
*japonya 11 milyon 573 bin ton
*pakistan 9 milyon 935 bin ton http://worldknowing.com/t...ing-country-in-the-world/
kuşların bayıldığını fark ettiğim bir tahıl. evde tadını beğenmediğimiz ve biraz koku olan pirinç mevcuttu. geçen çöpe atmak yerine kuşlara vermeyi düşündük. fakat yiyip yemeyecekleri konusunda tereddütümüz vardı. geçen güzelyalı'ya dolaşmak için gitmeye karar verince oradaki güvercinler aklımıza geldi. o iki kiloluk pirinci götürüp kuşlara atarız dedik. kordon boyunca gezerken sahilde konan kuş yemlerini yemekle meşgul güvercinlere doğru biraz pirinç attık. güvercinler hemen tepki verdi ve ilginçtir yemi de bırakıp pirinç tanelerine hücum ettiler. hem de ne hucüm! bunlar zaten tokturlar diye ileride rastladığımız kuşlara da veririz diye ayrıldık. ileride bir banka oturduk. bir güvercin sanki pirinç vereceğimizi biliyormuş gibi bize doğru yaklaşınca yakınına biraz pirinç attık. büyük bir zevkle yemeye başladı. ardından onu gören bir güvercin daha geldi. biraz daha attık o da yesin diye. sonra başka bir güvercin daha geldi derken üç beş tanesi daha geldi. biraz daha attık. daha sonra 15-20 güvercin daha geldi derken birden oturduğumuz bankın yakınına onlarcası daha akın etti. o kadar kalabalık oldular ki en sonunda banktan uzaklaşmak zorunda kaldım. hucüm beklemediğimiz kadar çok olunca banklardan uzak bir yere tümünü döktük pirincin. belki yüz küsür güvercin hemen oraya doğru üşüşüp deli gibi pirinç tanelerini yemeye başladı. bütün pirinci 10-15 dakikada büyük iştahla bitirdiler. sadece güvercin değil, gelen tek tük serçelerin yediğine de şahit oldum. zevkle seyrettim onları. o pirinç tanelerinin işlerine yaradığına gerçekten sevindim. o gün tek pişmanlığım fotograf makinesini yanıma almamak oldu.*
Tarlalarının dünyanın toplam metan emisyonunun %17sinden sorumlu olduğu tahıl ürünü. Christer jansson un Genetiği değiştirilmiş susiba2 adlı çeltik bitkisi ise neredeyse hiç metan gazı açığa çıkarmıyor.
(bkz: genetik mühendisliği)
Yeriz, severiz o ayrı. Ama ülkemiz ekonomisinde pek garip bir yeri vardır pirincin.
Ülkemizde ilginç bir KDV hikayesi vardır pirincin.
Kabuğu ayaklanmamış pirincin yani çeltiğin KDV'si yüzde 1.
Kabuğu ayıklanınca yani bildiğimiz pirinç haline gelince KDV'si yüzde 8.
Geriye kalan "kabuz" adı verilen kabuğunun KDV'si ise yüzde 18.
Kabuk ne işe yarar derseniz pirincin kabuğu; civcivlerin altına atılıyor ya da demiri soğutmada kullanılıyor.
Başbakan Ahmet Davutoğlu geçtiğimiz günlerde Tekirdağ'da pirincin KDV'sini % 1'e indirileceğini söyledi ama Bakanlar Kurulu'nda henüz yayınlanmadı. Yayınlansa da KDV indirimi, pirincin toptancıya tesliminde söz konusu olacak.
% 1 KDV ile aldığı çeltiği, kabuğundan ayıran çeltik fabrikalarının toptancıya yapacağı pirinç satışında KDV yine % 1 oldu.
Bununla birlikte toptancının parekendeciye yapacağı satışta KDV yine, şimdi olduğu gibi KDV % 8 olacak.
Dünyanın en eski temel besin kaynaklarının başında gelen pirinç, buğday kadar değerli bir tahıldır. Günümüzde dünya nüfusunun yarısının temel gıdasını pirinç oluşturuyor. Tropik ve tropikaltı iklim ve coğrafyalarda ekimi yapılan çeltik bitkisinin meyvesi olan pirinç, su içinde yetişen tek tahıl olma özelliği de taşıyor. Buna karşın dünyada 112 ülkede pirinç ekimi yapılıyor. Dünya pirincinin %95inin üretimi ve tüketimi Asyada gerçekleştiriliyor. Pirincin dünya sofralarında yer almasına ilişkin pek çok tarih belirtilmekle birlikte, M.Ö. 7000 yıllarına kadar uzanan bir tarihin varlığından söz ediliyor.
Osmanlı'da Aşçının Başarı Ölçütü
Osmanlıda, vücudun kudret kaynağı olarak kabul edilen pirinç pilavının pişirilmesi ve tüketilmesinin de yazılı olmayan pek çok ilkesi vardır. Özellikle Topkapı Sarayında çapı 1 metre, derinliği 1.20 metreyi bulan dev yemek kazanlarında pilav pişirmek büyük ustalık ister. Bu nedenle saraya alınacak aşçıların yetenekleri pilav pişirmekteki başarılarıyla ölçülmekteydi.
Pirinç pilavının Osmanlıdaki önemini, pilav için kullanılan malzemelerden anlamaktayız. Pişirilen tüm pirinç pilavlarının tamamında kuzu etinin yanı sıra, temini kolay olmayan tarçın ve sakız kullanıldığı dikkat çekiyor. Günümüzde ana yemeklerin değişmez garnitürü olarak sunulup tüketiliyor pilav. Dünyada hızla değişen yemek alışkanlıklarına rağmen Türk mutfağı uygulamalarında pirinç ve pirinç ürünlerinin geleneksel rolü devam etmektedir.
haşlanmış, yağsız halini ya da biraz ılık suda bekletilmişini çok severim, ama hergün yemek gerekli olduğunda bütün büyüsü gidiyo lan!*
bunu neden eksiler ki bir insan, pirinç lapasına mı kılsın denyo, seviyorum lan, sana ne.