bu kadarcık sözle o kadarcık şarkıyı yapmak kolay değil. o kadarcık şarkıyla da o kadarcık etkilemek hiç kolay değil. bu şarkıyı dinleyip ağlamamak hiç kare kolay değil.
''eh işte'' tadında bir kitap. daha iyisini yazar mıyım, yazamam, ama bu kitap için de çok iyiydi denemez. günlük tutar gibi basit anlatım, tutkusuz bir aşk, herşey öyle olması gerektiği için oluyormuş gibi. tek iyi yanı güneydoğu turuna çıkma arzusunu tetiklemesi. *
nazım hikmet tutukluyken bir gölge gibi peşinden o il senin bu il benim peşi sıra giden dikiş dikip, çeviri yapıp geçimini sağlayan, nazıma fanila ve don götüren tapınılası şahıs.. Nazımı canından çok seven 12 yıl onu hiç sıkılmadan sevgisinden bir gram bile yitirmeden bekleyen nadide insan. nazım denen şahsı münevver hanımla görmüştür. gitmiştir..
nazım hikmeti benim gözümde ajdardan bile değersiz bırakan olayın başkahramanı. pirayeee
canan tan'ın sürükleyici kitabının adı. okurken kendini içinde bulmanın mümkün olduğu, kitap bittikten sonra diyarbakır'a gidip karış karış gezme isteği uyandıran güzel roman.
canan tan ın paranın insanın aklını nasıl karıştırıp, umulmadık bir yola dogru sürüklediğini anlatan kitabı. hikayesi çok basit bir dille anlatılan kitaptır. bir yerden sonra insanın sinirini bozan basit konusu vardır.
--spoiler--
piraye komünist bir üniversite öğrencisidir. üniversitede erkek arkadaşlarıyla fingirdeşsem mi fingirdeşmesem mi derken zengin ve diyarbakırlı haşim ağayla tanışır. *
geçen sene okulda bir çok kızın elinde gördüğüm canan tan kitabı.özenip okumaya başladım.ilk başlarda aptal genç kız kitaplarına benzeyen hikayesi basit anlatımı nedeniyle bırakmak istesemde piraye kızımızın sonunuda merak ettim.sonlara doğru ağa dizilerinede benzemeye başladı.karakterin çok çelişkili saçma olduğuda ekleyeyim.
canan tan'ın;hayal ürünü ama çok gerçekçi,akıcı dille,okuru hiç mi hiç bıktırmadan sürükleyen konusu ve sürprizleriyle harbiden kitap dedirticek bir romandır kendisi.Sonu da hüzünlü biter...Aynı zamanda Nazım Hikmet'in kalbimin kızıl saçlı bacısı olarak bahsettiği karısının ismidir.
ateşli bir devrimci ruhun örselenmişliği...
her tercihin aslında bir vazgeçiş olduğunun insanın yüzüne çarpılışı...
özgürlüğe duyulan tutkunun, aşkla törpülendiği gerçeği...
sonu biline biline, mutsuzluk verici bir yola atılan adımlar...
apayrı dünyaların apayrı insanlarının aynı yolda yürüme çabaları...
yıkılan hayaller ve yıpratılan dünyalar...
piraye, sıradan bir biyografik eser değildir.
piraye, üniversiteli bir kızın sıradan ya da sıradanlaştırılmış hayatı da değil aslında.
piraye, yaşamışlığı olan bir insanın okuyabileceği bir kitap.
hayatınızda aynı ikilemler ve karamsarlıklarla boğuşmak zorundaysanız anlamlanan bir kitap.
kimseyi kırmamak uğruna, kendini kırarak bir hayat süren mahvolmuş biri için önemlenen bir kitap.
piraye için ağlarken, aslında kendi için yastıkları yumruklaya yumruklaya ağlayacak birine ait bir kitap.
her satır arasına bir gözyaşı damlası bırakıp, aklıyla mantığı arasında sıkışıp piraye gibi olmaktan korkan birinin anlayabileceği bir kitap.
uzun sözün kısası,
herkesin beğenmeyeceği ama beğenenlerin de işte böyle satırlar karalayacağı... ilginç bir hayatın kağıda dökülmüş hali.
ayrıca.. uzun süredir ağlamadığım kadar ağlatan...
sıradan bir öykü gibi yazılmış bir canan tan romanı. kitap, bir kitaptan çok fazla şey bekleyenlere göre değil. başarı ve güvenin ardından gelen bir yaşam öyküsü. pişmanlık hissediliyor okurken kahraman adına.
sagdan soldan methini cok duydugum, elime gecince arka kapagindaki yorumlarla da istaha gelip bir nefeste! okudugum canan tan kitabi. cunku bir birakirsam ikinci kez elime almaya degmezdi ve uykusuz bi gecede elimdeki tek kitapti.
hikaye dandik, anlatim kötü, konunun bi özü yok. kizin komunistligiyle basliyor hikaye ama sonradan alakasiz seyler yasaniyor. son zamanlardaki populer dizilere benziyor iste okumus, istanbullu kiz ve asiret agasinin evliligi, uyusmazliklar... sonu da kitabin bütününe yakisir bi berbatlikta.
yeni bir dizi senaryosu olabilecek kitap, okumuş bir istanbul kızı, diyarbakırda bir ağa oğlu, kuma, aşk, intikam, aşiret, hatta mutfak ahalisi bile var daha ne olsun.
şener şen'in başrolünü üstlendiği gönül yarası isimli filmde şener şen'in canlandırdığı karakterin kızının ismi. ayrıca filmdeki pirayenin babası, hayatını anadoluda eğitim amacıyla geçirmiş, sol görüşlü, nazım hikmet hayranı bir öğretmendir. kızına verdiği ismin bu nedenle olduğunu düşünüyorum.
nazım hikmet'in aklına ismi her geldiğinde ona mükemmel şiirler yazdıran kadın gibi kadın.
Başım köpük köpük bulut , içim dışım deniz ,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda ,
budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz .
Ne sen bunun farkındasın , ne polis farkında .
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril ,
koparıver , gözlerinin , gülüm, yaşını sil .
Yapraklarım ellerimdir , tam yüz bin elim var .
Yüz bin elle dokunurum sana , istanbul'a .
Yapraklarım gözlerimdir , şaşarak bakarım .
Yüz bin gözle seyrederim seni , istanbul'u .
Yüz bin yürek gibi çarpar , çarpar yapraklarım .
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda .
Ne sen bunun farkındasın , ne polis farkında .
canan tan'ın insanın elinden bırakmaya kıyamadığı kitabı.doğu batı kültürünün çatışmasını aşk ile sevgi ile aynı zamanda büyüklere saygı ile karıştırarak anlatması harika. hikayenin anlatılışı sürükleyiciliği ve insanı hüzünlendiren bitişi ile bir çırpıda okunacak bir kitap.*
nazım hikmet'in büyük aşklarından biri. vera'nın yazdığı 'nazımla son söyleşimiz' kitabında nazım'ın ölmeden bir kaç gün önce 'sadece ona yaptıklarıma pişmanım' dediği kadın.