Bir televizyon kanalının bir sohbet programında yayınlanmış, kaçırmışım tabii: Youtube'den izledim.
Muhabir, ''sokaktaki adamlara'' soru soruyor. Soru, koftiden, kıtır bir soru. Kamera şakası gibi bir şey.
''Mısır piramitlerinin Türkiye'den kaçırıldığı açıklandı. Bu konuda sizin görüşünüz nedir?''
Şaka, hüzün verici bir kakaya dönüşüyor... ''Güvenlik önlemleri yetersiz'' diyenler de var, ''kanunların caydırıcı gücü arttırılmalı'' diyen de... Hatta birisi ''kanunların yıpratıcı olmasını'' istiyor.
''Memlekette denetim mekanizmaları işlemiyor ki...'' şeklinde yakınan da var.
Bunlar elbette bol ''yani''li yanıtlar, halkımız bu yani kelimesini kullanmayı çok sever.
Fakat kamera karşısında olduklarının bilincinde, sözlerine dikkat etmişler, ikide bir yani demişler ama hiçkimse 'anuğa koyum' lafını kullanmamış! Terbiyeli davranmışlar.
Birçok kişi, tarihi eserlerin yurt sınırları içinde kalmaları gerektiğini ısrarla belirtmiş.
'Tek kişinin işi olamaz, mutlaka bir şebekedir' diyen de çıkmış. Başka birisi 'mutlaka gümrükte adamları vardır' demiş.
'Eserlerimize sahip çıkmayı bilmiyoruz' eleştirisi de yaygın.
'Bu ülkede herşey yolsuzluk üzerine kurulu' şeklinde yanıt veren bilinçli vatandaşlar da çıkmış.
Olgunca bir hanım, 'piramitler diyorsunuz değil mi' diye sorup soruyu yanlış anlamadığını doğruladıktan sonra, olayı 'çok çirkin bir gelişme' olarak nitelemiş. 'Kaçırılmaması lazım' diyor.
Fakat bir başka vatandaş 'yurt dışından yeni geldiğinden bu konuda bir şey söyleyemeyeceğini' belirtiyor.
'Sizce piramitler buradan Mısır'a nasıl taşınmış olabilir?' sorusuna, gençten bir adam, 'mutlaka deniz yoluyla, başka yoldan mümkün değil' yanıtını vermiş.
Ne iş yaptığı sorulduğunda da, sıkı durun...
'Tarih öğretmeniyim' demiş!
Tarih öğretmeni...
Eskiden bunun fıkrası vardı. Fıkra gerçek olmuş.
Bir tarih öğretmeni öğrenciyi tahtaya kaldırıp 'istanbul'u kim aldı?' diye sorar... ''Vallahi ben almadım hocam'' yanıtına çok sinirlenip soluğu başöğretmenin yanında alır... Olayı anlatınca, başöğretmen 'bu afacanlar böyledir hocam, alırlar, sonra da inkâr ederler' der.. Daha da sinirlenen hoca müdüre çıkar... Müdürün tavrı çok daha kesin ve kararlıdır: 'Siz hiç merak etmeyin hocam, ben meseleyi araştırır, kimin aldığını en kısa zamanda ortaya çıkarırım!'...
Şimdi de tarih öğretmenleri piramitleri Türkiye'den deniz yoluyla naklediyorlar.
Ülkemizde ortalama eğitim düzeyinin ilkokul üçüncü sınıf olduğu, bunun büyük bir hamleyle dördüncü sınıfa yükseltildiği söylenirdi, inanmıyorum.
Eğitim düzeyi ekside, ekside!
Zekâ seviyesini hiç tartışmıyorum.
Şimdi arkanıza yaslanın, derin bir nefes alın, ve bizi aralarına almak istemeyen Avrupa Birliği yöneticilerine okkalı bir küfür savurun.
Ya da dilerseniz, meşrebinize göre, kiminiz erkek öğrencilere 1935 modeli baklavalı süveter giydirebilir, kiminiz kız öğrencilerin başını örtebilirsiniz, memleket kurtulur, böylece belki şu piramitleri kimin çaldığı da açıklığa kavuşur.
Akşam gazetesi köşe yazarı sayın Engin Ardıç'ın ülkemizdeki eğitim ve zeka seviyesini konu aldığı bugünkü köşe yazısının başlığı olan cümle. *
Bahse konu röportaj videolarını eminim çok kişi izlemiştir. Özellikle tarih öğretmeni olduğunu söyleyen o zibidiye buradan diplomanı da al git diye höykürmek istiyorum.
Kitap okumayı entellik olarak gören, entelliği de ibnelikle bir tutan bir halktan da çok şey beklememek lazım.
Bu konuda sayfalar dolusu yazıldı çizildi, halkın ne eğitimsizliği kaldı, ne görgüsüzlüğü, ne cehaleti, ne gerizekalılığı ne de pişkinliği.
Zaten buraya yazmak da bir işe yaramıyor, olsa olsa kendi yüreğimizdeki ateşi bir nebze söndürüyoruz.
Babası her akşam kahveye pişpirik oynamaya, anası da komşuya gelin kaynana dedikodusu yapmaya giden çocuklardan, öğrenen ve düşünen bireyler olmasını beklemek vahim bir hatadır.
Medyayı çok fazla suçlamamak lazım. Eğer halk bilinçli olsaydı, o kağıt paçavralarına para vermek ve kıytırık dizi ve programlarını seyretmek yerine eline bir kitap alır okurdu. Medya da seve seve kaliteyi yükseltmek zorunda kalırdı.
pirsmitlerle ilgili halkın genelinin yorumu tabiki düşündürücü. ancak en son çıkan tarih öğretmeni(!) aslında tv ekibinden. o zamanın tgrt çalışanlarından bu vatandaş. tanınmamak için de gözlük takmış.