yemez, yedirir.
ateşin başında götürebildiği kadarı ile idare etmeye çalışır, anaç bir tiptir.
onca kişinin yükünü omuzlarına almıştır birkaç saatlik de olsa.
o an için bir babadan farksızdır o, mesire alanınızın direğidir, reisidir.
yelleme işini üstlenerek, destek olmanın büyük sevabı vardır.
çevrenizde olsun bunlardan bir tane. ona sevgi verin, su verin.
giyer pijamasını atletini minibüsün egzosuyla tutuştur mangalı , kene mene tanımaz kaplan gelse mangaldan vazgeçmez .
bir yandan demlenir bir yandan da yer .
çeşit çeşittir aslında. benden iyi yakamaz demesi yetmezmiş gibi başkalarını aşağılayan, bunun yanında eti en iyi pişiren, her b*kun en iyisini bilen, kızlar varsa horoz gibi kabaranların yanında birde artist yakacak kimse kalmamışsa iş başa düştü diyerek mangalı usturubuyla yakıp, pişirecek de başka uzman yoksa mangalın da başına geçen, iyi kötü insanları aç bırakmayan benim gibi tipler vardır.
ee napalım arkadaş, ya mis gibi yanan, üzerine etlerin bile konulduğu kömürü yellerler ve kömür alev alır, etin dışını yakar, kapkara olur ama içi çiğ kalır;
ya da daha kömür alevlenmeden onu da yakalım bunu da yakalım mantığına girip ateşi boğar söndürürler.
adam gibi yakın amk ben de meraklısı değilim, geçer köşeye manzaranın tadını çıkartırım, taşşak kebabı yapar yerim.
piknik gününde onun tek yapacağı iş mangal yakmaktır. kendisi mangal başında bir şeyler yemek zorunda kalır sofraya hiç oturamaz. mangal onda olduğu için oturmak da istemez zaten.