elinden doğru-dürüst hiçbir iş gelmeyen, bir salata bile yapamayan, salt etler, köfteler bir an evvel pişse de afiyetle mideye indirsem diye düşünen, herkes hummalı bir çalışmanın içerisindeyken gazete okuyup sigara içen, arada bir kalkıp mangalın etrafını kedi gibi tavaf eden, tepki çekip azarlanırsa yalandan bir işin ucundan tutarmış gibi yapan, en fazla plastik bardaklara kola dolduran, sofraya da herkesten önce kurulup en son doyan, sürekli espri yapıp ortamı neşelendirmeye çalışarak açığını kapatma gayretindeki parazit katılımcı.
Piknikten anladığım her türlü mangal ve yemek işlerine el atmaktır. işin zevki o zaten. Fakat pikniklerde bilmiş insan çok olur. Genelde ben biliyorum deyip eti ziyan ederler. Yine de ben yapıcam diyen biri çıkarsa hemen işi ona bırakırım.
Bu da böyle gereksiz bir olay.
kullanılan eski gazetelerdeki haberleri okur, çalı çırpı topluyormuşçasına şöyle çevrede bir gezintiye çıkar, salata yapanların nevalelerine ısırık atar, başka işi olan insanı da gel 2 top tepelim diyerek işinden alıkoyar. işler bitene kadar bunu bir ağaca bağlamak iyidir.
birileri diyor ki ''mangalı en iyi ben yakarım'', başkası diyor ki ''ben salatayı çok iyi yaparım'', birkaç kişi çalı çırpı topluyor, ben de köşeye çekilip bira içerek müzik dinliyorum. kendiliğinden gelişiyor yani.