küçükken kalabalık bir şekilde, pazar sabahları erkenden toplanıp gidilenleri, lisede sınıfça yapılanları ve üniversitedeki arkadaş grubuyla olanları makbul ve eğlencelidir.
ben rahatına, lükse düşkün bir adamım. param olmadığından lüks yaşayamıyorum o ayrı ama elimdeki imkanlarla yaşanabilecek lüksün sınırlarını zorluyorum. öyle toprak üzerinde oturmak, börtü böcekle uğraşmak, et kokmak bana göre değil. tabii bu söylediklerim pikniğe ya da piknik yapanlara bir eleştiri de değil. sadece bir tercihtir bu. ben kendi adıma pikniğin dinlendirici değil de yorucu olduğunu düşünen biriyim.
baharı sevme sebebidir.
hafta içi akşam saatlerinde, gün kararmadan yapılanı en güzelidir.
illa mangal yapmak gerekmez. kahve ve çikolatayla, sakin sessiz, çıplak ayaklar çimlerde.
haftanın son günü kendini doğaya atmak istersin bazen, yemeğinı dışarda yemek, akşama dışarda şahit olmak. Ama bir çıkarsın biri der şu fırından poğaça,pide alalım gider alırsın,diğeri der beni almaya gelsen ne güzel olur. Gider alırsın. Diğeri der çocuğum okuldan çıkacak. Tamam der onuda alırsın. artık ne piknik yapasın kalır ne de bişey yiyesin. Piknik mi? Tek başınaysa evet.
on numara aile aktivitesidir. akşamdan kalma kafayla yarimle buluşmak, yaptığı 4 gözleme 15 böreği kola eşliğinde indirip ayılmak kadar güzel birşey olamaz. piknik candır. işalla evlenince öyle bebek baba çoluk çocuk aile komple pikniğe gidicez mangal yaapıcam.