babanın mangal başında adeta ocak başı ustasına dönmesi.
annenin şunu da unutmuşuz bunu da koymamışız serzenişleri.
gençlerin voleyboldur, uzun eşşektir, ip atlamadır birbirinden eski oyunları oynaması.
az ilerde kendi kendine demlenen amca. amcaya durmadan içme şu zıkkımı diyen yenge.
etrafta ağlayan küçük veletler.
eline sopa alıp ben yürüyüşe çıkıyom diyen 30 lu yaşlardaki kuzenler. vs vs.
edit: çıkılan yürüyüşte çiftleşen insanları görüp keh keh diye gülen ergen kuzenleri unutamayız.
edit2: şunu da buraya eklemezsem çok büyük eksiklik olurdu https://galeri.uludagsozluk.com/r/409633/+
kapıları açık beyaz tofaş kartal, atletine yağ bulaşmış mangal başındaki "abi gelsene sen de" ısrarlarına karşı "ben burda yiyiyorum abi yiyin siz" diyen göbekli abi; mangalın hazır olduğunu duyunca denizden karnı acıkmış halde gelen, saçları alnına yapışmış, havluyla silinen tuz kokan, üşüyen genç; oturan teyzeler, battaniyenin içine koyulup sallanarak uyutulmuş çocuk.
kuş cıvıltıları,mangalda pişmiş leziz etler,yağ nerde anneee sabunu almadın mı yaa vb. şekilde bağırışmalar,akşam eve gelince beklenen duş alma sırası.
-bağlama çalan bir arkadaştır,
-bin bir emekle içinde çay demlenip, devrilen semaverdir*,
-taptaze, tuptuzlu ekşi eriklerdir,
-kumsalda çekinilmiş tuhaf fotoğraflardır,
-pikniğe gelmiş başka insanların etrafta oynayan veletlerinin topuna ipine el koymaktır.
-deniz kabuğu toplamaktır,
-papatyalardan taç yapmaktır,
-gözlerden yaş gelesiye kadar gülmektir.
Nedense lise deki sınıfça gidilen piknikler geliyor benim aklıma. Hezayandir benim için aslında.
Herkes bir şeyler getirecekti.
Benin payıma tüp getirmek kalmıştı.
Elimde piknik tüpü sallana sallana gitmiştim pikniğe. Pikniğe de sanayi tüpü götürecek değilim ya.
Babamın ve eniştemin mutlaka arıza çıkarıp herkesin tadını kaçırması, ve bu her zaman normal bir insanın hiç problem etmeyeceği bir şey yüzünden oluyor. Mümkün mertebe gitmiyorum artık, gönül koymasınlar diye gidiyorum gidersem de.
mangalcı. bildiğin mangalın başında bekleyen tip işte isim verip rencide etmeyeceğim şimdilik.
piknik = mangal %95 oranında malum. o mangal yeşilliğin olmadığı toprak alana yerleştirilince mangalcı hemen tezgahın başına geçer. siz anlamazsınız lan der orada kan ter içerisinde ( bilerek terler ibiş ben hak ettim bu işi kimse görevi devralmasın diye ) o mangalı yakar. sizler yeşilliğin üzerinde yayılır ne içiyorsanız artık o içeceği içer hayat üzerine muhabbetler çevirirken o gebeş mangalın başında etin %20-25 ini yalamadan yutar.
yaptığımız son 2 sefer tavuk-kırmızı etler alınırken yarımşar kilo fazla istedik kasaptan. isterkende sesli söyledik "mangalcının payı" şeklinde üstüne basa basa belki utanır diye *