eyvallah anarşizm'in yüce babası. yalnız proudhon eskimedi mi? bizim hedefimiz başarılı olan batı dünyasının doğal gelişim süreci olmalıdır. burada; tarih, coğrafya, ekonomik hayat çok iyi gözden geçirilmeli. yani toplumsal düzen hoop diye gökten zembille düşmüyor. şu andaki medeni düzenimiz binlerce yılın bir sonucu. biz bu medeniyeti yıkarsak yerine ne koyacağız. 60'lı yılların işsiz güçsüz heyecanlı gençleri gibi sokağa çıktığımızda, var olanları devirdiğimizde yerine ne koyacağız. burada yıkıcı dürtünün toplumsal hayatı denetleyen bir mekanizma olması ve iktidardan ve diğer erklerden hesap soran bir unsur haline gelmesinden tarafım. yani bütün toplumun anarşist olması namümkündür ancak anarşistleri(yıkıcı dürtüyü) toplum yararına kullanabilmek mümkündür. bunun için aydın sınıfın toplum örf ve adetleriyle birebir bir çatışma halinde olmaması gerekiyor. yani toplum tarihine saygı duyan ancak toplumdaki ve yönetimdeki yanlışları ortaya saçan ve topluma sunduğu fikirlerle toplumu ileriye taşıyan bir unsur olabilir bu yıkıcı dürtü ve o zaman yaratıcı dürtü toplumun doğal gelişme sürecinde ortaya çıkacağı için, toplumla çatışan değil, topluma yön veren bir unsur haline gelecektir.
Çok agresif ve çocuksu hırçınlığı olan şapşik. Yine elime geldi bir yerden, okumayı sevdiğim birisi. Çok katılmam ama katıldığım noktaları var. Bu hırçın yazar Anarşizmin sistematik babasıdır. sefaletin felsefesi Adlı eserini yazmış ve bir otorite olarak devletten şikayetçi olmuştur. O, insan üzerinde tahakküm kuran tüm otoriteleri reddederek insanın özgürlüğü, birey ve toplum olarak hürriyet ve mutluluk için anarşizmin gerektiğini ve otoritelerden kurtulmanın gerekli olduğunu söyler. Ona göre tanrının varlığının gerekliliği sadece ona karşı çıkmamız içindir. Özel mülkiyet başkalarına karşı bir haksızlık ve hatta hırsızlıktır. Özel mülkiyetin yokluğunda ise yerine geçici mülkiyetin gelmesi gerekiğini ifade etmiştir. Anarşizm olmadığında insanların koyunlar gibi güdüldüğünü savunmuştur.
Sefaletin felsefesi adlı kompozisyonu çok agresif şarkısını dinleyip de gaza gelmeyen yoktur sanırım. Ama yukarıda Söylendiği gibi gençliğe mahsus bir tarzı var.
