farklı ve de başarılı bir yönetmen. eğer bir filmdeki tüm oyuncular, tüm sahnelerde ki buna kavga, ölüm, cenaze de dahil, anlamsız bir biçimde sırıtıyorsa biliniz ki bir pasolini filmi izliyorsunuzdur.
binbir gece masalları'nda herkezin güzelliğine görür görmez aşık olduğu ablayı neden güzel olmayan biriine oynattığını halen anlamamışımdır.
ilber ortaylı nın tarihi çok iyi yansıttığını düşündüğü yönetmen. sodom un 120 günü haricinde decameron gibi bir kitabın filmini son derece edepli bir şekilde çektiğini düşünürsek öyle bir zamanda bu kadar film çekmesine bile şaşıralacak insan. fellini nin asistanıdır ayrıca.
1961 de Accatone ile başladığı yönetmenlik kariyerini 1975 te çektiği ve büyük yankılar uyandıran Salo ya kadar sürdüren Pasolini, italyan Yeni Gerçekçiliği nden yola çıkarak kendine özgü bir üslup oluşturacak, sonunda Yeni Gerçekçilik ten bütünüyle vazgeçerek adından italya nın aşılamayan entelektüeli olarak söz ettirecektir. Filmlerinde cinselliğe önemli yer veren Pasolini Salo yla, filmi izleyenler üzerinde önemli ve unutulması güç bir etki uyandırmış, oldukça sert bu filmden kısa süre sonra bir yol kenarında üzerinden arabayla geçilmiş ve cinsel organı parçalanmış olarak bulunmuştur. Pasolini nin öldürülmesi bugün hala aydınlatılamamış bir cinayettir (Pino Pelosi adında bir genç cinayeti işlediğini itiraf etse de bu durum değişmez, çünkü cinayetin neden işlendiği bugün hala belli değildir).
Yaşamının bir döneminde Türkiye ye de gelen bu şair/ yönetmen Medea yı Kapadokya da çekmiştir. Ayrıca Uccellacci e Uccellini de istanbul u gösteren bir tabela bulunmaktadır. Metaforlarla örülü bu muhteşem film (Şahinler ve Serçeler) yönetmenin bütün filmleri arasında ayrı bir yere sahiptir.
entelektüelliğin hiçbir zaman fazla değeri olmayacak
halkın toplu yargısına göre.
toplama kamplarının kanı bile
memleketimizdeki bir milyon ruhtan
daha net bir yargı çıkartabilmeliydi.
tüm fikirler sahte, bütün tutku yalan
birliğini asırlar önce kaybetmis
tüm bilgeliğini, özgürleşmek için değil
sadece hayatta kalmak için kullanan bir halkta.
yüzümü göstermem
tek başına ve çocuksu bir ses yükseltmem
tamamen anlamsız. korkaklık sarmış etrafımızı
diğerlerinin zulüm altında öldüğünü görerek,
garip bir farklılığa hapsolarak
ölürüm ben de işte ve bu bana çok acı verir.
tüketim, kapitalizmin tamamen yeni devrimci bir biçimi. hedonizmin keşfi, toplumsal düzenin artık fakirleri istemediği anlamına geliyor. o, tüketebilecek olanları, zenginleri ister; iyi yurttaşlar değil, iyi tüketiciler.
tüketicilik italya'nın tarihinde yaşadığı ilk gerçek birleşme. bu oldukça korkutucu. alternatif ne? intihar. aydın intiharı diyelim... öte yandan bu, bir yanıyla asla kabul edemeyeceğim terörizm ve santajın bir parçası. sanatçı, şair, tam da intihar etmeyen, her şeye rağmen yaşayandır. sanat her şeyden önce canlıdır. canlılığın olmadığı yerde sanat olmaz. aydın intiharı... hayır, intihar etmiyorum. üzgünüm.
--spoiler--
her filminde bir yandan sinemanın olanaklarını öğrenirken, bir yandan da bunları genişleten usta yönetmen, yazar, şair ve göstergebilimci... Pasolini mecazları, efsaneleri ve anlatım biçimiyle materyalist ideolojiye hizmet eden aydın bir sinema yaratmıştır. insanlık ve kültür tarihinin bütün imgelerinin folklorik, mitolojik bütün birikimlerinin ilk bakışta eklektik bir yan yanalık görüntüsü verdiği Pasolini evreni bir yönetmenden çok bir düşünür kimliğine yakın düsen ve eşcinsellini saklamaya gerek görmeyen sanatçının, kendi deyişile "kutsal" kavramanı yorumlama girimleriyle dösenmistir. En basitinden baslayarak insanlığın kültür ve din tarihini gözlerimizin önüne seren Pasolini bu gösterdikleri içinde gerçeklik ilegerçeküstü, ideoloji ile inanç, hayat ile onun her düzlemdeki imgeler arasındaki ayrımı siler.
Cinselliğin yasaklandığı sahtekar ahlakın temsilcisi burjuva toplumunun, Pasolini sinemasının(gösterdiklerinin) atağı karsısnda tek savunması yasaklama ve sansür olmustur, bildiğim kadarıyla Pasolini eşcinsel kimilğinigizlememistir ve nedeni tartısma konusu olan bir cineyate kurban olmuştur.
Marksist-hıristiyan,eşcinsel ve tabiki italyan yönetmen.Eceliyle değil tabanca kurşunuyla ölmüştür.ilgi çekici üretken bir hayat,gösterilmeyen ve belki de görülemeyecek gerçekleri gösteren gerçekten inançları doğrultusunda davranmış ve insanlara da bunları göstermeye çalışmış yüce insan.Filmleri ya çok beğenilir ya da nefret.Özellikle marquis de sade ın salo ya da sadomun 120 günü adlı film ayrı bir entry konusudur.
5 mart 1922 de bologna da doğan, 2 kasım 1975 te ostia da öldürülen italyan sinemacı ve ressam. sinemasında müstehcenliği, sadomazoşizmi,şiddet ve başkaldırıyı yansıtmıştır.