londra'da şehrin merkezi sayılabilecek alana verilen isim. meydanın simgesi, yapılırken hristiyan kaynaklı bir melek olarak düşünülmüş, ancak sonradan eros olarak adlandırılan heykeldir.
londra'da görülmesi gereken yerler arasında adı sıkça geçen meydan. kalabalık bir meydandır, ilginç bir şey yoktur.. neden önemli bir yer olarak görüldüğünü bizdeki taksim meydanını düşününce anlamıştım.
ingiltere'nin başkenti Londrada hayatın hiç durmadan aktığının simgesi olan, Regent Street'i arşınladıktan sonra veya Shaftesbury Avenue'yü Hyde Park istikametine doğru kat ettikten sonra, veya da Haymarket'den %12lik falan bir açı ile çıkan o tatlı bayırımsı yolu (ki yine bu yol Piccadilly Circus'tan doğru geldiğinizde karşınıza Türk Hava Yolları'nın o harikulade locasyona sahip ofisine çıkar) tamamlayıp sağ tarafınızda Tiger Tiger adlı 4 katlı binayi (3 katı gece klübü 1 katı da her zaman için bar olarak kullanılır) sol tarafınızda ise 3 tane siyah attan oluşan heykelleri görmenizle kafanızı bedeninizle beraber sola çevirmenizle Sanyo, TDK, Coca-Cola ve McDonalds'ın ışıklı reklam panolarını görmenizin bir olduğu, tam merkezindeki Anteros (yani Eros) heykelinin etrafını çevreleyen merdivenlerde gündüz turistler ağırlıklı olmak üzere genç, yaşlı, ayık, sarhoş (bu kategorinin gündüzleri de orda mevcut olmasına özellikle vurgu yapmak gerek), zengin, fakir, bankacı, komi insanların her bireri ayrı dünyalarında oldukları halde yanyana hatta kimi zaman sıkış tepiş oturup etrafı seyrettiği, geceleri ise hemen 2 dakika uzaktaki Liecester Square'deki gece klüplerinde (ki bunların arasında en mükemmel olanlarıı Tiger Tiger ve Yates'dir) eğlenenlerin kimi yorgunluktan, kimi aşırı içmekten, kimi acıkıp Burger King'den birseyler alıp dışarda yemek isteyerek elindeki Coca-Cola'sını yudumlarken karşısında da Coca-Cola'nın o muhteşem reklam panosuna bakmak istemesinden, kimi içerde güzel bir bayanı oltaya taktıktan sonra ön sevişme kısmını evden daha romantik ve dogal bir ortamda geçirmek isteğinden ve bunun gibi bilumum nedenlerden dolayı tercih ettiği yegane mekandır.
Piccadilly Circus'u New York'daki Times Meydanına, Paris'deki Champs Elysse'ye (her ne kadar bu cadde piccadilly'e gore cok daha genis ve uzun olsa da merkezi olması anlamında benzer Piccadilly'e), Roma'daki ispanyol Merdivenlerinin aşağısındaki Piazza di Spagna'ya, Madrid'deki gece ve gündüz hayatının merkezi olan ve inanılmaz bir insan kalabalığına maruz kalan ancak herkesin ispanyolca konuştuğu için o kalabalıktan çıkan sesin bir Almanya'dakinin aksine sanki bir koro şarkı söylüyormuş gibi algılanmasına neden olan Puerto Del Sol'a, Berlin'deki mimari açıdan büyük bir meydan olmasının dışında pek bir şey ifade etmeyen ancak tarihi olarak inanılmaz değere sahip Alexanderplatz'a, Ankara'daki Kızılay'a ve istanbul'daki Taksim Meydanına benzetmek mümkündür.
o melek heykelinin altında 20 dakika oturup etrafı seyrederseniz en az 30 farklı milletten farklı insan görür, hayatı, dünyayı, insanlığı bir daha sorgularsınız.
o değil de ah londra sen ne kadar metropolitan bir şehirsin!