Senaryosunu Larry Cohen'in, yönetmenliğini de Joel Schumacher'in üstlendiği ve bir telefon kulübesinde başlayıp orada sona eren harika bir gerilim filmi. Film Stu Shepard (Colin Farrell) adlı bir reklamcının asistanına, müşterilerine, dostlarına ve en önemlisi de karısına söylediği yalanların ve ihanetin bir bedeli olduğunu kendisine hatırlatmak isteyen bir seri katil (Kiefer Sutherland) arasında sürüp gidiyor.
Filmde, seri katil kilisenin bir temsilcisini (ilahi güç), telefon kulübesi günah çıkarma oadasını temsil ediyor. film boyunca katil Stu'nun yaşantısındaki tüm yalanları ve ihanetleri ona hatırlatarak günah çıkarmasını istiyor. Köşeye iyice sıkışan Stu filmin sonunda katilin istediği gibi bütün yaptıklarını itiraf ederek hayatını kurtarıyor.
Başından sonuna kadar heyecanla izleyeceğiniz film ayrıca postmodern dünyanın bu dünyanın meyveleri olan ben-merkezciliğin, insanlar arasındaki iletişimsizliğin, insanların namahremini yok eden teknolojinin eleştirisini ilginç bir şekilde yapıyor.
türkçe ismi: telefon kulübesi
yıl: 2002
tür: gerilim, aksiyon
yönetmen: joel schumacher
öncelikle konusu çok özgün. böyle konusu özgün olan filmlere, s*k isteyen bakire kızlar gibi yaklaşmaktayım. yönetmeni de tebrik ederim. kıytırık bir telefon kulübesinde, inanılmaz gerilimli dakikalar geçirtebildiği için.
parlak bir reklam yıldızımız başrolde. ismini şuan tam çıkartamıyorum ama tüm olaylara maruz kalan elemanımız bu. bir tane telefon kulübesinde her zaman yaptığı gibi gizlilik amaçlı, önemli telefon görüşmelerini her daim bu kulübeden gerçekleştirir. her zaman ki gibi yaptığı rutin telefon görüşmesinden sonra telefonu kapatır, ve kulübeden çıkmaya çalışır. çıktığı anda aniden o telefon çalar, ve merakı el vermeyip o telefona bakar. baktığı andan itibaren, hayat bir süreliğine asla onun hayal ettiği gibi olmaz. ne üdüğü belli olmayan sapık, onu gizli bir yerden, keskin nişancılar dahilinde o kulübede her daim onu izler. her hareketini, her konuşmasını vs görür, ve duyar. onu tehdit eder, herkese karşı bazı itiraflarda bulunma emrini verir, ne bileyim sürekli bir şeyleri şart koşarak ona elinden geldiği kadar eziyet etmeye çaılşır.
bir süre sonra telefon kulübesine yapışıp kalan reklam yıldızımızdan, o çevrede ki vatandaşlar rahatsız olur, ve o kulübede artık bulunmaması gerektiğini söyler. zira onların da telefon görüşmesi yapmaya ihtiyaçları vardır. e, yıldızımızda bu telefon görüşmesini asla sonlandırmayacağını bildiği için, asla sonlandırmaz. sonra elemanın teki gelir, beyzboll sopasıyla yıldızımızı o kulübeden çıkartmaya çalışır. çıkartmaya çalılşırken, bir anda sırtına yediği keskin nişancı mermisiyle yere yığılır. yere yığıldıktan sonra, kulübemizde ki yıldızımız hiçbir suçu olmamasına rağmen o adamı öldürmekle suçlanır. suçlandıktan sonra da polisler falan gelir, olaylar iyice karışır bla blla....
bundan daha fazlasını anlatırsam spoiler yersiniz. gerçi 2002'de çıkan filmi, benim kuşağımdan önce yazarların izlememiş ihtimali imkansız amaağğğ.. herneyse film tek mekanda, inanılmaz güzel işler başarmış. harbiden gidişatı merak ettirebilmiş, ve bana keyifli ve aradığım dozda gerilim yaşatmayı başarmıştır.
halen izlemeyen insanlar varsa, şiddetle tavsiye ediyorum. özellikle benim gibi özgün konu takıntısı olanlar...
telefonun kulübesine bir manyak göz koyar. teller gerilir. kuşlar uçar. alfred'e iadesiz ve taahatsüz gönderme yapar.
telefon kulübesi şeklinde bir tanıtımsal materyalimseli de mevcut olan bu telefon kulübesi filminde ben gördüm ki; her çağ, kendini anlattırıyor be üstadım. 76 sene sonra bir tane bile telefon kulübesi kalmadığında dünyada, o çağın gençleriyle yeniden izlemek ve onların yorumlarını da almak isterim.
altı üstü bir saat yirmi dakikada fazlasıyla geren ve rahatsız eden film. testereve benzeri filmlerde de gördüğümüz "ben adaleti kendim dağıtırım" konusu.