"hiç bir kahraman "güzelliğin" yanından yara almadan geçemez" diyen çin atasözünün haklılığını kavratan insandır, benden öte benden ziyade içtenlikte kahkahalar atmaktadır aynı zamanda, ırak mesafelere gideceğini öğrendiğmiz fakat bir ayağının hatta bacağının burda olması nedeniyle ıraklık mevhumunu çok da hissettirmeyeceğini ifade edişiyle yürekleri serinleten su kaynağıdır. civelektir, sevimlidir. prenses, peri hatta mitolojiden biri sanılacak bir ablaya sahiptir ayrıca.
üç yazar arkadaş birlikte zirveye gelip şeref veren uuserdır. kısa bir sohbetimiz oldu umarım bundan sonraki zirvelere yine cümbür cemaat gelirler. diğer arkadaşların nicklerini hatırlayamadığımdan şahsım adına kendilerinden özür dilediğimi iletirse sevineceğim yazardır.
biricik ev arkadaşımdı eskiden,
şimdi ayrı düşsek de...
bajım her zaman da öleydi,
olmaz işlerdeki yandaşım,
aspava partnerim,...
gizli kapaklı işler bizi bekliyor her zaman
$imdi böyle bi$eye benzetiyorum seni ama ne olduğuna karar veremiyorum dediğim yazar.
beyaz haleler ve rüzgârda dağılmı$ saçlar arasına gizlenmi$ buğulu sûret.
Bütün ayraçları kaldırdın ama unuttuğun
Bir şey vardı yine de, çiçekleri sulamadın
Gökyüzü sarardı o zaman bulutlar kirlendi
Ve ne kadar az konuşur olduk günboyu
Birden ayrımsadık ki ayrılık orda başlıyor
Tam da susuşların birbirine eklendiği yerde
Ezberlenecek hiçbir şey yok bu dünyada
Kirletilmemiş bir bulut bile yok artık
Böyle diyorsun her yolculuğa çıkışımda
Yaşadığın kent de sana benziyor gitgide
Ne zaman dönmeyi düşünsem yangın çıkıyor
Ya da erteletiyorum biletimi son anda
Uzun bir sessizlik oluyorsun dağlara baksam
Karşılıksız mektuplar kadar burkuluyor kalbin
Yazdığım şiirler de canımı sıkıyor artık
Fotoğraflarımı yırtıp atıyorum tek tek
Ve ben bütün yapraklarımı döküyorken şimdi
Eylül diyorsun, tam da orda başlıyor ayrılık
Üşüyünce ağlıyorsun yalnızım dememek için
Uçaklar gemiler trenler çiziyorsun duvarlara
Kendine bir deniz bul artık bir de rüzgâr
Parçalanacağın bir uçurum bul bu dünyada
Tek tutkun o kenti bırakıp gelmek olmalı
Ve gelirken havaya uçurmak bindiğin otobüsü
Birden ayrımsadık ki ayrılık orda başlıyor
Tam da çiçeklerin sulanmadığı yerde
Konuşacak bir şeyler bulamıyorsak günboyu
Derim ki ayrılık gündemdedir ne yapılsa
Ve sen bütün ayraçları kaldırdığını sanmıştın
Ama unutmuşsun yine de ayrılık ayracını
acı hatıraların odasını terk etti
ötekine geçti
göz yaşlarım orda kaldı
ne evlere sığıyorum ne sokaklara
karşıdan karşıya geçerken
havalara bakıyorum
üstüne yürüyorum arabaların
daha ne söyliyeyim
bilmiyorum ki...
Sen bilirsin
Ne denizler dağlardan bu kadar yüksek
Ne sevinçler acılardan bu kadar ayrı
Daha önce dökülmesi yaprakların
Doğrudur
Yoksa neye benzer gül dönemi kiraz zamanı
Umutsuzluk bile ne güzel bilir misin
ikide bir umudu getirir karşımıza
Ölüm büyük bir saçmalık olurdu
Işık yüzlü bebekler doğmasa
Sen bilirsin
Ne denizler dağlardan bu kadar yüksek
Ne sevinçler acılardan bu kadar ayrı
Sen bilirsin
Ne ben senden iyice başka biriyim
Ne bu kuşlar göklerden başka bir şey