ölüm haberini aylar sonra almaktan utanç duyduğum harika insan. çok söylüyorlardı güzel bir yere gittiklerini ama ben o gemicilerin cennetini bilmiyorum, umarım orada mutludur. bundan şüphem de yok zaten.
meraklı olmak iyi değil derlerdi, maymun iştahlı derlerdi, her gördüğün işle uğraşma derlerdi... adam gibi meslek bile seçemememe sebep olacaktı bu çılgınlığım, gerçekten her gün fikir değiştirirdim. herkesin ağzı açık izlediği ölümcül av beni her şey gibi etkilemişti, ciddi anlamda sinirlenip "bu iş bana göre" diyerek, işi yapmam için en azından 6-7 senem olduğu halde, aramıştım bu adamı. çok araştırdım, çok soruşturdum, sonunda ulaşmayı başardım.
sig hansen, keith colburn... onları da aramadım değil. ama hiçbirinden cevap gelmedi, hiçbiri yardımcı olmadı ya da konuştuklarım onlar değillerdi ki bu yüksek ihtimal. phil harris, ekranda gördüğüm kadarıyla muhteşem bir insandı, o en fazla 5 dakika süren muhabbetimizde de nasıl bir adam olduğunu göstermişti. o süre içerisinde ayar da, ümit de vermişti. bütün dayıları denizci olan bir insan olarak ayrı bir sempati ve saygı duydum bu adama, işe. hep dua ettim, "yengeç avında tekne batmasın!" diye yırtındım. öyle olmadı ama keşke hiç ölmeseydin be phil, ölümcül av'ı ağız tadıyla izleyebilseydik biz yine, seni gördüğümüzde "ahah süper olm bu adam ya" diyebilseydik yine. sen burada olmadıktan, bir sigarayı söndürüp diğerini yakmadıktan sonra, affedersin sokayım diğer teknelere.
toparlayamıyorum, entrymi gören pek çok insan saçmaladığımı düşünür, haklılar. diskavıri çenıl'da programda rol alan bir abimizdi kendisi en nihayetinde. ama ölümcül av izleyenler bilirler ki bu insanlar, senin benim gibi adamların kamera karşısına çıkmış halleridir, doğal insanlardır. ve evet, utanmadan karşılarına çıkıp "ben yengeç avcısı olmak istiyorum ne kadar zor olduğundan bahsetmeyin biliyorum, istiyorum, ne yapmalıyım?" diye sorduğunuzda sizi ciddiye alıp cevap veren, motive eden, konuşan insanlardır. phil de onların en "baba"sıdır.
kendisini, elimi kestiğim vakit çektiğim acıyla hatırlayacağım. o derin kesiği başka bir zaman açmış olsaydım, acısından oturup ağlayabilirdim. ama ondan öğrendiğim, yengeç avcısının bir kesikle oturup ağlayamayacağıydı, o eliyle işine devam edebileceğiydi. benim yapmam gereken elimi bantlayıp televizyon izlemeye devam etmekti nasılsa o gün.
elim kopsa ağlamam da ölümcül av izlerken seni görmeyeyim, damla damla süzülüyor. tüm sadakatsizliğime ve itliğime rağmen, "ulan şöyle bi baba olsam güzel olmaz mıydı?" diyorum.
cornelia marie'nin ilerleyen yaşına rağmen muhteşem karizmatik kaptanıdır. hani yıllardır bu belgeseli izleyen, discovery channel sayesinde kendisiyle muhabbet etme fırsatı bulan birisi olarak söyleyebilirim ki gerçekten her anlamda muhteşem bir insandır bu adam. jake harris ve josh harris isimli iki bıdığı da bu sene itibariyle yengeç avlarına katılmaya başlamıştır. (jake zaten vardı, josh yeni)
ekran başında "abi çok içiyosun yapma" dediğimizdir. elinden sigarası ve kahve kupası hiç eksik olmaz.