kilosu 4500 liralık beyaz çay içenlerin,
bürüksel'de lüks mağaza kapatanların,
750 bin euro'luk saat takanların,
yakasına 15.000 dolarlık broş takanların,
"passat mı çekeyim yanlarına" diyenlerin,
koruma ordusu ve konvoylarla cumaya gidenlerin anlayamayacağı şeydir...
bundan tam 99 sene önce bugün erzurum kongesi sonrası heyeti temsiliye'ye seçilen ve milli iradenin yetki vermesi ile sivas'a doğru yola çıkan mustafa kemal ve arkadaşlarının yoldaki yemek menüsüydü peynir, zeytin, kuru ekmek ve soğan...
mazhar müfit anlatıyor;
--spoiler--
Hepimiz de bu çeşit yiyeceklerle yolculuk etmiş insanlardık. Fakat bu defa ki yemeğimiz; peynir, zeytin ve kuru ekmekten ibaretti. Subaşında rastladığımız köylüler de torbalarından birkaç baş kuru soğan ikram ettiler. Fakat Paşa başta olmak üzere hepimiz en büyük bir lokantada pişirilmiş veya ziyafet yemeklerinden ve istanbul deyimiyle en güzel yemeklerden daha mükemmel ve daha iştahlı olarak zevkle kuru soğanı, peyniri, zeytini, ekmeğimize katık ederek ve pınarın buz gibi suyunu içerek karnımızı doyurduk.
--spoiler--
para yok.
silah yok.
imkan, olanak yok.
boyunlarında idam fermanı var,
sırtlarında milletin umudunun yükü var.
peynir var, zeytin ve kuru ekmek var...
kuruveriyorlar sofrayı,
köylülerin elinde de kuru soğan var. seve seve veriyorlar kuru soğanı...