uyan diye bi şarkısını açtım dinliyodum. sonra ne alakaysa klibini merak ettim, alttaki yorumları okurken solistinin 5 gün önce vefat ettiğini öğrendim. çok şaşkınım.
Haklarında her ne söylenirse söylensin samimiyetlerinin, özgürlüklerinin, umursamaz kalmayı başarabilmelerinin değerini bilmeli, yiğidi öldürüp hakkını sezara, ay o öyle değildi ama sen anladın beni. Bir de şöyle bir hikaye var ki kendi ağzından, çok sevdiğim köleler ve kilitler şarkısının sözlerinin kökeni ile ilgili, öğrendikten sonra şarkıyı her dinlediğimde tüylerimin diken diken olmasına, ara ara da gözlerimin dolmasına neden oluyor. https://youtu.be/HIISbLy5dlw
bazılarının algılamakta güçlük çekeceği grup. yeni albümleri lay lay lom ile piyasaya girdiler. lay lay lom galiba sana göre sevmeler kadar sükse getirmesi tabii ki beklentiler dahilinde değil. zaten bizde bu beklentisizlik ihtimalini sevmişizdir. bu grubun rahat, içten, samimi şarkı sözleri ve tavrı benzerlerinden bir hayli ayrı yerde onlara ikamet edecek alan sağlıyor.
hani derler ya futbol basit bir oyundur. bazı müzik bileşenleride buna benziyor. aslında kimse komplikasyonlar içinde kaybolacak kadar bach değil. acaip şeyler filan yaptıkları da yok. karakteristik özellikleriyle diğerlerinden ayrılan bir kaç gruptan biridir peyk. kimse onda mükemmellik filan aramaz. aman yareppim peyk harikaa demez kimse. sigara almak için; bütün marketler kapanınca aranan, bakkal ya da petrol istasyonu muamelesi görür hep. herkes kapalıyken o açıktır. basit, sergüzeşt sözlerinde saklı lanet ruh hali tekrar yakalar sizi.
istanbul-Edirne arasındaki mesafeyi (156 km) bir günde koşabilecek kadar idmanlıydılar. Kızgın kumun üstünde her gün yalınayak koşarak antrenman yaparlardı. Ayaklarının derisi o kadar kalınlaşırdı ki çarık giymezdiler.
Dizlerinde çıngıraklar olurdu. Bu sayede hem koşarken ritm tutarlar hem de çıngırak sesini duyan ahali yol verirdi.
Bir ellerinde ince bir baltaları olurdu. Son derece çevik ve atletik olan bu adamlar bu baltayla kendilerini eşkiyadan savunurdu.
Ocak cerrahı kan tutmasın diye dalaklarını alırdı. Bu sayede kesilmezdiler.
Bellerindeki kuşakta badem kavruğu, akide, kuş üzümü olurdu. Yemek için durmaz, koşarken katık ederlerdi.
Son olarak ağızlarında delikli bir küre olurdu. Avurtları bu şekilde her daim şişkin olduğundan koşarken daha rahat nefes alırlardı.