allahın (c.c.) peygamberi hz muhammed (s.a.s.) bazıları görmemiş olsa bile saygın bir şekilde yaşadı bu hayatı ve göçtü.
allah (c.c.) onun elinden ve dilinden insanlara din gönderdi. iman ettik tasdik ettik kabul ettik. görmeden hemde. işte asıl mesele bu. örnek şahsiyetiyle hidayet rehberi oldu tüm insanlığa. ayrıca diğer tüm peygamberleri izlerinden buldu ve bildi insanlık. yuşa peygamber istanbulda. danyal peygamber de tarsusta bedenleri çürümedi.
inkarcılara gelince, onu görenler ve bilenler de zamanında yaşayanların da çok azı, bazısı kabul etmedi.
ee ?
çok bi şey ifade etmiyor inkar etmek. bu fikriyatta olanı bağlar bizi bağlamaz, gerisi hikaye masal mitoloji.
konuyla alakalı aşağıda ki haberleri yazarlarla paylaşmak istiyorum özellikle de ateistler ile ;
Diyarbakır'da 2 Peygamber naaşlarının naklinde inanılmaz olaylar gerçekleşti!
Anadolu'da ilk inşa edilen türbe Zülkifl Peygamber Türbesi, Diyarbakır'ın adeta Güneydoğu'nun 'nebiler ve krallar beldesi' özelliğini taşıyan Eğil ilçesi'nde bulunuyor. Bu türbenin bir özelliği sonradan taşınmış olması...
Dicle Barajı’nın yapılmasıyla birlikte, baraj gölü havzasında kalan, Elyesa ve Zülkifl peygamberlerin naaşlarının, Diyanet işleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün işbirliği neticesinde, yerlerinden çıkarılması kararlaştırılmıştır. Nakil işlemi, 14-17 Eylül 1995 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Nakil için 9 kişiden oluşan yeminli bir heyet oluşturulmuştur. Heyette; Eğil Kaymakamı Selim Çapar, Müftü Ekrem Abbasioğlu, Müftülük Katibi Burhanettin incedursun, Eski Medrese Hocası Ömer Kalkan, imam Mahmut Laçin, imam Abdullah Kızılay ve üç işçi bulunmaktadır.
Önce, Hz. Elyesa’nın kabrinin açılmasına başlanmış ve bu faaliyet iki gün sürmüştür. ikinci gün sonunda naaşa ulaşılmıştır. Heyette bulunanlar, ittifak halinde, cesedin ve kefenin hiçbir şekilde çürümediğini, daha dün ölmüş gibi durduğunu ifade etmişlerdir. Elyesa Peygamber’in naaşı, Eğil ilçesine hakim durumda bulunan ve Nebi Harun (Harun-i Asefi)’un kabrinin de bulunduğu tepedeki, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yaptırdığı türbeye defnedilmiştir. Daha sonra, Hz. Zülkifl’in naaşının nakli için çalışmalara başlanmıştır. Bu peygamberin naaşının bulunduğu mezarın açılmasının çok zor olduğu ifade edilmiştir. Mezarın, dönemin çimentosu olarak bilinen kevs-i hacer (yumurta akı, kum ve kireçten oluşan karışım) adlı bir madde ile kaplı olduğu ve açılmasının çok uzun bir süre aldığı ifade edilmiştir. Aynı şekilde heyettekiler, ittifak halinde, Zülkifl Peygamber’in naaşının ve kefeninin hiç çürümediğini ve cesedin, uykudaki bir insanı andırdığını ifade etmişlerdir. Bu naaş da aynı şekilde, hazırlanan türbeye nakledilmiştir. Peygamberlerin nakil heyetinde bulunanlar, cesetlerin çürümemiş olmasını, islam Peygamberi’nin; “Allah, Arz’a Peygamberlerin cesetlerini yemeyi haram kıldı” ve “Cenab-ı Hak, toprağa, peygamberlerin cesedini çürütmeyi haram etmiştir”] biçimindeki Hadislerle açıklamaya çalışmaktadırlar. Y ine, görüşülen ilçe halkı da benzer kanaatler taşımaktadırlar. Salebi’ye göre(s.164) ve Ebu’s-Suud.Tefsir VI.s.82’de belirtildiği üzere Hz.Zülkifl hayatını Anadolu veya Şamda geçirmiştir .(Prof.dr.ismail Yiğit:Peygamberler Tarihi.Kayıhan yay.ist.2005.s.368,371 Ahmet Cemil Akıncı ise Peygamberler tarihi isimli eserinde olayı detaylandırır.Bahtunnassr’ın zulmünden kaçan Hz.Zülkfil önce Şam’a sonra Bitlis’e sonra da Ergani’ye gelir demektedi
hangi mitolojik kahramanın mezarını gösterebileceksiniz bu gün sorarım size ?
Diyarbakır’da Peygamber Makam ve Kabirleri
1316/1898 tarihli Diyarbakır Salnâmesi’nde, Diyarbakır’da kabri bulunan peygamber, sahabe ve evliya’ya ait türbelerin anlatıldığı kısımda “Dâhil-i vilayette defîn-i hâk-i ıtırnâk olan kuvve-i kudsiye ve füyûzât-ı maneviyeleriyle vilâyetimiz ahâlîsini müstefîd eden enbiyâ-i izâm ve sahâbe-i kirâm ve eizze-i zevi’l-ihtirâm efendimiz hazerâtının türbe ve makam-ı saadetleriyle merâkıd-i şerifelerinin bulundukları mahallerin ve müşârun ilayhime merbût evkâf-ı şerifenin cedvelidir.”denilerek, Diyarbakır’da kabri bulunan nebîler (peygamberler) ve bu peygamberlere ait türbelerinin yerleri belirtilmektedir. Bu cümlenin günümüz Türkçesi ile ifadesi ise şöyledir : “Şehrimizin güzel kokulu toprağına defnedilen, yüce kuvvet ve manevi feyizleriyle şehrimiz halkını faydalandıran büyük peygamberler, mükerrem sahabeler ve hürmete layık büyüklerimizin türbelerinin ve makamlarının bulunduğu yerlerin ve adı geçene bağlı vakıfların çizelgesidir.”
1316/1898 tarihli Diyarbakır Salnâmesi’ne göre;
Nebî Zülkifl aleyhisselâm,
Nebî Elyesa’ aleyhisselâm,
Nebî Harun-ı Âsafî aleyhisselâm,
Nebî Hallak aleyhisselâm,
Nebî Harut aleyhisselâm,
Nebî Enûş b. Şit aleyhimüsselâmın kabr-i şerifleri Diyarbakır’da bulunmaktadır.[13] (13 Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 266.)