Her toplum coğrafyaya bir din bir peygamber gelmiştir.
Bunun delili olarak tüm toplumlarda olan inanç ve tanrı yüce varlık tanımlamaları delil olarak gösterebiliriz.
ille de kutsal bir metin kitap olarak konuyu ele alırsak ve sadece Tevrat incil Kur'an üzerinden konuya yaklaşım yaparak "peygamberler neden hep Ortadoğu'ya gelmiş" demeye (Musa gibi peygamberler coğrafya olarak Afrika'da varolduğunu unutmayarak) buna en mantıklı cevap; her halde "evinizde klozet tıkandığı zaman çağırdığınız usta her halde WC banyo da çalışır, yatak odası salon veya mutfak da çalışmaz" demek (WC banyo bir ise, wc ayrı ise sadece ev de) sanırım konuyu anlatmakta yeterlidir.
Nedense her şeyi kayıt altına alan Avrupalılar ve Çinliler, tek bir tanrıyı müjdeleyen birisini kayıt altına almamışlar. Ayrıca birçok peygamberin akraba olması ve devlet adamı olması da kafalarda kalan önemli bir soru işaretidir.
insanlık ilk Orta Doğu'da çıktı ilk zamanlar Orta Doğu en medeni yerdi demek de pek doğru değil. O zaman Antik Yunan'a da peygamber gelmesi lazımdı. (Kuran'a göre buraya da peygamber gelmiştir ama nedense bir tane bile yazılı kayıt yok!) Ayrıca Allah neden bir yerin medeni olup olmadığına bakıyor önemli olan insan değil mi ? Bu durum diğer milletlere haksızlıktır. ilk Çağlarda Orta Doğu'da daha fazla insan vardı düşüncesi de yanlış çünkü Çin'in nüfusu her zaman daha fazlaydı.
yanlış. yarım yamalak teoloji bilginizle sıçıp sıvıyosunuz koduğumun cahil ayıları.
sadece kutsal kitaplarda ismi geçen önemli sayıda peygamber ortadoğuda görevlendirilmiştir.
Ortadoğuyu tabiri caiz ise sonraki nesillere anlatılmak için uygun bir pilot bölge olduğunu düşünebilirsiniz.(tabiri caizse) Tam örneklemeye müsait bölge yani. Hem de her konuda. O nedenle kitaplarda hep burası ve buraya ait elçiler konu edinilmiştir.
kestirme herhalde ondan. tanrı en kaliteli peygamberlerini oraya göndermiş de olabilir. sonuçta keltlere, germenlere, türklere, perslere bir peygamber gönderildiğini duymadık. kuranda sayı geçiyormuş bilmem kaç tane.
kiminin hayatı geçiyor kiminin adı bile geçmeyip sadece sayı olarak geçiyor. o sayı da kim artık belli değil.
demek ki, ortadoğuda bir şey var. burada tanrı yapılanması olabilir. paralel tanrı buraya aşırı ilgi göstermiş olabilir.
ya da bir dakka, belki buradan çıkmıştır sonra buradan çıkan dinden kopyalayıp kendilerine uyartmıştırlar.
her yere geldiği söylenir ama nedense her yere gelmesine rağmen bilinenler hep aynı bölgeden o bölgede olanlar tutunmuş diğerleri tutunamamış yada kutsal kitaplarında yer almamış. ayrıca dinlere bakınca biri dininin içinde çıkma yani gidip başka bir yerden çıkmıyor o bölgede olan dinin içinden farklılaşarak çıkıyor hatta önceki dine kendini dayandırıyor. ( mesih olayı mesela)
şunu da diyeyim, bu peygamber gelme olayı en azından yahudilikten sonra gelme olayında temel kıstas mehdi üzerinedir ve onun yahudi olacağı yönündedir( isa yahudidir) ancak yahudiler onu kabul etmiyorlar çünkü kendi bölgelerinden çıkmamıştır.
isayı mesih olarak kabul eden kısım ise hristiyanlardır.
muhammed olayına gelince ise onun dayanağı yoktur bu iki dinde çünkü o ne yahudidir ne de mesihlik gibi bir iddia da bulunmuştur.
ayrıca bilinen tek arap peygamber o gözüküyor, yahudilere tanrı biraz fazla çalışmış herhalde yada adı bilinen hakkında fikir sahibi olunabilen bunlardır.
diğerleri geldi deniyor ama kim oldukları nerede ne kadar oldukları yaşadıkları hakkında hiçbir fikir yok. sadece her yere geldikleri söyleniyor.
oysa tek kaynak belli bir bölgeden alınmaz tarihi medeniyetlerde diğer bölgelerde de belgeler vardır ve burada anlatıldığı gibi bir durum yada peygamber gibi bir şey yoktur.
Zaman itibariyle en gelişmiş toplumlar orada yaşıyorlardı. Bilinç düzeyi yüksek olduğu için de insanları kandırmak için yazılacak senaryo daha başarılı olacaktı. Ve bu yapıldı. insanlar binlerce yıldır din din diye birbirlerini öldürüyorlar.
kimisine göre sebebi "ortadoğu halklarının vahim yaşamı" imiş!...
bir kere böyle bir gerekçe, söz konusu gerçeğin sebep olduğu soruların (#26419903) yanıtı değildir...
diğer taraftan "vahamet" göreceli bir kavramdır. ne yani? uygarlığın beşiği olan ortadoğu halklarının durumu pek vahimdi de, yamyamların durumu çok mu iç açıcıydı?
yanlis olan tespit. sadece 4 kutsal kitabi baz alan 'semavi' din peygamberleri ortadoguda görülür. ki cografya sabit mitler nesilden nesile ayni cografyada aktarildigi için gayet normal olandir. onun disindaki dinler içinse her yerde görülebilecek peygamberlerdir, asyada amerikaya, avustralya ve güney afrikaya vs. peygamber tanimlari bizim kadar yüce olmasa da onlar için de tanrilar tarafindan atanan yol göstericileri mevcuttur.
peygamberlerin cografik olarak hep ortadogu bölgesine gönderilmesi durumudur.nedeni düşünüldügü vakit gönderildigi milletlerin sosyal yaşantısı göz önünde bulundurulursa haklılık payı olan dogru tespittir.
kimisinin "bütün kavimlere peygamber gönderildiği" yalanını tekrarlayarak savunduğu garipliktir. işte amazon'un derinliklerinden, avustralya'ya, papua yeni gine'ye kadar keşfedilmemiş yer kalmadı. ama iddialarını doğrulayacak tek bir kanıt bile bulunamadı (bkz: peygamberlerini katleden hain halklar). aztekler, inkalar, aborjin yerlileri, eskimolar, andaman yerlileri, zulular, apaçiler... hiçbirinin islam'ı, hıristiyanlığı veya yahudiliği uzaktan da olsa andırır bir dine sahip oldukları görülmedi.
bir de şu ilginç: varsayalım ki tüm kavimlere peygamber gönderilmiş olsun. yahu alfabesi bile olmayan kavimlerde peygamberin mesajını kim kime düzgün olarak aktaracak? atalarının zamanında peygamber gelmiş olması insanları nasıl sorumlu kılar? sonuçta gönderilen peygamberi takmayan veya kebap edip yiyen ataları... bu durumda çocuklarının ne suçu var? ha derseniz ki "yamyam kabilelerin her nesline bir peygamber gönderilmiştir" o ayrı... ne var ki böyle bir iddiayı doğrulayan kanıt yok. ayrıca onların her nesline bir peygamber gönderilmişse kendilerine yine torpil yapılmış sayılır. neden bizim her neslimize bir peygamber gönderilmiyor ki?
derseniz ki "onlar fetret ehlidir. uyarılmadıkları için sorumlu sayılmazlar" o zaman "uyarma" yalanının boşa çıkması bir yana, allah ayrımcılık yapmış olmaz mı? sen kafasına göre yaşayan yamyamı "uyarmadım" diye cennetlik yap ama çağımızda çin'in orta kesimlerinde yaşayan, islam'ı üstünkörü duymuş bir garibanı "vay iman etmedi" diye ebedi cehenneme at!
sadece bu kadar mı? hayır! müslümanları da "vay namazını eksik kıldı, vay şunu yaptı, vay bunu yaptı" diye bir süre kısık ateşte kebap et, ondan sonra cennete al... diğer taraftan bilmediği için her yaptığı kendisine doğru gelen yamyam ömrü boyunca kafasına göre takılsın yine de doğrudan cennetlik olsun!..
dansözlükte iyice ileri gidenler "efendim her insan doğruyla yanlışın farkını bilir. söz konusu yamyam allah'ın mesajını almadıysa bile fazla azıtırsa cehennemlik olur" der. bunu diyenler, farkında olmadan, "insanların doğruyla yanlışın farkını bilmek için allah'ın mesajına ihtiyaçları yoktur" demektedirler.
keza islam'a göre din insanlara hem dünya, hem ahret için lazımdır. yani söz konusu yamyamların ahreti torpil yoluyla kurtarılsa bile, allah'ın, onların dünyada islam'ın güzelliklerinden(!) mahrum kalmalarını takdir etmesi nasıl izah edilir?
velhasıl bu pilav çok su kaldırır düşünmeyi bilene...
müslümanlar hiç boşuna bu konu üzerine kafa yorup, cevap yetiştirmeye kalkmayın. zamanında "fetret ehli" konusunda yazılmış bir doktora tezi okumuştum. gördüm ki ilahiyatı bitirip üzerine, yüksek ve doktora yapan kişiler bile "fetret ehli" mantığını çözemiyor...