Peygamberler denilen yaratıcıların elçileri olduğu söylenen karakterlerin ne olduğunu bilmek mümkün değil! Hatta bir kısmının varlşığına dair tek bir kanıt dahi yok.
Ancak dinler zaten içerik olarak şizofreninin tanımı ile bire bir aynı değil midir!
Önce şizofreninin tanımına bakmak lazım. Sonra da bunu dindarım veya dinlere inanıyorum diyen insanlarla kıyaslamak gerekir!
Örneğin adamın birinin ZOPAYI yılana çevirdiğine, Suyu şaraba dönüştürdüğüne inanan, ilkel çağlar gibi bir zamanda kadının birinin ben hiç sevişmeden hamile kaldım demesine,
veya adamın birinin ZOPAYILAN denizi ortadan ikiye böldüğüne,
bir diğeri tam oğlunu yere yatırıp gırtlağını bıçakla keserken, atmosferde milyonlarca ışık yılı oksijensiz ortamda bir koyun seyahat ediyor, sonra Uzay araçlarının dahi bir kaç dakika zor dayandığı atmosferi yanmadan geçiyor, sonra yere oğlunu yatırmış kesmeye çalışan adama "Oğlanı bırak beni kes" dediğine,
bir diğerinin ata binip Arabistan çöllerinden Türkiye (Anadolu) Topraklarına uçtuğuna, sonra aynı atla uçarak atmosferi geçip yaratıcı ile sohbete gittiğine inanan birinin akıl sağlığı ne kadar normaldir!!!
Şizofrenlerin özellikle de bire bir bu değil mi! Bir çoğu dışarıdan sanki normalmiş gibi görünüyor, hatta doktor filan oluyor ama bir bakıyorsun aynı adam bir yandan eşek olduğuna inanıyor, evde anırıyor, kendini ajan sanıyor vs. vs.!
bayağı bir yaygındır. bu insanlara şizofreni değil peygamber demelerinin nedeni şizofreni olmamaları değildir. eskiden insanlara melek, cin, şeytan, büyücülük gibi şeyler normal geliyordu. insanların olağanüstü yetenekleri olduğuna inanç, tanrılarla iletişim kurması, hatta öldürücü büyü yaptığına dair inanç da yaygındır. yani o günün insanına ben gidip mağarada melek gördüm bana peygamber olduğumu söyledi demeniz onlar açısından anormal bir durum değildi. bunu daha net anlamak için engizatörlerin köylere girdiğinde ona muhalefet etmek yerine bayağı bayağı yol gösteren insanların olması, hatta cadılığın kitabının yazılması, tespit edilmek için kullanılan yöntemler ve bunların uygulanmasının pek fazla garipseyenin çıkmaması da gösterilir. o zamanlar da çünkü cadı olmak zaten inanılan bir kavramdı. gidip birini cadılıkla suçlmayıp ateşte yakmak kimseye sizin şizofren olduğunuzu düşündürmezdi. bu da aynı durum, peygamberlere bugünün toplumunda bir hastalıklı kişi olarak baksak da o zamanın toplumunda buna duyulan inanç o toplumda bu durumun normal olmasıyla alakalı. bugün ise bu tür insanlar gene var , gerek ajan olduğunu düşünen, gerek peygamber olduğunu düşünen hatta bokunu çıkartıp tanrı olduğunu düşünen insanlarımız mevcuttur ve bunlara kimse inanmıyor çünkü bugünün toplumu artık bu tür söylemleri normal kaşılayacak bilinçte değil. önceden peygamber ilan edip kutsadığınız insanları bugün kolundan tutup doktora götürüyorsunuz. bu nasıl bir kültürel asimilasyondur amk. ne ara bu kadar değiştiniz.
peygamberlerin şizofreni olma ihtimali farklı bir durum, mesela bugün de şizofreni insanlar var ve kendini tanrı, ajan, kral, peygamber olarak görüyorlar. ancak işin komik tarafı neden kimse bunlara inanmıyor?
çünkü toplumsal şizofreni olması lazım. mesela gidip japonyaya cin gördüğünü söylesen sana kim inanır? ancak gel arabistana veya islam topraklarına sana inanırlar. çünkü zaten böyle bir durum vardır.
işte peyamberlere inanılmasının nedeni şizofenik bir toplum modeli olması.
ayrıca onun da bir doğal seleksiyonu var, her kedini peygamber zannedene de inanmamışlar bu da en güzel şizofenik vaka olanı has, esas, sahi peygamber yapmış.
yüce darwin e teorisini burada kullandığım için teşekkür etmek istiyorum.
bu düşünceler sebep olmuştur çeşitli peygamberlerin gönderilmesinde. inananlar da bilir ki son peygamber hz. muhammed'dir. dolayısıyla bu kafaların artması ile de malum zamana yaklaşımın ne denli hızlı olduğunu görülür.
şu da var. şimdi inanlar açısından, inandıkları kişilere bu tarz sıfatlar verilmesi rahatsız edicidir. peki neden bu genelde görmezden gelinir? inanmıyorsundur, farklı bir dine mensupsundur. e olabilir. bu saygısızlık yapmanı mı gerektirir peki?
not: ben saygısızlık yapmadım ki diyor kimisi de. e arkadaş sen birileri tarafından inanılan bir kişiye, olmadık şeyler söylüyorsun. sonra da "benim fikrim ama bu" diyebiliyorsun. yapmayın.
şizofren olma ihtimalleri vardır. ancak misyon yüklenmiş olma ihtimalleri daha fazladır. sonuçta dinlerin ortaya çıktığı zamanlar kaosun kendini gösterdiği zamanlardır. tabi o zamandan bu zamana çok şey değişti. bireysel iyileşmede büyük yollar kat edildi. ancak sürü psikolojisi konusnda hala çok geride insan oğlu. insanları yönlendirmek çok kolay. grupları dinler dahi durduramaz oldu. bu maksatla çıkmış olabilirler. günümüzde gereksiz mi? tabiki gereksiz.
şizofren birisi bunu hareketlerinden belli eder. akli dengesi bozuk kimselerin hal ve hareketlerinden bunu anlayabiliriz. şimdi peygamberler konusuna gelirsek, o şahıslardan mesela bize en yakın tarihte yaşayanından hz. muhammed den bahsedelim. hz. muhammed çevresi tarafından karakter olarak nasıl bilinmekteydi, hal ve davranışları nasıldı, kendisinde delilik işareti olan huyları var mıydı. eğer varsa hz. ömer ve hz. ali gibi devamlı onun çevresinde yaşayan adalet ve karakter timsali kimseler neden ömürlerinin son anına kadar onun davasına sadık bir hizmetkar olarak yaşadılar ve onun yolunda can verdiler. bu gibi olayların ayrıntılı açıklamaları kitaplarda yazılıdır. bunları okuduktan sonra peygamberler şizofren mi değil mi net bir cevap verilebilir. vicdan sahibi herkes bunun bilincindedir.
tüm varlığını tek bir düşünceye adamış olmak nasıl bir şizofrenik zihin parçalanmasıyla açıklanabilir ki. bu uğurda ölümle sonuçlanan onca işkenceye rağmen tek gerçeğinden vazgeçmemiş onca peygamberler dururken. bakın şizofrenlere, zihinleri dayanılamaz gerçeklikten kaçmak için ne sanrılar yaratıyor kendilerine uçsuz bucaksız ve tutarsız. peygamberler tarafından insanlara tebliğ edilen hangi din o toplumun ihtiyaçlarına tutarsızdır? öyle olsaydı bunca taraftar bulabilir miydi sanıyorsunuz. kabul etseniz de etmeseniz de din bir gerçekliktir ve nereden bakarsanız bakın peygamberler de gerçek birer devrimcidirler. kıskanmayalım. haklarını teslim edelim. açlık grevleri ölüm olmadan niye bitti sanıyorsunuz. nerde devrim, nerde gerçek devrimci?
olağan bir durumdur. iyi bir senaryo, biraz da murit. zaten herkes cahil. fakat bu yine de demek degildir ki peygamber olarak bildigimiz insanlar kötüdür. hayır, iyi insanlardır. sonucta iyi bir düzen kurmaya, iyilik empoze etmeye çalışmışlardır. fakat kurmaca olabilir.